- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 169
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 169
Yeşil hidrojen teknolojisinin zamana ihtiyacı var, ESRS sosyal standartlarında sadeleşme, şirketler yenilenebilir enerjinin yeni finansörleri oluyor, Çin karbon piyasasında mutlak sınır dönemine geçiyor, ormansızlaşmayı önlemek için şirketlerin atması gereken adımlar ve daha fazlası...
Merhaba değerli okurumuz!
Bu hafta gerçekleşen gelişmelerden sizler için derleyerek oluşturduğumuz başlıca analiz konuları şu şekilde;
Yeşil Hidrojen Teknolojisinin ‘Zamana İhtiyacı Var
ESRS Sosyal Standartlarında Sadeleşme: Yük Azalıyor, Görünürlük de Azalır mı?
Şirketler Yenilenebilir Enerjinin Yeni Finansörleri Oluyor
Çin, Karbon Piyasasında Mutlak Sınır Dönemine Geçiyor
Ormansızlaşmayı Önlemek için Şirketlerin Atması Gereken Adımlar
YEŞİL BÜYÜME’NİN ÜRETTİKLERİ
SKDM’nin Hikayesi
Avrupa Birliği’nin Karbon Sınırda Düzenleme Mekanizması (SKDM), 2026’da tam uygulama safhasına geçiyor. 2025’te sona erecek geçiş dönemi, şirketlere uyum sağlama fırsatı sundu, peki ya sonrasında?
Podcast’imizin bu bölümünde
SKDM’nin 2020’den bugüne kronolojik hikayesi
2025’teki kritik değişiklikler
2026 sonrası ticaret ve karbon maliyetleri
Türk ihracatçılar için stratejik ipuçları
AB pazarına erişimin karbon yönetimiyle şekillendiği yeni dönemi konuşuyoruz.
ÖNE ÇIKAN KONU
Yeşil Hidrojen Teknolojisinin ‘Zamana İhtiyacı Var’

Hidrojen ve onun karbonsuzlaşma teknolojilerinde oynayacağı rol, uzun zamandır hem bilim dünyasının hem de endüstrinin gündeminde olan bir konu. Halihazırdaki karbonsuzlaşma teknolojilerinin ihtiyaçlarımıza yetmediği ve daha yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyduğumuz ortada. Karbon yakalama ve yeşil hidrojen gibi teknolojiler ise ufukta beliren seçenekler. Ancak bu teknolojilerin tekemmül ettiklerini henüz söyleyemiyoruz. Bu alanlarda yatırımlar, araştırmalar ve elbette tartışmalar da devam ediyor.
Ancak öncelikle, hidrojen teknolojisine yabancı olanlar için kısa bir özet geçmemiz lazım: Hidrojen, yanması esnasında sadece su buharı ürettiği ve sera gazı salımına sebep olmadığı için oldukça ideal bir yakıt olarak görülüyor. Ayrıca enerji yoğunluğu yüksek olduğu için de depolama için de ideal. Hidrojen, üretiliş biçimine göre farklı renk kodlarıyla anılıyor:
Gri hidrojen, doğal gazın buhar reformasyonu ile üretilen ve üretim sırasında atmosfere yüksek miktarda karbon dioksit (CO₂) salınan bir hidrojen türü. Bu tür hidrojen, karbon yakalama teknolojisi kullanılmadığı için çevresel açıdan oldukça kirletici. Günümüzde üretilen hidrojenin büyük bir kısmı gri hidrojen olarak elde edilmekte ve fosil yakıt kullanılarak üretildiği için, uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm olarak görülmüyor.
Mavi Hidrojen ise gri hidrojen gibi fosil yakıt kullanılarak üretiliyor ancak üretim esnasında ortaya çıkan karbondioksit, karbon yakalama ve depolama teknolojileri marifetiyle yakalandığı için gri hidrojendeki kadar bir emisyona sebep olmuyor.
Asıl konumuz olan yeşil hidrojene gelirsek; yeşil hidrojen, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak üretilen ve tamamen temiz olan bir hidrojen türüdür. Üretim sürecinde, güneş veya rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrikle suyun elektrolizi yapılır ve hidrojen ile oksijen elde edilir. Üretim sırasında karbon emisyonu oluşmadığı için çevreye zarar vermez.

Yeşil hidrojen doğal olarak devletleri, yatırımcıları ve şirketleri oldukça heyecanlandırıyor ve bu teknolojinin bir an önce günlük hayatın pratiklerine dahil edilmesi için çabalar sarf ediliyor. Ancak son dönemde yapılan bir araştırma, bunları konuşmak için henüz biraz erken olduğunu söylüyor.
Roxana T. Shafiee ve Daniel P. Schrag’ın Joule dergisinde yayımlanan araştırması, yeşil hidrojenin farklı sektörlerdeki kullanımını ve oluşan maliyetleri incelemiş. Araştırma, ABD ekonomisinin farklı sektörlerinde yeşil hidrojen kullanarak erişilmesi hedeflenen karbon azaltma maliyetlerini (USD/ton CO2) değerlendirmekte.
Shafiee ve Schrag’ın bulgularına göre, mevcut koşullarda yeşil hidrojenin karbon azaltma maliyetleri ton başına 500 ila 1.250 ABD doları arasında değişiyor ve bu da yeşil hidrojenin birçok sektör için şu anda ekonomik açıdan uygulanabilir olmadığını ortaya koymakta. Hatta bazı durumlarda maliyet, doğrudan hava yakalama teknolojilerinde olduğundan bile daha yüksek çıkmış. Üretim maliyetlerinin 2 dolar/kgH2’ye kadar düşmesi durumunda bile teknolojinin kullanım alanı, amonyak üretimi gibi hâlihazırda zaten hidrojen kullanılan sektörlerle sınırlı kalacak. Yani, depolama ve dağıtım maliyetlerinde de önemli bir düşüş olmadan, yeşil hidrojenin geniş çapta ekonomik olarak uygulanabilirliği oldukça sınırlı.
Aslında bu çalışmanın bulguları bizleri çok da şaşırtmadı. Çünkü sonuçlar Michael Liebreich’ın ünlü Hidrojen Merdiveni çalışması ile büyük oranda uyumlu.
Liebreich’ın Hidrojen Merdiveni, hidrojenin farklı kullanım alanlarını, ekonomik ve teknik uygunluklarına göre bir merdiven gibi sıralayan bir yaklaşım. Merdivenin üst basamaklarında hidrojenin kullanımının daha gerekli ve ekonomik olduğu alanlar yer alırken, aşağıya inildikçe ise seçenekler uygulanabilir olmaktan uzaklaşıyor.

Liebreich, hidrojen kullanımının mümkün olduğu alanları kaçınılmaz (unavoidable) ve rekabetçi olmayan (non-competitive) olarak ikiye ayırıyor. Öncelikle hidrojen kullanımının neredeyse kaçınılmaz olduğu ve temiz enerjinin geleceği için çok önemli olan alanları sıralayalım:
Gübre ve Amonyak Üretimi: Hidrojen, gübre yapımında kullanılan amonyağın üretiminde önemli bir bileşen ve bu sektörde hidrojen zaten yoğun şekilde kullanıldığı için, fosil yakıtlardan elde edilen gri hidrojen yerine yeşil hidrojenin kullanılması nispeten kolay bir geçiş olabilir.
Metanol ve Hidrokraking: Endüstriyel kimyasal üretimlerde hidrojenin kullanımı önemlidir. Hidrokraking ise, rafinerilerde daha değerli yakıtlar elde etmek için kullanılan bir işlem olup hidrojen ihtiyacı duyar.
Jet Havacılığı ve Deniz Taşımacılığı: Uzun mesafeli ve ağır yüklerin taşındığı bu alanlarda hidrojen kullanımı, karbonsuz bir alternatif olarak umut vadediyor.
Merdivenin alt kısmında yer alan alanlar ise, hidrojenin diğer alternatiflere kıyasla daha az rekabetçi ve verimsiz olduğu uygulamalardan oluşmakta:
Bireysel Araçlar ve Hafif Taşıtlar: Binek araçların ve hafif ticari taşıtların hidrojenle çalışması, bataryalı elektrikli araçlarla karşılaştırıldığında çok daha pahalı ve verimsiz. Elektrikli araç altyapısının gelişmesiyle hidrojen teknolojisinin kullanılma olasılığı giderek azaldı.
Evsel Isıtma: Hidrojenin konutlarda ısıtma amacıyla kullanılması, elektrikli ısı pompalarına kıyasla çok daha verimsiz ve çoğu zaman mantıksız olarak kabul ediliyor.
Michael Liebreich'ın çalışmasının temel mesajı, hidrojenin her alanda kullanılmasını beklemenin ekonomik ve teknik olarak mantıksız olduğu. Liebreich’a göre hidrojen, özellikle ağır sanayi, kimyasal üretim ve uzun mesafeli ulaşım gibi belirli alanlarda etkili bir karbonsuzlaştırma stratejisi olarak kullanılmalı, ancak elektrifikasyonun daha uygun ve ekonomik olduğu alanlarda yerini başka teknolojilere bırakmalı.
Ücretsiz abonelerimiz için tanımlanan makalelerin sonuna geldiniz.
1000TL karşılığında yıllık premium bülten abonesi olabilir ve bültendeki diğer yazıları da okuyabilirsiniz.
ESRS sosyal standartlarında sadeleşme: Yük azalıyor, görünürlük de azalır mı? Sosyal raporlama zorunlulukları %53-64 oranında azaltılırken çalışan hakları ve toplumsal cinsiyet verilerinde kamuoyu erişimi daralıyor, uyum kolaylığı ile hesap verebilirlik dengesinde tartışma başladı.(Devamı)
Şirketler yenilenebilir enerjinin yeni finansörleri oluyor! Devlet teşviklerinin azalmasıyla büyük şirketler uzun vadeli enerji alım sözleşmeleriyle projeleri finanse ediyor, BloombergNEF verilerine göre kurumsal satın alımlar %35 arttı.(Devamı)
Çin, Karbon Piyasasında Mutlak Sınır Dönemine Geçiyor Çin'in 2027'de başlayacak mutlak emisyon sınırları, intensity-based sistemden radikal bir kopuş anlamına geliyor. Bu hamle küresel CO₂ emisyonlarının %30'unu kontrol eden ülkenin, dünya karbon piyasalarını nasıl şekillendireceğini belirleyebilir.(Devamı)
SBTi'nin FLAG Kılavuzu, şirketlerin ormansızlaşma ile mücadelede atacakları adımları detaylandırıyor ve 2025 hedef tarihini zorunlu kılıyor. Soya, palm yağı, kereste gibi riskli ürünlerde tedarik zinciri denetimi ve CDP raporlaması da rehberin kritik unsurları arasında.(Devamı)
KEŞFEDİN
Bu hafta gözümüze çarpan diğer haberler
Karşımıza çıkan ve bu hafta bültene koymadığımız diğer haberleri sizler için aşağıda derledik.
BİTERKEN
Yeşil Büyüme ile İşbirliği Yapın
Bu hafta da bültenin sonuna geldik. Yeşil Büyüme’nin diğer hizmetlerini aşağıda bulabilirsiniz.
Dinamik Regülasyonlara uyum ve sürdürülebilirlik alanındaki deneyimimizden faydalanmak isterseniz işte Yeşil Büyüme’nin size değer katabileceği alanlar:
Kurumsal Sürdürülebilirlik Eğitimleri - Başta GRI, CSRD ve TSRS raporlama çerçevelerini kapsayan, kurum ve sektöre özel sürdürülebilirlik ve raporlama eğitimleri için irtibata geçin.
Sürdürülebilirlik Raporlaması Danışmanlığı - Şirketinizin sürdürülebilirlik çalışmalarının, risk ve fırsatların üst bakışla raporlara yansıtılması için iletişime geçin.
Sürdürülebilirlik İletişimi- Çoğunluğu yönetici seviyesinde 8000+ abone ve 32.000+ sosyal medya takipçisi ve ~20.000 Websitesi okuyucusuna mesajınızı iletin. Kapsamlı işbirliği paketi için irtibata geçin.