- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 137
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 137
Değerli okuyucularımız,
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten ekibi olarak, Ekim 2022’den bugüne kadar 137 hafta boyunca Türkiye'nin kurumsal sürdürülebilirlik alanındaki en kapsamlı bilgi kaynağını sizlere ücretsiz ulaştırdık.
Bültenlerin derslerde öğrencilerle paylaşıldığını, şirket içi yazışmalarda yönetici özeti ve referans olarak kullanıldığını ve sektör uzmanlarının verimliliğini artırdığını görmek bizleri mutlu etti. Bültenimizin sektörde bu denli değer yaratması, sunduğumuz içeriğin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Bu değerin bir karşılığı olarak bültenimiz, 6 Şubat’tan itibaren ayda yalnızca ~100 TL (3$) veya yıllık abonelik ile 2 ay tasarruf ederek ~1000 TL (30$) karşılığında sizlerle olmaya devam edecek.
Bu 100 TL karşılığında;
Ayda en az 4 adet bülten okuyacak,
Ekibimizin yabancı dillerdeki makaleleri inceleyerek oluşturduğu Türkçe analizlere erişebilecek,
Kurumsal Sürdürülebilirlikte en güncel gelişmeleri yorumlayabilecek,
Yayınlanan en yeni analiz ve raporlara erişebilecek,
Regülasyonlardaki gelişmeleri geç kalmadan öğrenmeye devam edebileceksiniz.
Abonelik sürecine geçmek istemeyen okuyucularımız, bültenin ücretsiz versiyonunda kalabilecekler.
Ücretsiz versiyonda:
Her hafta bültendeki makalelerden bir tanesine erişim sağlayabilir,
Yabancı dildeki kaynaklara yönlendiren bağlantılara ulaşabilirsiniz.
İlginiz ve anlayışınız için şimdiden teşekkürler.
Keyifli okumalar!
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
Doğal Afetler Sigorta Şirketlerinin Stratejilerine Şekil Veriyor
Sürdürülebilirlikle İlgili Mesleklerin Geleceği Ne Yönde Evrilecek?
EBRD Son Bir Ayda Dört Türk Şirketine Kredi Verdi
Yeşil Çimento Tebliği Yürürlüğe Girdi
GRI Kirlilikle İlgili Yeni Konu Standardı Oluşturulacak
Özbekistan ve Mısır'ın Yeşil Yolculuk Hamleleri
AB'den Cinsiyet Eşitliği Düzenlemesi
ÖNE ÇIKANLAR
Sigorta Sektörünün Yeni Gerçeği: İklim Riskleri
Sigorta sektörü, gelecekteki riskleri genellikle en erken anlayan ve azaltmak için aksiyon alan, bu özelliğiyle de diğer sektörler için bir nevi erken uyarı sistemi görevi gören bir sektör olagelmiştir. Sigorta şirketlerinin hamleleri, değişen risk ortamını anlamak için oldukça faydalı veri ve doneler sunar.
Son günlerin en önemli gündem maddelerinden olan Kaliforniya yangınlarının da gösterdiği üzere, iklim değişikliği bağlantılı riskler sigorta şirketlerinin risk algısında önemli değişikliklere sebep oluyor.
Aslında, sigortacıların doğal afetlerin faturasını üstlenmeye alışkın olduklarını söyleyebiliriz. Ancak değişen iklimle birlikte sigorta şirketlerinin kullanageldikleri risk haritaları da önemli ölçüde değişime uğramaya başladı.
Son bir iki yıla kadar sigortacılıkta deprem ya da tropikal siklonlar gibi afetler, hasar ödemeleri açısından birincil tehlikeler olarak görülürken; yangın ve sel gibi doğal afetler ise ikincil tehlikeler olarak konumlandırılırdı. Ayrıca, sigorta şirketleri yangın ve sel gibi afetlere karşı düzenledikleri poliçelerde, bu tarz afetlerin sık veya daha nadir görüldüğü yerlerin daha önceden çıkarılmış haritalarına göre ücretlendirmeye gidiyorlardı. Ancak artık bu harita giderek değişiyor. Daha önce etkilenmemiş bölgeleri vuran kasırgalarla birlikte orta ölçekli olayların artan sıklığı ve şiddeti, sektörün bu ödemelere yaklaşımını gözden geçirmesine yol açtı.
Dünya genelinde doğal afetlerden kaynaklanan sigortalı kayıpların yıllık maliyeti son üç yıldır 100’er milyar doları aşıyor. 2024 yılında bu rakamın ABD'deki Helene ve Milton kasırgaları yüzünden bekleniyordu. Son Kaliforniya yangını ise durumu sigorta şirketleri açısından daha da ağırlaştırdı. Yangının bölgede 20 milyar dolarlık bir zarara yol açtığı tahmin ediliyor.
Değişen fiziksel risk ortamı sigortacıları yeni stratejiler belirlemeye itmiş durumda. "Sigorta şirketlerinin risklerini sigortalayan şirketler" olarak adlandırabileceğimiz reasürans şirketleri, insan kaynaklı iklim değişikliğinin, özellikle ikincil afetler için sigortalı hasarların maliyetini artırdığını öne sürerek diğer sigorta şirketlerinin risklerini üstlenmekte artık daha az iştahlı davranıyorlar. Bu durumun faturası da elbette biz fanilere çıkıyor: Reasürans şirketlerinden destek göremeyen birincil sigortacılar daha fazla riski üstlenmek zorunda kalıyorlar ve bu da sigorta prim ücretlerinin artmasına sebep oluyor. Ayrıca bazı sigorta şirketleri, riskli gördükleri bölgelerde faaliyetlerini azaltırken diğer şirketler ise müşterilerine sundukları teminatları kısıtlamaya veya şart ve koşulları değiştirmeye başlamış durumda.
Yukarıda dediğimizi tekrarlayalım: Sigorta şirketleri riskleri herkesten önce görür, o açıdan sektördeki bu yeni davranış biçimini sadece o şirketlere has bir dinamik gibi değerlendirmemek gerekir. Değişen risk ortamına ve şirketlerimizin karşılaşacağı olası maliyetlere bir de bu açıdan bakmakta fayda var.
Sürdürülebilirlikle İlgili Mesleklerin Geleceği
Aslında eskiden beri gündemde olan bir konudur; eskinin meslekleri zaman ilerledikçe gözden düşer ve daha önce hiç duymadığımız bilmediğimiz meslekler konuşulmaya başlanır. Bu durum eskiden biraz nostalji de barındıran bir konuydu, yok olan meslekler dendiğinde gözlerimizin önünde, tek başlarına dükkanlarında oturan ve zamana yenik düşmüş ayakkabı tamircileri ya da bakırcılar gelirdi. Ama artık zaman acımasız, yok olmaya mahkûm meslekler de hiç öyle otantik ve eskiye ait gibi duran meslekler değil.
Dünya Ekonomik Forumu’nun geçtiğimiz hafta yayımladığı "Future of Jobs" raporu, mesleklerin geleceği ile ilgili yaşanmakta olan zemin kaymasını rakamlara dökerek materyalize etmiş. Mesleklerin geleceğini etkileyen elbette birçok etken var ama halıyı altımızdan çeken olağan şüpheliler belli: Yapay zeka ve karbonsuzlaşma.
Yapay zekanın etkilerini hissetmemek artık mümkün değil ama konu bültenimizin sınırları dışında kaldığı için biz kaybolan ve yükselen mesleklere sadece sürdürülebilirlik perspektifinden bakacağız.
Burada en öncelikli anlaşılması gereken konu, sürdürülebilirliğin artık çevresel bir gereklilikler bütünü olmaktan çıkarak küresel ekonomiye yön veren bir makrotrend haline gelmiş olması. WEF’in raporunda da bu çıkarımı haklı gösteren veriler mevcut. Rapora göre 2025 ile 2030 yılları arasında küresel işgücüne yön veren makrotrendler arasında iklim değişikliğine uyum çabaları ve karbonsuzlaşma faaliyetleri en üst sıralarda yer alıyor.
Makrotrendlerin Meslekler Üzerindeki Beklenen Etkileri, 2025-2030 (Görsel: WEF)
Bir diğer konu da bu trendlerin şirketlerin dönüşümünde ne kadar etkili olduğu. Verilere göre işverenlerin neredeyse yarısı (%47), emisyonlarını azaltma çabalarını ve bu alandaki yatırımlarını artırmayı önemli bir organizasyonel dönüşüm faktörü olarak görüyor. Benzer şekilde, %41'i de iklim değişikliğine uyum sağlama çabalarının da önemli değişikliklere yol açacağını tahmin ediyor. Bu da haliyle, şirketlerin önemli organizasyonel değişikliklere gidecekleri ve bu durumun da yeni iş fırsatları ve yeni yetenek açıkları doğuracağı anlamına gelmekte.
İş Dünyasında Dönüşümü Tetikleyen Makrotrendler (Görsel: WEF)
Peki bu trendlerin yükselişe geçirdiği meslekler neler?
Bunun cevabını da Uluslararası Enerji Ajansı veriyor. Kurumun temiz ve dijital enerji sektörlerindeki iş olanaklarını mercek altına aldığı raporuna göre;
Temiz enerji teknolojileri sektöründe en çok aranan pozisyonlar, teknisyenler ve nitelikli işçiler. Profesyonel kadrolar ise bu grubu takip ediyor. Teknik becerilerin önemi giderek artıyor.
Güneş enerjisi sektöründe, özellikle Avrupa’da iş ilanları hızla artıyor. Bu ilanlar ile kurulan güneş enerjisi kapasitesi arasında güçlü bir ilişki var.
Avrupa'da rüzgar enerjisi iş piyasasında dalgalanmalar görülmekle birlikte genel bir büyüme trendi mevcut.
2021-2023 arasında Isı Pompaları, Bataryalar ve EV sektörlerindeki iş ilanları ciddi bir artış gösterdi.
Dijital beceri artık bu çağın vazgeçilmezi. Enerji sektöründe de dijital becerilere olan talep hızla yükseliyor. Veri analizi, SQL, siber güvenlik ve scripting dilleri gibi alanlarda yetkinlikler, sektörde fark yaratıyor.
YORUM: Buraların ‘dutluk’ olduğu dönemi bilen kişiler olarak sürdürülebilirlik alanındaki muazzam gelişmeyi ve güç birikmesini yakından müşahede ediyoruz. Birçok şirketin ESG organizasyonu kurduğu, karbonsuzlaşmaya yönelik yatırımlar yaptığı, bankaların sürdürülebilirlik takımları kurduğu bu dönemde yukarıdaki veriler bizi çok da şaşırtmadı. Birçok profesyonel ESG bağlantılı yetenekler, sertifikalar edinip bu yeni çağa ayak uydurmanın peşinde. Şirketlerin bir an önce ESG organizasyonlarını kurup bu yeni döneme ayak uydurmaları gerekecek. Talep arzdan büyük, o yüzden acele etmekte fayda var.
TÜRKİYE’NİN NET SIFIR YOLCULUĞU
Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği Yayımlandı
TC. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın hazırladığı "Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği" 14 Ocak'ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Sanayi kaynaklı emisyonları ve atık oluşumunu kaynağında önlemek ve azaltmak için hazırlanan Yönetmelik, sanayi tesislerinde çevresel etkileri en aza indirmeyi ve sanayide yeşil dönüşüm, döngüsel ekonomi ve karbonsuzlaşma hedeflerine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Yönetmeliğin temelini Sanayide Yeşil Dönüşüm (SYD) Belgesi oluşturuyor. SYD belgesi sanayi tesislerinin çevresel etkilerinin azaltılması ve sürdürülebilir uygulamaların yaygınlaştırılması için önemli bir araç olarak tanımlanmış.
SYD belgesinin esasları ve alma şartlarına ilişkin önemli maddeler şöyle:
Belge Kategorileri: SYD belgesi, tesislerin çevresel performansına göre A’dan (en yüksek) F’ye (en düşük) sınıflandırılır. Tesislerin en az D seviyesinde belge alması zorunludur.
Başvuru Süreci: İşletmeciler, çevre izin ve lisans başvuruları ile birlikte gerekli belgeleri Bakanlığa sunmalıdır.
Değerlendirme Raporu: Bakanlıkça görevlendirilen SYD baş sorumlusu tarafından hazırlanmalı ve bir yıl içinde sunulmalıdır.
Güncelleme: SYD belgesi her beş yılda bir gözden geçirilir ve gerekirse güncellenir.
Yönetmeliğin kapsadığı faaliyetler/sektörler ise şunlar:
Enerji üretimi
Metal üretimi ve işlenmesi
Mineral endüstrisi
Kimya endüstrisi
Atık yönetimi
Kağıt ve selüloz üretimi
Büyük yakma tesisleri
Atık yakma ve beraber yakma tesisleri
Organik solvent kullanan tesisler
AB regülasyonları ile uyumlu hazırlanan Yönetmelik 1 Aralık 2025 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu tarihten itibaren yönetmelik hükümleri kapsamındaki işletmeler, belirlenen çevresel standartlara uygun hareket etmekle yükümlü olacak.
EBRD'nin Türkiye'deki Yatırımları
Türkiye, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak ve çevresel dönüşüm sürecini hızlandırmak için uluslararası işbirliklerine ağırlık veriyor. Bu kapsamda, son bir ayda Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye’nin yeşil dönüşümünü ve sürdürülebilir kalkınmasını desteklemek için önemli kredi ve iş birliği anlaşmaları yaptı. Anlaşmalar, enerji altyapısından tedarik zincirine kadar uzanan pek çok alanda ekonomik toparlanmayı hızlandırmayı ve çevresel dönüşümü desteklemeyi amaçlıyor.
İşte bu önemli projelerin detayları:
Fiba Yenilenebilir Enerji ile Hibrit Güneş Enerji Santralleri: Fiba Yenilenebilir Enerji’ye bağlı Kavram Enerji'ye sağlanan 39,7 milyon euroluk krediyle Isparta ve Balıkesir'de toplam 75 MW kapasiteli hibrit güneş enerji santrallerinin inşası finanse edildi. Proje, karbon emisyonlarını yıllık 37 bin ton azaltmayı ve kadın istihdamını artırmayı amaçlıyor.
Polat Enerji’nin Batarya Depolama Projesi: Polat Enerji’ye verilen 65 milyon dolarlık krediyle Türkiye’nin ilk batarya depolama projesine destek sağlandı. Geycek Rüzgâr Santrali’nde kurulacak hibrit tesis, rüzgâr, güneş ve batarya teknolojilerini birleştirerek enerji üretim kapasitesini artıracak. Ayrıca proje, Clean Technology Fund’dan 5 milyon dolarlık ek destek de almış durumda.
BNP Paribas Finansal Kiralama ile Yeşil Finansman: BNP Paribas Finansal Kiralama’ya verilen 25 milyon euroluk kredi, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve iklim dayanıklılığı projelerini destekliyor. Aynı zamanda kredi kadınların yeşil finansmana erişimini artırmayı da hedefliyor.
Yeşil Çimento Tebliği Yürürlüğe Girdi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Mart ayında yayımlanan ve kamu ihalelerinde düşük karbon emisyonuna sahip yeşil çimento kullanımını zorunlu hale getiren tebliğ, 1 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe girdi.
Tebliğe göre, 2025-2029 yılları arasında kullanılacak çimentolarda klinker/çimento oranı en fazla %80 olacak, 1 Ocak 2030’dan itibaren ise bu oran %75 ile sınırlandırılacak. Amaç, karbon salınımını azaltarak çevresel etkileri en aza indirmek ve kamu projelerinde daha çevre dostu malzemelerin kullanımını teşvik etmek.
Sektör de bu düzenlemeyi yakından takip ediyor. TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, bu düzenleme sayesinde 10 yılda yaklaşık 11 milyon ton CO2 azaltımı ve 1,3 milyon ton ithal petrokok tasarrufu sağlanabileceğini belirtti. Ancak etkinliği artırmak için denetim mekanizmalarının oluşturulması, alternatif hammaddelere erişimin kolaylaştırılması ve çimento standartlarının güncellenmesi gerektiğine de dikkat çekti.
KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
GRI Kirlilikle İlgili Yeni Konu Standardı Oluşturmaya Hazırlanıyor
Kirlilik, her yıl milyonlarca insanın sağlığını tehdit ederken, ciddi ekonomik kayıplara ve çevresel yıkıma neden oluyor. Şirketler ve kurumlar, faaliyetlerinin çevresel etkilerini doğru bir şekilde raporlamadığında, bu sorunlarla mücadele etmek daha da zorlaşıyor. Dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik raporlama standardı olan GRI (Global Reporting Initiative), bu alandaki eksiklikleri gidermek için harekete geçti.
GRI, kirlilik konusunda yeni bir Konu Standardı (Topic Standard) geliştirmek üzere kapsamlı bir çalışmaya başladığını açıklamıştı. Bu yeni standartla birlikte, hava ve toprak emisyonlarından plastik ve kimyasal kirliliğe kadar geniş bir yelpazede detaylı raporlama yapılabilmesi hedefleniyor. Ayrıca, halihazırda var olan standartların içine de kirlilikle ilgili yeni içeriklerin entegre edilmesi planlanıyor.
Bu çalışmaları yürütmek için GRI, dünyanın dört bir yanından uzmanları bir araya getirerek bir Kirlilik Çalışma Grubu oluşturdu. Küresel Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (GSSB) tarafından belirlenen 17 uzmandan oluşan bu grup kurumsal şirketler, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri gibi farklı alanlardan gelen temsilcilerden oluşuyor. Bu çeşitliliğin, sektörel uzmanlığı ve küresel bakış açısını bir araya getirerek kirlilik sorunlarına daha kapsamlı çözümler üreteceği düşünülmüş.
Grubun görevi, mevcut standartlardaki açıklamaları gözden geçirmek ve ihtiyaç duyulan yeni standartları geliştirmek. Sürecin sonunda, taslak standartların 2026 başında kamuoyuna sunulması bekleniyor.
A4S, İşletmeler İçin Doğa Rehberi Hazırladı
Dünya ekonomisinin doğal kaynaklar ve ekosisteme bakışının çok sorunlu olduğu hepimizin malumu. Birçoğumuz hayatlarımızı doğayı işleyerek kazanıyoruz ancak faaliyetlerimizle de doğanın en büyük katili konumundayız. İşletmelerin doğa ile ilgili ilişkilerini güçlendirmeleri ve bu bağı stratejilerine dahil etmeleri son dönemde üzerinde en fazla durulan konulardan.
Bu alanda bir hamle de, Birleşik Krallık Kralı III. Charles tarafından kurulan Accounting for Sustainability (A4S) isimli kuruluştan geldi. A4S tarafından hazırlanan Doğa İçin İş Dünyası isimli rehberde işletmelerin doğa ile olan ilişkilerini iş stratejilerine entegre etmelerinin yollarından bahsedilmiş. Özellikle finans ekiplerini hedefleyen rapor, doğanın ekonomik önemine dikkat çekerek sürdürülebilir ve dirençli iş modelleri oluşturmanın yollarını anlatıyor.
İş faaliyetlerinin doğaya verdiği zararlar, tedarik zinciri risklerini artırırken kaynak kıtlığına yol açıyor. Bu nedenle, finans ekiplerinin doğa kaynaklı risk ve fırsatları değerlendirerek iş stratejilerini bu doğrultuda şekillendirmeleri oldukça önemli. Raporda bunun sağlanması amacıyla iki temel araç tasarlanmış:
Doğa İş Kontrol Listesi: İşletmelerin doğa ile ilgili iş stratejilerini geliştirmelerine yardımcı olmak için tasarlanan bu kontrol listesi, doğa kaynaklı riskleri ve fırsatları belirlemeye, organizasyona özgü etkenleri değerlendirmeye ve finansal sonuçları analiz etmeye yarıyor. Ayrıca, iklim hedefleri ve yatırımcı beklentileri gibi dışsal faktörleri dikkate alarak kapsamlı bir değerlendirme yapılmasına da yardımcı oluyor.
Potansiyel Finansal Etkileri Gözden Geçirme Şablonu: Bu şablon ise, doğa kaynaklı risklerin ve fırsatların potansiyel finansal etkilerini anlamak için oluşturuldu. Araç, işletmelerin doğayla ilgili konuların maliyet, gelir ve varlık değerleri üzerindeki etkilerini belirlemesini sağlıyor. Niteliksel ve niceliksel analizler sunarak, doğanın iş performansı üzerindeki etkisinin netleştirilmesi ve karar alma süreçlerini desteklenmesinde yardımcı oluyor.
TEKNOLOJİ/İKLİM
Özbekistan ve Mısır'ın Yeşil Yolculuk Hamleleri Dikkat Çekiyor
Ülke olarak çevre ve enerji dönüşümü konusunda ciddi adımlar atıyoruz. Ancak, çevremizdeki diğer ülkelerde neler olduğuna bakmak da önemli. Çoğu zaman Avrupa'ya odaklanıyoruz ama çevre ülkelerde de neler yapıldığını görmek, karşılaştırmalı bir perspektif geliştirmemiz için gerekli. Bu bağlamda dikkatimizi çeken iki ülke var: Mısır ve Özbekistan. Her ikisi de sürdürülebilirlik ve enerji dönüşümü alanında istikrarlı bir şekilde ilerleme kaydediyor.
Mısır'ın daha önce 2 milyon ton kapasiteli yeşil hidrojen anlaşması imzaladığını ve Süveyş Kanalı Ekonomik Bölgesi'nde yeşil hidrojen tesisi kurma anlaşması yaptığını yazmıştık. Ülke şimdi ise yenilenebilir enerji alanında büyük bir projeyi hayata geçiriyor. Afrika'nın en büyük rüzgâr çiftliği, Mısır'ın Süveyş bölgesinde inşa ediliyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) öncülüğünde 275 milyon dolarlık bir krediyle desteklenen projenin, 1,1 GW kurulu kapasiteye sahip olması ve yıllık 4.300 GWh elektrik üretmesi planlanıyor.
Bu enerji üretimi, yılda 2,2 milyon tonun üzerinde karbon salımını engelleyecek. Proje, Mısır’ın Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmasının yanında yenilenebilir enerji kullanımını da 2030’a kadar %42’ye çıkarma hedefi kapsamında da ayrıca önemli. Mısır’ın bu girişimi, bölgedeki enerji dönüşümüne öncülük eden bir örnek olarak görülebilir.
Özbekistan'ın iCRAFT Projesi kapsamında yarım milyon ton karbon emisyonunu azaltarak Dünya Bankası'ndan kredi alan ilk ülke olduğundan da burada bahsetmiştik. Ülke iklim geçişi alanında yeni bir adım daha atmış durumda. Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), Özbekistan’ın Yeni Özbekistan 2030 stratejisi kapsamında, ülkenin iklim geçişini hızlandırmak için 250 milyon dolarlık bir finansman sağladı. Program, karbon emisyonlarını 2010 seviyelerine göre %35 azaltmayı hedefliyor ve enerji, ulaşım gibi sektörlerde düşük karbonlu çözümlere odaklanıyor.
AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
AB'den Cinsiyet Eşitliği Düzenlemesi
Avrupa Birliği, kadınların iş dünyasında hak ettikleri yeri alabilmesi için uzun yıllardır cinsiyet eşitliğini teşvik ediyor. Ancak özellikle büyük şirketlerin yönetim kurullarında kadınların temsili hala hedeflenen düzeyde değil. Bu eşitsizliği gidermek ve daha dengeli bir karar alma yapısı oluşturmak amacıyla, Yönetim Kurullarında Cinsiyet Dengesi Direktifi 2024 yılı sonunda yürürlüğe girdi.
Direktif, AB'de borsada işlem gören büyük şirketler için icracı olmayan direktörler arasında yetersiz temsil edilen cinsiyetin temsil oranın %40, tüm direktörler arasında ise %33 olması hedefini koyuyor. Şirketlerin 30 Haziran 2026'ya kadar hedeflere ulaşması gerekmekte.
Büyük resme baktığımızda ise AB genelinde yönetim kurulu üyelerinin sadece %34’ünün kadın olduğunu görüyoruz. Tabii ülkeler arasında da ciddi farklar var. Belirli kotaların olduğu ve bunun uygulandığı ülkelerde kadınların oranı %39,6 iken, bu kadar katı olmayan ülkelerde oran %33,8 olarak gözüküyor. Herhangi bir önlemin alınmadığı ülkelerde ise oran ciddi şekilde düşüyor; %17.
Hedefleri gerçekleştirmek için direktifin getirdiği önemli düzenlemeler ise şöyle;
Yönetim kurulu atamalarının cinsiyet ayrımı gözetmeyen ve liyakate dayalı kriterlerle yapılması.
Eşit niteliklere sahip adaylar arasında az temsil edilen cinsiyetten olanlara öncelik verilmesi.
Şirketlerin, talep eden başarısız adaylara seçim kriterlerini açıklama yükümlülüğü.
Halka açık şirketlerin yönetim kurulu yapısı, hedeflere ulaşmada karşılaşılan engeller ve bu zorlukları aşmak için alınan önlemleri raporlaması.
Üye ülkeler, şeffaflık ve raporlama gerekliliklerini yerine getirmeyen şirketler için para cezaları ve atamaların iptali gibi yaptırımlar uygulanması.
Avrupa Komisyonu, üye ülkelerin direktife uyumunu izleyecek ve gerekli durumlarda ihlal işlemleri başlatabilecek.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GELİŞMELERİ
Gözden Kaçanlar ve İlgi Çekenler
Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:
BİTERKEN
Yeşil Büyüme ile İşbirliği Yapın
Dinamik Regülasyonlara uyum ve sürdürülebilirlik alanındaki deneyimimizden faydalanmak isterseniz işte Yeşil Büyüme’nin size değer katabileceği alanlar:
Kurumsal Sürdürülebilirlik Eğitimleri - Başta GRI, CSRD ve TSRS raporlama çerçevelerini kapsayan, kurum ve sektöre özel sürdürülebilirlik ve raporlama eğitimleri için irtibata geçin.
Sürdürülebilirlik Raporlaması Danışmanlığı - Şirketinizin sürdürülebilirlik çalışmalarının, risk ve fırsatların üst bakışla raporlara yansıtılması için iletişime geçin.
Sürdürülebilirlik İletişimi- Çoğunluğu yönetici seviyesinde 9000+ abone ve 28.000+ sosyal medya takipçisi ve ~20.000 Websitesi okuyucusuna mesajınızı iletin. Kapsamlı işbirliği paketi için irtibata geçin.