- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 134
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 134
Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Sürdürülebilirlik alanında çabalar somutlaşır ve yoğunlaşırken siz de olan biteni yakından takip edin. Keyifli okumalar!
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
UI Green Metric’de Yer Alan Türk Üniversiteleri
İklim Değişikliğiyle İlgili Hedeflerde Geri Adım
SBTi Üç Sektör için Yol Haritalarını Güncelliyor
UNEP FI'den Bankalara Yönelik Cinsiyet Eşitliği Rehberi
Katar Enerji Bakanı’nın CSDDD’ye Tepkisi
TÜRKİYE’NİN NET SIFIR YOLCULUĞU
UI Green Metric Sonuçları Açıklandı
UI Green Metric Dünya Yeşil Üniversiteler Sıralama Sistemi, üniversitelerin sürdürülebilirlik alanındaki performanslarını değerlendiren ve bu alanda farkındalık yaratmayı amaçlayan uluslararası bir platform.
(Endonezya Üniversitesi tarafından 2010 yılında geliştirilen ve her yıl güncellenen bu sıralama, üniversitelerin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlardaki sürdürülebilirlik çabalarını analiz ediyor. Üniversitelerin değerlendirme kriterleri arasında; altyapı, enerji ve iklim değişikliği, atık yönetimi, su kullanımı, ulaşım ve eğitim bulunuyor.)
Geçtiğimiz hafta açıklanan 2024 yılı sıralamasında ilk 100'e Türkiye'den 7 üniversite girdi. Bu üniversiteler ve sıralamadaki yerleri şu şekilde:
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), 38. sırada
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), 59. sırada
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, 64. sırada
Erciyes Üniversitesi, 80. sırada
Özyeğin Üniversitesi, 82. sırada
Ege Üniversitesi, 88. sırada
Yeditepe Üniversitesi, 90. sırada
Yıldız Teknik Üniversitesi aynı zamanda Sıfır Atık Belgesi alan ilk devlet üniversitesi olarak da önemli bir başarı kazanmış durumda. Kampüs altyapısında gerçekleştirdiği KABEV Projesi, elektrikli araçlar, otomatik sulama sistemleri ve dijital kampüs uygulamaları gibi projeleriyle öne çıkan YTÜ, 2025 yılına kadar organik atıklarını %50, plastik ve kâğıt atıklarını %20 azaltmayı ve atık kaynaklı emisyonlarını %80 azaltmayı da taahhüt ediyor.
KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
IOSCO'dan ISSB İçin Rehberlik Hamlesi
Görsel: https://esg-investing.com/
Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü (IOSCO)’nun Büyüme ve Gelişen Piyasalar Komitesi (GEMC), ISSB Standartları’nın benimsenmesini veya yerel yasal çerçevelerde kullanımını desteklemek amacıyla özel bir ağ (network) başlattı. Örgütün Ankara'daki toplantısı sonrasında duyurulan bu girişim, 31 farklı ülkeden 32 IOSCO üyesinin katılımıyla başladı.
Ağa katılan ülkeler arasında Türkiye’nin yanı sıra Brezilya, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika, Meksika gibi önde gelen gelişen piyasalar yer alıyor. İlk aşamada katılımcılar;
ISSB Standartlarını benimsemeye yönelik yol haritalarını uygulayacak,
Bilinçlendirme ve kapasite geliştirme çalışmalarına başlayacak,
Pazarın hazır olup olmadığını değerlendirecek.
GEMC üyeleri, Ağ aracılığıyla standartların denetim ve gözetim süreçleri hakkında derinlemesine bilgi paylaşımı yaparken, yerel kapasitelerini artırmak için destek alacak.
IOSCO, Temmuz 2023'te ISSB Standartlarını desteklediğini duyurarak üyelerine bu standartları benimsemeleri için çağrıda bulunmuştu. O tarihten bu yana 56 ülke, bu standartları kabul etme veya uygulama yolunda somut adımlar attı.
İklim Değişikliğiyle ile İlgili İddialı Hedefler Güncelleniyor
Hükümetler ve şirketler için iklim hedefi belirlemek elbette önemli ancak, iş sadece bu hedeflerin belirlenmesiyle sınırlı kalmıyor. Belirlenen bu iddialı hedeflere ulaşmak için iyi bir planlama da gerekiyor. Teknolojik sınırlamalar ve altyapı eksiklikleri gibi zorluklar hedeflere ulaşılamamasının ana sebepleri arasında. Kanada'nın 2035'te karbon nötr elektrik şebekesi kurma hedefini 2050'ye ertelemesi ve Walmart'ın 2025 ve 2030 emisyon azaltma hedeflerini tutturamayacağını açıklaması bu konudaki en güncel örnekler.
Kanada, 2035'te ulaşılması planlanan karbon nötr elektrik şebekesi hedefini 15 yıl erteleyerek 2050'ye çekti. Ülkenin elektrik üretiminin büyük bir kısmı yenilenebilir kaynaklardan sağlansa da, bu hedef değişikliği, Kanada'nın 2035 iklim hedeflerine ulaşmasını zorlaştıracak.
Benzer şekilde, Walmart da 2025'e kadar %35 ve 2030'a kadar %65 emisyon azaltımı hedeflerini tutturamayacağını açıkladı. Ancak şirket yine de 2040 yılına kadar sıfır emisyon hedefine bağlı kalacağını da bildirdi. Walmart, bu zorluğun nedenleri olarak, düşük karbonlu teknoloji eksikliklerini ve temiz enerji altyapısı sorunlarını gösteriyor.
Kanada ve Walmart örnekleri, iklim hedefleri belirlenirken gerçekçi bir yaklaşımın benimsenmesinin önemini ortaya koyuyor. Yetersiz planlama, teknolojik sınırlamaların göz ardı edilmesi ve belirsiz politika ortamları gibi faktörler, bu tür iddialı hedeflere ulaşmayı güçleştiren en önemli nedenler arasında.
SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
SBTi Üç Sektör için Yol Haritalarını Güncelliyor
SBTi (Bilimsel Tabanlı Hedefler Girişimi), yüksek etkiye sahip sektörlerdeki emisyonları azaltmak ve Kurumsal Net Sıfır Standardı ile uyum sağlamak amacıyla üç sektör için yol haritalarını güncelleme kararı aldı. Bu üç sektör: kimyasal, enerji, petrol ve gaz.
Petrol ve Gaz: Fosil yakıtların yanması ve endüstriyel süreçler, küresel CO2 emisyonlarının %85'ini ve toplam sera gazı emisyonlarının %64'ünü oluşturduğundan, petrol ve gaz sektörünün karbonsuzlaştırılması iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir öneme sahip. SBTi'ın yeni Petrol ve Gaz Standardı, bu sektöre iş modellerini karbonsuzlaştırma, finansman sağlama ve enerji dönüşümüne liderlik etme konusunda rehberlik edecek ilk standart olacak. Taslak metnin 2025'in başında sunulması ve ardından 45 günlük ikinci bir görüş süreciyle birlikte kriterlerin belirlenmesi hedefleniyor.
Kimya: Kimyasallar, üretilen ürünlerin %95'inde kullanıldığı gibi, aynı zamanda dünya çapında üçüncü en büyük endüstriyel emisyon kaynağı. SBTi, sektörü karbonsuzlaştırmak için Kimyasallar Sektörü Kriterleri geliştiriyor ve bu kapsamda kamuoyu görüşü süreci 10 Ocak'a kadar açık olacak. Şirketler kriterleri test edip geri bildirim sağlayacak ve nihai kriterler 2025'in 3. çeyreğinde yayınlanacak.
Enerji: Küresel CO2 emisyonlarının en büyük kaynağı olan enerji sektörünün önemi, artan elektrik talebiyle giderek artıyor. SBTi, güncelleyeceği Enerji Sektörü Standardı ile düşük karbonlu ve sürdürülebilir enerji üretimi için yol göstermeyi hedefliyor. Taslak standart, 2025'in 2. çeyreğinde ilk kamuoyu görüşüne sunulacak.
Kimya Sektörü İçin İklim Nötrlüğüne Giden Yollar
Görsel: https://blackout-news.de/
Kimya sektörü, gündelik hayatımızda kullandığımız ürünlerin çoğunda rol alan bir endüstri olmakla birlikte, üretim süreçlerinde tüketilen yoğun enerji ve karbon temelli hammaddelere olan bağımlılığı nedeniyle ciddi sera gazı emisyonlarına yol açıyor. Bu sorunlar, arasında yer alıyor.
Uluslararası Kimya Dernekleri Konseyi (ICCA), sektörün iklim nötr bir geleceğe katkı sağlayabilmesi için çözülmesi gereken temel meseleleri, hazırladığı çalışmada belirlemiş:
Geri Dönüşümü Geliştirme: Plastik atıkların yeniden değerlendirilmesi, emisyonları azaltıyor ve aynı zamanda atık sorununa çözüm getiriyor. Bu kapsamda mekanik ve kimyasal geri dönüşüm yöntemleri etkin bir şekilde kullanılmalı. Ayrıca ileri düzeyde atık yönetim sistemleri de oluşturulmalı.
Sürdürülebilir Biyokütlenin Kullanımı: Atmosferdeki CO2’yi absorbe eden biyokütle, enerji kaynağı ve kimyasal üretim hammaddesi olarak değerlendirilebiliyor. Ancak biyokütlenin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması şart. Aksi halde ormansızlaşma ve gıda güvenliği gibi sorunlara neden olabilir.
Düşük Emisyonlu Hidrojen Teknolojisi: Yüksek hacimli kimyasalların, örneğin amonyak ve metanolün, üretiminde emisyonları azaltıyor. Aynı zamanda CO2 ile düşük emisyonlu hidrojenin birleştirilmesi, karbon döngüselliğini destekliyor ve kimyasal ürünlere dönüştürülmesine olanak tanıyor.
Karbon Yakalama ve Depolama (CCS): Fosil yakıtların ve karbon içeren hammaddelerin kullanımından kaynaklanan CO2 emisyonlarını yakalamak ve depolamak, kimya sektörü için önemli bir çözüm sunuyor. CCS teknolojileri, karbon ayak izini minimize etmek bu noktada kritik bir rol oynuyor.
Düşük Emisyonlu Enerji Kullanımı: Üretim süreçlerinde yenilenebilir enerji (güneş, rüzgar), nükleer enerji veya karbon yakalama teknolojileri ile desteklenen fosil yakıtları kullanılarak sera gazı emisyonları önemli ölçüde azaltılabiliyor.
TEKNOLOJİ/İKLİM
Net Sıfır Yolculuğunda Yol Haritası
Görsel: https://trellis.net/
Dünya Ekonomik Forumu (WEF), her yıl geleneksel olarak hazırladığı Net-Zero Industry Tracker rapor serisinin 2024 sayısını geçtiğimiz hafta yayımladı. Raporda “zorlu” (hard-to-abate) diye adlandırılan sanayi ve ulaşım sektörlerinin net-sıfır emisyon hedeflerine doğru kaydettiği ilerlemeyi detaylı biçimde mercek altına alınmış.
Çelik, alüminyum, çimento, kimya, petrol ve gaz, havacılık, deniz taşımacılığı ve kara taşımacılığından oluşan bu sekiz sektör, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %40’ını oluşturmakla birlikte, ekonomik büyüme ve toplumsal refah için kritik önemdeki sektörler.
Raporun sektörel bazda yaptığı çıkarımlar kısaca şu şekilde:
Havacılık: Sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) üretimi hızlanıyor ve 2024’te üç katına çıkacak. Ancak, bu hedeflerin sürdürülebilir şekilde gerçekleşebilmesi için enerji altyapısında ve yakıt çeşitlendirmede ciddi ilerlemeler gerekiyor.
Denizcilik: Sıfır emisyonlu yakıtların (ZEF) yaygınlaşması zaman alırken, sektör bu boşluğu "book and claim" gibi yöntemlerle kapatmaya çalışıyor.
Kara Taşımacılığı: Elektrikli kamyonların sektörde giderek daha fazla benimseniyor oluşu emisyon azaltımına giden yolda olumlu bir gelişme. Ancak, şarj altyapısı eksiklikleri ve politika desteklerinin yetersizliği, dönüşüm hızını sınırlıyor.
Çimento: Çimento sektörü, emisyon azaltımında talep düşüşüne bağlı olarak ilerleme kaydetmiş olsa da, emisyon yoğunluğunu azaltmakta ise zorlanıyor. Daha temiz üretim süreçleri için yenilikçi çözümler ve ek çimentolu malzemelerin (SCM) kullanımının yaygınlaşması giderek daha önemli hale geliyor.
Demir ve Çelik: Sektör, düşük karbonlu üretime doğru önemli bir adım atsa da hidrojen bazlı çelik üretimi ve karbon yakalama (CCUS) teknolojilerinin hızla benimsenmesi gerekiyor.
Raporun sektörlerden bağımsız tespitleri ise şu şekilde:
Zorlu sektörlerin emisyonları 2022-2023 arasında %0,9 oranında azaldı. Enerji kaynaklı küresel emisyonların %1,3 arttığı bir dönemde bu azalmayı, bu sektörlerin sürdürülebilirlik çabalarının meyvesini verdiği şeklinde yorumlayabiliriz.
Yukarıda bahsettiğimiz 8 sektörün, 2050’ye kadar 30 trilyon dolarlık ek yatırıma ihtiyacı var. Bunun %57’sinin ise dış kaynaklardan sağlanması gerekiyor. Bu açıdan, yüksek maliyetlerin karşılanabilmesi için kamu-özel sektör işbirliklerinin ve yenilikçi finansman modellerinin geliştirilmesi kritik.
Emisyon azaltımının yaklaşık yarısı ticari uygulanabilirliği hâlihazırda sınırlı olan teknolojilere dayanıyor. Bu nedenle, karbon yakalama, kullanım ve depolama (CCUS), yeni malzeme üretim yolları ve hidrojen gibi alanlarda Ar-Ge yatırımlarının artırılması gerekmekte.
Noktasal çözümler yerine sistem genelinde bir yaklaşım gerekiyor. Temiz enerji, yakıt ve karbon yakalama altyapısının geliştirilmesi ve yapay zekâ gibi dijital araçların kullanımıyla sermaye verimliliği artırılabilir.
Düşük emisyonlu teknolojiler için gerekli olan altyapılar hâlâ yetersiz. 2050’ye kadar temiz enerji, temiz hidrojen ve CO2 depolama kapasitesindeki artışları sağlamak için büyük ölçekli işbirliklerine ihtiyaç var. Düşük emisyonlu teknolojilerin kullanımını sağlayacak altyapıların yetersizliği önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Örneğin, 2050 yılına kadar gereken temiz enerji kapasitesi 4,7 TW, temiz hidrojen 297 MTPA ve CO2 kullanım kapasitesi ise 4,2 GTPA olarak tahmin ediliyor. Şu anda ise bu seviyelerden çok uzakta bulunuyoruz.
Rapora buradan erişebilirsiniz.
AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
Katar Enerji Bakanı’nın CSDDD’ye Tepkisi
Görsel: https://www.brecorder.com/
Avrupa Birliği’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD), küresel tedarik zincirlerinde çevresel ve insan hakları standartlarının iyileştirilmesini amaçlarken, uluslararası paydaşlar açısından da çeşitli tartışmaları beraberinde getiriyor. Daha önce farklı ülkeler AB'nin SKDM düzenlemesine uluslararası ticaret kurallarına aykırı düştüğü gerekçesiyle karşı çıkmışlardı. Bu sefer de Katar Enerji Bakanı Saad al-Kaabi, CSDDD'ye sert bir şekilde karşı çıkarak, uyumsuzluk durumunda uygulanabilecek cezaların KatarEnergy’nin küresel gelirlerinin %5’ine kadar ulaşabileceğini belirtti ve bu senaryonun kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Cezaların Kapsamı ve Adaletsizlik Algısı
Saad al-Kaabi, olası cezaların sadece Avrupa’ya yapılan sözleşme bazlı gelirleri değil, küresel toplam geliri hedef alabileceğini ifade ederek bunun “adil bir yaklaşım olmadığını” savundu. Katar için, bu durum sadece mali bir risk değil, aynı zamanda enerji arzı ve ticari ilişkiler açısından stratejik bir tehdit anlamına geliyor.
Tedarik Zinciri ve Uyum Yükümlülükleri
Bakan, CSDDD’nin tedarik zinciri üzerindeki yükümlülüklerinin devasa boyutlara ulaşacağını ve KatarEnergy gibi küresel ölçekli bir şirket için uygulanamaz hale geleceğini dile getirdi. Özellikle 100,000’den fazla tedarikçi ile çalıştıklarını belirten Saad al-Kaabi, bu ölçekteki bir tedarik zincirinde detaylı bir denetim mekanizması kurmanın pratikte imkânsız olduğunu savundu.
Enerji Arz Güvenliği ve Sürdürülebilirlik Arasında İnce Çizgi
Özellikle Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaştan sonra Katar, Avrupa'nın LNG ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan stratejik bir tedarikçi konumuna geldi. Bu nedenle, Katar’ın CSDDD’ye yönelik itirazları, sadece bir şirketin mali yükümlülükleri değil, Avrupa'nın enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik hedefleri arasında sıkışmış bir gerilimi yansıtıyor.
Y🌎RUM: CSDDD'nin ve diğer sınır ötesi etkiler doğuran AB düzenlemelerinin bu gibi jeopolitik riskler barındırması bir yana, Katar tarafının CSDDD'yi yanlış yorumluyor olduğunun altını çizmek gerekir. CSDDD, risk temelli bir yaklaşımı benimseyerek, şirketlerin yalnızca yüksek risk taşıyan tedarik zinciri unsurlarına odaklanmasına imkân tanıyor. Yani, tüm tedarikçilerin aynı düzeyde denetlenmesi beklenmiyor. Bu hususu webinarımızda ele almıştık...
Bunun yanı sıra Katar’ın asıl çekincesi, muhtemelen CSDDD’nin Paris Anlaşması’na uyumlu bir İklim Geçiş Planı oluşturma ve uygulama zorunluluğu (Madde 22) gibi daha derin yapısal değişiklikler gerektiren maddelerinden kaynaklanıyor. Bu madde, enerji devlerini sadece operasyonel süreçlerde değil, stratejik planlama düzeyinde de somut adımlar atmaya zorluyor.
Özetle CSDDD'ye uyum şimdiden birçok şirketi ve ülkeyi düşündürmeye ve hatta bu gibi radikal söylemlere itiyor gibi gözüküyor. Bu nedenle şirketlerin bu konuyu en yakın sürede gündemlerine almaları ve hazırlıklara başlamaları oldukça önemli. CSDDD'yi anlamak ve uyum gereksinimlerini yerine getirmek oldukça vakit ve kaynak isteyen bir konu.
REGÜLASYONLAR/REHBERLER
UNEP FI'den Bankalara Yönelik Cinsiyet Eşitliği Rehberi
Görsel: https://www.entrepreneur.com/
Finans sektöründe cinsiyet eşitliği, sürebilir ve kapsayıcı bir finansal sistem inşa etmek için temel bir gereklilik. UNEP FI ve UN Women'ın ortak kılavuzu, mevcut eşitsizlikleri ayrıntılı bir şekilde inceleyerek, bu alandaki yapısal sorunlara çözüm yolları sunuyor.
Mevcut duruma baktığımızda, finans sektöründe çalışanların %50'sinden fazlası kadın olmasına rağmen, liderlik pozisyonlarında bu oran sadece %23. Ayrıca, dünya çapında kadın girişimciler için 1.5 trilyon dolarlık bir kredi açığı bulunuyor. Bu veriler, kadınların finansal kaynaklara erişiminde büyük engellerle karşılaştığını ve bu sorunun temelinde yapısal ayrımcılık ve toplumsal normlar gibi sistemik sorunların yattığını gösteriyor.
Kılavuz, bu sorunları aşmak için bankaların şu dört temel alana odaklanması gerektiğini vurguluyor:
Cinsiyete Duyarlı Liderlik ve Çalışma Ortamı: Bankalar, tüm çalışanların rolleri ve seviyeleri ne olursa olsun eşit katılım gösterebileceği adil ve kapsayıcı bir çalışma ortamı yaratmalıdır. Eşit ücret politikaları, esnek çalışma düzenlemeleri ve kariyer gelişim fırsatlarıyla da bu ortamı desteklemeli.
Portföy Değişimi: Kadınların güçlenmesini destekleyen projeleri ve şirketleri finanse etmek önemli bir adımdır. Bunun için finansman kararlarında cinsiyet odaklı kriterleri risk değerlendirme süreçlerine entegre edilebilir.
Finansal Sağlık ve Katılım: Kadınlara, kız çocuklarına ve kadın liderliğindeki işletmelere finansal ürün ve hizmetlere erişim kolaylaştırılmalıdır. Kadınlara özel finansal ürünler sunmak, finansal okuryazarlık eğitimleri vermek ve kadın girişimcilere destek sağlamak bu alanda etkili bir yol olabilir.
Ekosistem Değişimi: Bankalar hükümetler, tedarikçiler ve toplumla işbirliği yaparak sistemsel değişime katkıda bulunmalıdır. Cinsiyet eşitliği politikalarını desteklemek ve toplumsal normları dönüştürmek için aktif rol üstlenmelidir.
PAYLAŞ VE KAZAN
Sürdürülebilirlik Raporu Hazırlama Rehberi
Aşağıdaki size ait linki kopyalayıp 1 arkadaşınızın bültenimize kayıt olmasını sağladığınızda ”Sürdürülebilirlik Raporu Hazırlama Rehberi 2024” ücretsiz olarak mail kutunuzda olacak.
Size Özel Paylaşım Linki (Kopyalayıp Paylaşabilirsiniz): https://bulten.yesilbuyume.org/subscribe?ref=PLACEHOLDER
BİTERKEN
Yeşil Büyüme ile İşbirliği Yapın
Dinamik Regülasyonlara uyum ve sürdürülebilirlik alanındaki deneyimimizden faydalanmak isterseniz işte Yeşil Büyüme’nin size değer katabileceği alanlar:
Kurumsal Sürdürülebilirlik Eğitimleri - Başta GRI, CSRD ve TSRS raporlama çerçevelerini kapsayan, kurum ve sektöre özel sürdürülebilirlik ve raporlama eğitimleri için irtibata geçin.
Sürdürülebilirlik Raporlaması Danışmanlığı - Şirketinizin sürdürülebilirlik çalışmalarının, risk ve fırsatların üst bakışla raporlara yansıtılması için iletişime geçin.
Sürdürülebilirlik İletişimi- Çoğunluğu yönetici seviyesinde 9000+ abone ve 28.000+ sosyal medya takipçisi ve ~20.000 Websitesi okuyucusuna mesajınızı iletin. Kapsamlı işbirliği paketi için irtibata geçin.