Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-90

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Sürdürülebilirlik evreninde çabalar somutlaşır ve yoğunlaşırken siz de olan biteni yakından takip edin. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • EBRD'den Türkiye'ye Rekor Yatırım

  • Uluslararası Finans Kuruluşlarının Türkiye'deki Yeşil Yatırımları

  • Avrupa Birliği'nin Batarya Politikası

  • Sürdürülebilirlik Raporlamalarında Sektörel Açıklamaların Önemi

  • Sürdürülebilirlik Raporlamasında AB’den Sonra ABD’de de Zorluklar Yaşanıyor

  • Global Şirketler ESG Verilerini Nasıl İşliyor?

  • Büyük Kirleticiler Dekarbonizasyon Hedeflerinin Gerisinde Kaldı

  • Dijital Ürün Pasaportu Semineri

Yeşil Büyüme’den Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) Eğitimi

Türkiye’de TSRS konusunda ilk eğitimi düzenleyen kurum olarak, 7 Şubat'ta düzenlediğimiz eğitime olan yoğun talep üzerine 28 Şubat tarihinde ikinci bir eğitim düzenliyoruz.

01 Ocak itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları birçok şirketimiz için sürdürülebilirlik raporlamasını zorunlu hale getirmiş durumda.

Superpeer platformu üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleştireceğimiz bu beş saatlik eğitim, iki oturumda TSRS konusunu tüm detaylarıyla ele alacak.

Eğitimle ilgili bilgi edinmek ve kayıt olmak için burayı tıklayın.

Kurumlara özel grup indirimi olanaklarını [email protected] adresinden veya Yeşil Büyüme LinkedIn hesabımız üzerinden bize doğrudan ulaşarak öğrenebilirsiniz.

TÜRKİYE’NİN NET-SIFIR GÜNDEMİ

EBRD'den Türkiye'ye Rekor Yatırım

Görsel: ebrd.com

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), 2023'te Türkiye'de 2,5 milyar avro tutarında yatırım yaptığını duyurdu. 6 Şubat depremi sonrası Türkiye'ye daha fazla yatırım yapma kararı alan EBRD, böylelikle son yılların en büyük yatırımını gerçekleştirdi. 

Ayrıca finansmanın önemli bir bölümü de yeşil yatırımlardan oluşuyor. Banka, geçen yıl desteklediği 48 projenin toplam yatırım bedelinin yaklaşık %60'ını yeşil geçiş projelerine yönlendirdi. Ana yatırımlar arasında, yeşil finansmana erişimi artıran finansman paketleri, yakıt verimliliği yüksek ve düşük karbon emisyonlu ürünlerin üretimini destekleyen krediler, şirketlerin üretim tesislerini modernize etme ve yeşil yatırımları teşvik eden krediler ile sürdürülebilirlikle ilişkili krediler bulunuyor. EBRD, geçen sene ayrıca sürdürülebilir tedarik zinciri finansmanı programını hayata geçirdi ve Bursa'yı Yeşil Şehirler programına dahil ederek belediye ortaklıklarını genişletti.

Uluslararası Finans Kuruluşlarının Türkiye'deki Yeşil Yatırımları

İkinci haberimizde de yine Türkiye’nin aldığı yeşil yatırımlardan bahsedelim. Bu sefer ise konu Dünya Bankası.

Türkiye'nin yeşil dönüşümünde özellikle finans alanında önemli iki isim olan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez ve Uluslararası Finans Kurumu Orta Asya ve Türkiye Direktörü Wiebke Schloemer, ülkemizin net-sıfır gündemini değerlendirdikleri ortak bir makale kaleme aldılar. ekonomim.com'da yayımlanan yazıda yazarlar, ihracata dönük ekonomisi ve kahverengi işlerdeki yüksek istihdam oranı sebebiyle Türkiye'nin, ihracatının yüzde 40’ını gerçekleştirdiği AB başta olmak üzere küresel dekarbonizasyon çabalarından yüksek oranda etkileneceği tespitinde bulunuyorlar. Ayrıca, özellikle karbon yoğun sektörleri etkileyecek olan SKDM'nin kapsamının 2030 yılı itibarıyla genişleyeceğini ve bunun Türkiye için yeni zorluklar doğuracağı tahmininde de bulunuyorlar. 
 
Yazının ikinci bölümünde ise özellikle Dünya Bankası'nın Türkiye'nin yeşil dönüşümüne bulunduğu finansla katkılar sıralanıyor. Bunları özetleyecek olursak:

  • Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) karbon emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olmak amacıyla KOSGEB ve TÜBİTAK tarafından hayata geçirilen 450 milyon dolar tutarındaki Yeşil Sanayi finansmanı

  • İklim değişikliği azaltım ve uyum eylemleriyle ilgilenen küçük işletmelerin iklim finansmanına erişimini artırmak amacıyla Yapı Kredi Leasing'e sağlanan 120 milyon dolar tutarındaki mavi ve yeşil krediler,

  • Şirketlerin SKDM gerekliliklerine uyum sağlayabilmeleri için Eximbank'a sağlanan 660 milyon dolarlık kredi garantisi

  • Yeşil sertifikalı üretim tesislerinin inşası gibi faaliyetlerde kullanılmak üzere Sanko Holding'e sağlanan 150 milyon dolarlık yatırım

Ayrıca yazıda ülkemizdeki enerji iletim ağlarını modernize etmek için 750 milyon dolarlık bir projenin finansmanı için çalışmaların sürdüğü de belirtiliyor.

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Avrupa Birliği'nin Batarya Politikası

Konuk Yazar: Nazlı İncekara

Yeşil Mutabakat kapsamında geliştirdiği kapsamlı düzenlemelerde yeşil dönüşümün kritik unsurlarından olan batarya konusunu da gözden kaçırmayan AB, gündemi dikkatli takip eden okuyucularımızın da hatırlayacağı üzere, Temmuz 2023’te bataryalara ilişkin sürdürülebilirlik kurallarını güçlendiren yeni bir düzenlemeyi kabul etmişti. Bataryaların üretim sürecinden yeniden kullanımlarına ve geri dönüşümlerine kadar gerçekleşen tüm yaşam döngüsünü düzenleyen yönetmelik, böylece birçok değerli maden içeren kullanım ömrü dolmuş bataryaların döngüye tekrar kazandırılmasını ve kritik hammaddelerin tedariğinde üçüncü ülkelere bağımlılığın azaltılmasını hedefliyor.

Düzenleme, tüm atık taşınabilir şarj üniteleri, elektrikli araç bataryaları, endüstriyel bataryalar, marş, aydınlatma ve ateşleme (SLI) bataryaları (çoğunlukla araç ve makineler için kullanılan) ve hafif araçlara (örneğin elektrikli bisikletler, e-mopedler, e-skuterler) yönelik bataryalar dahil olmak üzere tüm bataryalar için geçerli olacak şekilde tasarlanmış.

Düzenlemenin önemli maddelerini özetleyecek olursak:  

  • Üreticiler için, atık taşınabilir şarj ünitelerinin geri toplamasına yönelik hedefler (2027 sonuna kadar %63 ve 2030 sonuna kadar %73) ve hafif ulaşım araçlarına yönelik atık bataryalar için özel geri toplama hedefi (2027 sonu itibarıyla %51, 2031 sonuna kadar %61) getirildi.

  • Atık bataryaların içerdiği lityum için 2027 sonuna kadar %50, 2031 sonuna kadar ise %80 geri kazanım hedefi kondu. 

  • Endüstriyel bataryalar, SLI aküler ve elektrikli araç bataryaları için zorunlu minimum geri dönüştürülmüş içerik seviyesi öngörüldü. Bunlar başlangıçta kobalt için %16, kurşun için %85, lityum için %6 ve nikel için %6 olarak belirlendi.

  • Bataryaların geri dönüştürülmüş içerik belgesine sahip olması zorunluluğu getirildi.

  • Nikel-kadmiyum bataryalar için geri dönüşüm verimliliği hedefi 2025 yılı sonuna kadar %80, diğer atık batarya ve aküler için ise 2025 sonuna kadar %50 olarak belirlendi.

  • 2027 yılına kadar cihazlara dahil edilen taşınabilir bataryaların son kullanıcı tarafından çıkarılabilir ve değiştirilebilir şekilde tasarlanması zorunlu olacak.

2006 yılında yürürlüğe giren mevcut batarya direktifinin yerini alacak olan yeni yönetmelik mevcut mevzuatı özellikle atık yönetimi açısından büyük ölçüde tamamlamış olacak.

Siz de bültenimizde konuk yazar olarak yer almak isterseniz [email protected] adresi üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sürdürülebilirlik Raporlamalarında Sektörel Açıklamaların Önemi

Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın kaleme alınmasında bilindiği üzere ISSB Standartları’nın metinleri temel alınmıştı. Bu açıdan ülkemizdeki raporlama gerekliliklerini anlamak açısından ISSB standartlarına hakim olmak önemli bir detay.

Sürdürülebilirlik raporlamalarını hazırlarken karşılaşılan en büyük zorluklardan birisi de sektörlere özgü risk ve fırsatların açıklamalara yansıtılmasıdır. Hem TSRS hem de ISSB standartlarında bu zorlukları aşmak için SASB Standatları’ndan faydalanılması işaret edilir.

Bu kapsamda, ISSB Standartları’nı kaleme alan IFRS Vakfı geçtiğimiz günlerde faydalı bir video yayımladı. Yatırım sektöründe faaliyet gösteren iki önemli yöneticinin IFRS’nin konuğu olduğu bu web yayınında katılımcılar, yatırımcıların analiz ve karar verme süreçlerinde sektöre özgü bilgileri kullanmalarının temel nedenlerini tartışıyor ve sektöre özgü açıklamaların faydaları hakkında kendi  bakış açılarını paylaşıyor. Katılımcılardan Elizabeth Seeger, sektöre özgü gerekliliklerin neden ISSB (dolayısıyla TSRS) Standartlarının önemli bir özelliği olduğunu ve SASB Standartlarının şirketlerin bu gereklilikleri uygun maliyetli bir şekilde karşılamasına nasıl yardımcı olabileceğini açıklıyor.

Sürdürülebilirlik Raporlamasında AB’den Sonra ABD’de de Zorluklar Yaşanıyor

Avrupa Birliği geçtiğimiz günlerde Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi'nin bazı bölümlerini iki yıl ertelemek üzere geçici bir anlaşmaya vardı. Normalde, 2024 yılında uygulamaya konulması planlanan düzenlemenin karmaşık olduğu ve işletmeler üzerinde orantısız yük doğurduğu itirazları üzerine yasa koyucular geri adım atarak sektöre özel raporlama standartları ve AB dışı işletme raporlama standartlarının uygulanmasını 2026’ya ötelediler. Oysa düzenleme henüz tasarım aşamasındayken, yürürlüğe girmesinin ardından hızlı bir şekilde tabana yayılarak kapsamının genişletilmesi hedefleniyordu. Ancak bu durum mümkün olmadığı gibi işler aksi yönde seyretmiş oldu. 

Avrupa’da yaşanan bu gelişme ABD’nin bugünlerde benzer sorunlar yaşadığı da göz önüne alındığında ESG raporlamasının yasal zemine oturtulması ile ilgili yaşanan genel zorlukları açığa çıkarıyor.

Yukarıda bahsettiğimiz CSRD’nin bir benzerini çıkarmaya hazırlanan ABD yetkili kurumu Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), çalışmalara başlamasının üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen hazırlıklarını henüz tamamlayabilmiş değil. AB’deki muadillerinin aksine yetkileri kısıtlı olan kurum ayrıca bir takım yasal zorluklarla da karşı karşıya bulunuyor. ABD’nin federal yapısı nedeniyle sadece halka açık şirketlere yönelik düzenleme yapabilen kurumun ayrıca Kongre tarafından yetkili kabul edilip edilmeyeceğine dair de soru işaretleri bulunuyor. Ayrıca hazırlanan taslakta Kapsam-3 emisyonların da raporlamalara dahil edilecek olması da muhataplar tarafından mahkemeye taşınması kesin gözüyle bakılan, potansiyel bir sorun olarak görülüyor.

Hem teknoloji hem de strateji olarak yeşil dönüşümün öncülüğünü üstlenen iki büyük siyasi oluşumun da yasal süreçlerde bu derece zorlanması konunun ne kadar kapsamlı ve karmaşık olduğunu ortaya koyuyor.

Global Şirketler ESG Verilerini Nasıl İşliyor?

Görsel: Shubham Dhage

Uluslararası danışmanlık firması KPMG geçtiğimiz günlerde, şirketlerin ESG’ye dair verileri nasıl topladığı, depoladığı ve analiz ettiğini irdeleyen bir anket çalışması yayımladı. Buna göre şirketlerin neredeyse yarısı ESG bilgilerini hala manuel yöntemlerle düzenliyor. Bu durum, sürdürülebilirlik yazılımları ve yetenekli iş gücüne yapılan yatırımların giderek arttığı bir dönemde bile sürüyor.

Kuzey Amerika ve Avrupa'daki geniş bir sektör yelpazesinden 550 yöneticiyi kapsayan ve çoğu 1 milyar dolardan fazla gelire sahip olan şirketlerin katıldığı anket sonuçlarına göre, büyük şirketlerin ESG veri yönetimi ve raporlama kapasitelerini geliştirme konusundaki çalışmaları ivme kazanmış durumda.

ESG bilgilerini açıklama üzerindeki baskılar arttıkça, birçok şirket için ESG yeteneklerini genişletmenin öncelik haline geldiği görülüyor. Katılımcıların %90'ı, önümüzdeki üç yıl içinde ESG'ye daha fazla yatırım yapmayı planladıklarını belirtmiş. En çok yatırım yapılan alanlar ise; sürdürülebilirlik profesyoneli istihdamı, ESG'ye özel yazılımlar, personel eğitimi ve veri yönetimi araçları olarak sıralanıyor.

Ancak bulgular diğer yandan, şirketlerin ESG algıları ile gerçekte ne kadar hazır oldukları arasında bir uçurum olduğunu da gösteriyor. Özellikle, katılımcıların %83'ü şirketlerinin sürdürülebilirlik raporlamasında lider konumda olduğunu düşünürken, diğer yandan birçok şirketin veri toplama ve işlemede hala manuel yöntemleri kullandıkları, özellikle de elektronik tablo kullanımına bağlı oldukları dikkat çekiyor.

Katılımcıların yarıdan fazlasının veri analizi ve birleştirme işlemlerini yapay zeka ve makine öğrenimi ile geliştirmeyi, yaklaşık yarısının ise ESG raporlama kalitesini artırmak için çalışan ve yönetim eğitimleri sağlamayı planladığını ifade etmesi ise yukarıdaki durumun fazla sürmeyeceği konusunda bizleri umutlandırıyor.

Global ve büyük şirketlerin ESG veri yönetimi ve raporlama yetenekleri konusundaki mevcut durumları ve gelecek planları umarız ki Türk şirketlerine de strateji geliştirmeleri açısından ışık tutar.

ÇEVRE KONULARI

Büyük Kirleticiler Hedeflerin Gerisinde Kalıyor

Görsel: Tohamina

Her ne kadar COP-28 gibi uluslararası organizasyonlarda çeşitli hedefler belirlenerek bunlar kamuoyuyla paylaşılsa da gerçek hayatta küresel dekarbonizasyon çabaları, büyük ekonomilerin hedeflerine ulaşmada yaşadıkları zorluklarla birlikte yetersiz kalmaya devam ediyor. 

Bu hafta içerisinde yayımlanan üç farklı çalışma, dünyanın en büyük salımcıları arasında yer alan Çin, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin karbon azaltım hedeflerini tutturmaktan giderek uzaklaştıklarını ortaya koyuyor. İşte üç farklı rapordan sizin için özetlediğimiz, bu üç büyük ekonominin karşılaştığı başlıca sorunlar:

  • Çin, karbon yoğunluğu hedeflerine ulaşma konusunda ciddi bir mücadele içinde. Ancak Finli araştırmacı Lauri Myllyvirta’nın araştırmasına göre 2023 yılında CO2 emisyonlarının %5,2 artış göstermesi, hükümetin belirlediği hedeflere ulaşılmasını zorlaştırıyor. Kömür enerjisine olan yüksek bağımlılık, artan elektrik talebi ve COVID-19 sonrası artan petrol talebi gibi faktörler, ülkenin karbon azaltım çabalarını olumsuz etkilemekte.

  • Norveçli risk yatırım firması DNV’nin raporuna göre Birleşik Krallık, 2030 yılına kadar emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla %68 oranında azaltma hedefine muhtemelen ulaşamayacak. DNV'nin raporu, 2030'a kadar sadece %55'lik bir azalma öngörüyor. Fosil yakıtların enerji karışımında önemli bir yer tutmaya devam etmesi ve ulaşım ile yapı sektörlerinin gelecekteki emisyonlara büyük katkı sağlaması bekleniyor.

  • Araştırma şirketi Rhodium Group tarafından yapılan araştırma ise ABD’nin temiz enerji yatırımlarını incelemiş. Buna göre ABD, rüzgar ve güneş enerjisine yapılan rekor düzeydeki yatırımlara rağmen, 2030 yılına kadar emisyonlarında %40'lık bir azalma hedefine ulaşmak için gerekli ilerlemeyi sağlayamıyor. İzin gecikmeleri, şebeke bağlantı sorunları ve ekipman tedarikindeki zorluklar, temiz enerji alanındaki gelişmeleri yavaşlatıyor.

Yukarıdaki üç ülke hem tarihi hem de güncel açıdan baktığımızda iklim değişikliğinin en büyük müsebbibleri arasında yer alıyor. Küresel toplum olarak, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek adına bu ülkelerin politika düzenlemelerinin ve temiz teknolojilere olan yatırımlarının dikkatle izlenmesi gerekir.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Dijital Ürün Pasaportu Semineri

Yeşil Mutabakat'ın en önemli etki doğuracak uygulamalarından biri olan Dijital Ürün Pasaportu düzenlemesi ile ilgili açıklığa kavuşmayan birçok husus var.

Ürünlerin döngüsel ekonomi prensibine ne kadar uyduğunu anlamamızı sağlayacak olan DPP uygulaması 2027 yılında devreye girecek ve bu durum kuşkusuz ki toplumun tüketim alışkanlıklarını olduğu kadar şirketlerin üretim alışkanlıklarını da derinden etkileyecektir.

CIRPASS tarafından 5 Mart'ta düzenlenecek olan çevrimiçi Dijital Ürünü Pasaportu etkinliği, konuyla ilgilenenlerin uygulamanın mevcut durumu ve gelecekteki etkilerini daha iyi anlamalarını sağlayabilir.

Avrupa endüstri temsilcilerini, politika yapıcılarını, Ar-Ge merkezlerini, standardizasyon kuruluşlarını, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik aktörlerini ve dijital çözüm sağlayıcılarını bir araya getirecek olan etkinliğe buradan kayıt yaptırabilirsiniz.

Hazır olduğunuzda Yeşil Büyüme'den aşağıdaki hizmetleri alabilirsiniz.

Login or Subscribe to participate in polls.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik:

  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşça kalın!