Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-87

iş birliğiyle

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Entegre Rapor ve Sürdürülebilirlik Raporlaması

  • Alman Tedarik Zinciri Yasası Kapsamında Bir Türk Şirketine Soruşturma Başlatıldı

  • İklimle İlgili Finansal Etki Rehberi Yayımlandı

  • Sürdürülebilirlik Raporlamalarında Yeşil Yıkamanın Önüne Geçmeyi Hedefleyen Yeni Standartlar Açıklandı

  • Yönetici Teşviklerinde ESG Kriterlerinin Rolü

  • AB Kentsel Atık Su Arıtma Direktifi’ni Güncelliyor

  • Avrupa Komisyonu'nun Florlu Gazlar ve Ozon Tabakasını İncelten Maddelerle İlgili Yeni Düzenlemeleri Kabul Edildi

  • Yeşil Sözlük: Geçiş Riskleri

HAFTANIN SPONSORU

Yiğit Akü'nün Çevre Dostu Lityum Bataryaları

Elektrikli araçlar, karbon emisyonlarını azaltma yolunda önemli bir adım. Bu araçlar elbette sadece elektrikli otomobillerle de sınırlı değil; fabrikalarda kullanılan fork-liftler, istifleme makinaları ve diğer ekipmanlar da bu kategoride yer alıyor. Ancak bu araçların verimli çalışması ve istenen faydayı sağlaması için kritik bir bileşen var: Bataryalar.

Türkiye'nin 2030 ve 2050 karbon emisyonu hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynamayı hedefleyen Yiğit Akü, elektrikli araçlar için uzun ömürlü ve hızlı şarj edilebilen lityum bataryaları piyasaya sundu.

Fabrika, depo ve tesislerde kullanılan elektrikli araçlar için ideal olan Yiğit Akü'nün lityum bataryaları, elektrikli fork-liftlerden golf araçlarına, istifleme araçlarından temizlik makinalarına kadar geniş bir yelpazede kullanılabiliyor. Fabrikaların elektrikli araçlara geçişini kolaylaştırarak sürdürülebilir politikaların daha hızlı hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynayan ileri teknoloji bu bataryalar hakkında daha fazla bilgi almak için [email protected] adresinden firma yetkilileriyle iletişime geçebilirsiniz.

TÜRKİYE’NİN YEŞİL YOLCULUĞU

Entegre Rapor ve Sürdürülebilirlik Raporlaması

Özellikle Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları’nın Ocak ayı itibarıyla hayatımıza girmesiyle birlikte entegre rapor ve sürdürülebilirlik raporlaması kavramlarını daha sık duyar olduk. Bazı şirketler çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) konularını entegre raporların içinde bildirirken bazıları da sürdürebilirlik raporu hazırlamayı tercih ediyor. Konunun profesyonelleri elbette bu iki raporlama biçimine de aşinadır ancak arzu edenler için Kamu Gözetim Kurumu’nun 2023 yılında hazırlamış olduğu bir çalışmadan alıntıladığımız ve konuyu kısaca anlatan bir bölümü aşağıda sunuyoruz:

Entegre Raporlama Nedir? 

Yatırımcıların; şirketlerin ESG performanslarının, şirketin orta ve uzun vadede oluşturacağı finansal değeri nasıl etkileyeceği konusundaki bilgi talepleri giderek artmaya başlaması; şirketlerin finansal performanslarının yanı sıra ESG risklerini şirket stratejisi ve operasyonlarına entegre edebilmeleri ve kurumsal raporlarını da bu kapsamda hazırlamaları gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu gereklilik sonucunda ise “entegre raporlama” sistemi ortaya çıkmıştır.  Entegre rapor Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi tarafından, ‘bir kuruluşun içinde yer aldığı dış çevre bağlamında stratejisi, yönetimi, performansı ve gelecekten beklentilerinin kısa, orta ve uzun vadede nasıl değer oluşturduğunun kısa ve öz bir şekilde raporlanması’ olarak tanımlanmaktadır. Entegre raporlama; finansal rapor kullanıcılarına sunulan bilginin kalitesini artırmayı, kurumsal raporlamaya daha bütüncül ve verimli bir yaklaşım getirmeyi, hesap verebilirlik ve yönetilebilirlik öğelerini güçlendirmeyi ve kısa, orta ve uzun vadeli değer oluşturulmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Kurumların sürdürülebilir performansını destekleyen entegre raporlama, şirketlerin yatırımcıları ile diğer paydaşlarının, şirketin gerçek performansını ve risklerini görebilmesine imkân tanır. 

Entegre Rapor ile Sürdürülebilirlik Raporları Arasındaki Temel Farklar Nelerdir? 

Genel olarak, sürdürülebilirlik raporları geniş bir paydaş kitlesine hitap eder ve şirketin ekonomik, çevresel ve sosyal konular üzerindeki kurumsal etkileri hakkında bilgi verir. Entegre rapor ise sermaye sağlayan taraflara işletmenin kısa, orta ve uzun vadede nasıl değer oluşturduğunu açıklar. Amaç, hedef kitle ve kapsam açısından iki rapor arasındaki temel farklar aşağıdaki tabloda özetlenmektedir:

📌Eğer siz de sürdürülebilirlik raporlama çerçeveleri ile ilgili hizmet veya eğitim almaya ihtiyaç duyuyorsanız lütfen bizimle [email protected] adresinden irtibata geçiniz.

Ayrıca, Yeşil Büyüme olarak 07 Şubat’ta çevrimiçi olarak vereceğimiz TSRS Eğitimi’ne katılarak bu alanda öncü bir rol üstlenebilir ve organizasyonunuz adına erken tedbir alabilirsiniz.

Eğitim ücretini IBAN yoluyla ödemek istiyorsanız, gerekli bilgileri almak üzere bizimle [email protected] e-posta adresi üzerinden irtibat kurabilirsiniz.

Alman Tedarik Zinciri Yasası Kapsamında Bir Türk Şirketine Soruşturma Başlatıldı

Son dönemde, özellikle büyük şirketlerin sadece kendi bünyelerindeki insan hakları ve benzeri ihlallerden değil, tedarikçilerinin potansiyel ihlallerinden de sorumlu tutulmasına ilişkin düzenlemeler gittikçe artıyor. Şirketlere, değer zincirlerinde insan hakkı ihlallerini önlemek adına ‘özen yükümlülüğü’ getiren bu düzenlemelerden en önemlilerden bir tanesi de Almanya’da yürürlüğe giren Tedarik Zincirlerinde Şirketlerin Özen Yükümlülüğü Hakkında Kanun (LkSG) ya da kamuoyunda yaygın adıyla Alman Tedarik Zinciri Yasası. Geçtiğimiz günlerde Alman yetkili makamları, aralarında Amazon, IKEA ve BMW’nin de bulunduğu bazı şirketlere, Bangladeş ve Çin’de bulunan bazı tedarikçilerinin kendi çalışanlarına yönelik ihlalleri nedeniyle soruşturma başlatmıştı.

Şimdi ise benzeri bir soruşturmaya bir Türk şirketinin de adı karışmış durumda. DeutscheWelle’nin haberine göre, Alman indirim market zinciri LIDL’in tedarikçilerinden Agrobay Seracılık hakkında, işten çıkardığı çalışanlarının şikayeti üzerine LIDL tarafından Alman Tedarik Zinciri Yasası kapsamında soruşturma başlatıldı. 

Web sitemizde yer alan detaylı analizimizde de vurguladığımız gibi, AB ile ticaretimiz göz önünde bulundurulduğunda, bu yasa Türk şirketleri için büyük önem taşıyor. Yasa, Almanya'daki şirketlerin tedarik zincirlerindeki işçi hak ihlallerini belirlemelerini, bu ihlalleri önlemek için adımlar atmalarını ve gerekli düzeltici eylemleri gerçekleştirmelerini zorunlu kılıyor. Aksi halde, Almanya merkezli şirketler tedarik zincirlerindeki olumsuzluklardan sorumlu tutulabiliyor. Uzlaşıya varılamazsa, yasa tedarikçi şirketle olan iş ilişkisinin sonlandırılmasına kadar varan yaptırımları da içermekte. Ayrıca, şirketlerin küresel cirolarının %2'sine kadar ulaşabilen para cezaları gibi çeşitli cezai yaptırımlar da söz konusu.

Şirketler İçin “Sürdürülebilir İş Rehberi”

Görsel: skdturkiye.org

Sürdürülebilirlik son dönemde herkesin gündeminde olsa da, iş dünyamızın resmin bütününü görmekte ve strateji geliştirmekte zorlandığı açık bir biçimde ortada. Şirketlerimiz özellikle yol haritası oluşturma konusunda başvurabilecekleri kapsamlı kaynaklara ihtiyaç duyuyor. 

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) işte bu ihtiyaca cevap verebilmek adına, şirketlerin sürdürülebilirlik alanında bilinçli ve etkili adımlar atabilmeleri için "Sürdürülebilir İş Rehberi"ni yayımladı (indirme linki). Escarus iş birliğiyle hazırlanan rehber, sürdürülebilir iş modelleri kurma ve bu modelleri işletme konusunda şirketlere adım adım yol gösterirken, sürdürülebilirlikle ilgili temel kavramlar, stratejiler ve yöntemler hakkında bilgi veriyor. Çalışma ayrıca, sürdürülebilirlik yolculuğuna yeni başlayan veya bu alanda ilerlemek isteyen şirketler için pratik öneriler ve iyi uygulama örnekleri de içermekte.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İklimle İlgili Finansal Etki Rehberi Yayımlandı

İklim değişikliğinin etkileri ve net-sıfır geçişinin sonuçları daha belirgin hale geldikçe, şirketler ve yatırımcılar, iklimle ilgili riskler ve fırsatların finansal etkileri hakkında yüksek kaliteli, şeffaf ve kapsamlı bilgilere daha fazla ihtiyaç duymaya başladılar.

Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İçin İş Konseyi (WBCSD), şirketlerin iklim değişikliğinin finansal etkilerini daha iyi anlamaları ve değerlendirmelerine yardımcı olabilmek amacıyla "İklimle İlgili Finansal Etki Rehberi" başlıklı bir rapor yayımladı. İklimle ilgili finansal etki değerlendirmesini ve bu değerlendirmelerin raporlanmasına ilişkin yapılması gerekenleri adım adım anlatan rapor, TSRS’nin yürürlüğe girdiği günümüz ortamında şirketlerimiz için değerli bir kılavuz niteliği taşıyor.

Yeşil Büyüme olarak Ocak ayında gerçekleştirdiğimiz ve GRI, ESRS, TSRS gibi önemli raporlama standartlarında önemli konuları belirleme esaslarını anlattığımız “Sürdürülebilirlik Raporlamasında Önemlilik Değerlendirmesi Eğitimi”nin kaydına buradan ulaşabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Raporlamalarında Yeşil Yıkamanın Önüne Geçmeyi Hedefleyen Yeni Standartlar Açıklandı

Uluslararası Muhasebeciler Etik Standartları Kurulu (IESBA), sürdürülebilirlik raporlamasında etik konulara odaklanan yeni standartlarını geçtiğimiz hafta yayımladı. Henüz taslak halde olan ve kamuoyu görüşüne açıklanan taslaklar, Nisan sonuna kadar istişareye açık olacak ve sonrasında ise nihai halleri açıklanacak.

Standartlar, birçok firmanın halkla ilişkiler faaliyeti olarak gördüğü ve marka imajını parlatacak şekilde tasarladığı sürdürülebilirlik raporlamalarında yeşil yıkamayı azaltmayı ve raporlanan sürdürülebilirlik bilgilerinin kalitesini artırmayı hedefliyor.

Önerilen yeni standartlar, AB'nin CSRD kuralları, ABD SEC'in yakında açıklaması beklenen iklim bildirim standartları ve Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından Haziran 2023’te açıklanan IFRS iklim ve sürdürülebilirlik raporlama standartları da dahil olmak üzere bir dizi yeni sürdürülebilirlik açıklama standardı ve düzenleyici gerekliliklerin ortaya çıktığı bir dönemde gündeme gelmiş oldu.

IESBA'ya göre, yeni etik standartları, sürdürülebilirlik bilgilerinin yatırımcılar, tüketiciler, şirketler ve hükümetler de dahil olmak üzere birçok paydaş için daha önemli hale gelmesiyle "özellikle ilgili".

Taslaklara buradan erişebilirsiniz.

Yönetici Teşviklerinde ESG Kriterlerinin Rolü

Şirketlerin ESG konularına giderek daha fazla önem vermesiyle birlikte, özellikle yönetici ücretlerinde ESG performansının rolünün ne olacağı sorusu da daha sık sorulur hale geldi. Uluslararası sigorta hizmetleri şirketi WTW’nin geçtiğimiz hafta yayımladığı "Yönetici Teşvik Planlarında ESG Ölçütlerinin Rolü" başlıklı araştırması da bu soruya yanıt arıyor. Rapor; S&P 500, FTSE 100, TSX 60 ve Avrupa ile Asya Pasifik'teki önemli endeksler dahil olmak üzere 1000'den fazla şirketin kamuya açık beyanlarını inceleyerek, ESG metriklerinin yönetici teşvik planlarındaki yaygınlığını ve endüstri trendlerini detaylı bir şekilde analiz ediyor.

Araştırmanın çıkarımları ise şu şekilde özetlenebilir:

  • Global şirketlerin %81'i yönetici teşvik planlarında ESG metriklerini kullanıyor. Bahse konu oran, 2022 yılında yaklaşık %76 civarındaydı.

  • ESG metriklerinin kullanımı coğrafi olarak farklılık gösteriyor. Örneğin Avrupa'da bu oran %93 iken, ABD'de ise %76 olarak seyretmekte. Özellikle Avrupa'da uzun vadeli teşvik planlarında ESG ölçümünün kullanımının zamanla arttığı gözleniyor.

  • Çevresel ve iklim metriklerinin kullanımı önemli ölçüde genişlemiş durumda. Özellikle Avrupa'da şirketlerin %80'i, Kanada'da ise %50'si yönetici teşvik planlarında bu metrikleri kullanıyor. ABD'de ise bu metriklerin kullanımı son dört senede neredeyse dört katına çıktı.

  • ESG metrikleri, nicel ve nitel olarak ölçülmeye devam etmekte. ABD şirketleri, ESG performansını değerlendirirken nitel metrikleri kullanma eğilimindeyken, Avrupa'daki şirketlerin ise üçte ikisi ESG performansını nicel olarak ölçüyor.

Ülkemizde de şirketlerin iş yapış kültürleri ESG kriterlerine uygun bir şekilde evrildikçe, yöneticilerin ücretlendirmesinde iklim bağlantılı konulardaki performansları önem kazanacaktır.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

AB Kentsel Atık Su Arıtma Direktifi’ni Güncelliyor

AB yasa koyucu kurumları, Kentsel Atık Su Arıtma Direktifi’nin Yeşil Mutabakat ölçütlerine göre güncellenmesi konusunda anlaştıklarını duyurdu. Nüfusu binden fazla olan yerleşim birimlerinde geçerli olacak düzenlemenin, kentsel atık suların zararlı deşarjına karşı getirdiği yeni kurallardan bazıları şu şekilde:  

  • Arıtma maliyetleri, 'kirleten öder' prensibi gereği kamu bütçesi yerine kısmen sorumlu endüstri tarafından karşılanacak.

  • AB ülkelerinde yaşayan, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız ve marjinalleştirilmiş iki milyon insanın kamusal alanlarda temiz suya erişim kolaylaştırılacak.

  • Özellikle toksik ilaç ve kozmetiklerden kaynaklananlar olmak üzere, kentsel atık sulardan daha fazla besin maddesi ve mikro kirleticinin uzaklaştırılması sağlanacak. Kentsel atık sulardaki mikroplastikler ve PFAS gibi 'yok edilemeyen kimyasallar' sistematik olarak izlenecek.

  • Mikro kirletici arıtımı (kuaterner arıtma) maliyetlerinin en az %80’lik bölümünü, en kirletici endüstriler olan ilaç ve kozmetik firmalarının karşılaması sağlanacak.

  • Olası bir bir pandemi durumunda anti-mikrobiyal direnç veya SARS Covid dahil olmak üzere kentsel atık sularda sağlıkla ilgili temel parametreler düzenli olarak izlenecek.

  • Üye Devletler artan iklim aşırılıklarına bağlı olarak gelişen düzensiz yağmur sularının tahliyesi için entegre yönetim planları geliştirmekle yükümlü olacak.

Kurumların resmi onayından sonra yürürlüğe girecek olan Direktif gereği Üye Devletlerin 2026 yılında ilk güncellenmiş ulusal uygulama programlarını hazırlamaları gerekiyor.

Avrupa Komisyonu'nun Florlu Gazlar ve Ozon Tabakasını İncelten Maddelerle İlgili Yeni Düzenlemeleri Kabul Edildi

Avrupa Komisyonu, AB'nin sera gazı emisyonlarının belli bir kısmını oluşturan florlu gazların (F-gazlar) ve ozon tabakasını incelten maddelerin (ODS) kullanımını sınırlamak için tasarlanan yeni kuralların (indirme linki) kabul edildiğini duyurdu.

Düzenlemenin getirdiği ve ihracatçılarımızı da yakından ilgilendiren yenilikler şu şekilde:

🧪 HFC'lerin Kullanımının Azaltılması: En yaygın F-gazları olan hidroflorokarbonların kullanımı 2030 yılında, 2015 seviyelerinin %95 altına indirilecek ve 2050 yılına kadar tamamen kaldırılacak.

⚙️ İklim Dostu Alternatiflere Teşvik: Isı pompaları, enerji iletimi için şalt cihazları gibi ekipmanlarda tüm F-gazlarının kullanımı kısıtlanacak, iklim dostu alternatiflerin kullanımı teşvik edilecek.

🏢 Binalarda Emisyon Azaltımı: Eski ve yenilenen binalarda yalıtım köpüklerinden kaynaklanan F-gaz ve ODS emisyonları azaltılacak.

🛂 İhracat Kontrolü: AB dışına, yüksek küresel ısınma potansiyeline sahip soğutucu akışkanlar kullanan eski model ekipmanların ihracatı engellenecek.

🗓️ Düzenlemenin, AB Resmi Gazetesi'nde yayımlanmasının ardından önümüzdeki günlerde yürürlüğe girmesi bekleniyor.

YEŞİL SÖZLÜK

Geçiş Riskleri

Düşük karbon ekonomisine geçiş çabalarından kaynaklanan risklerdir. Geçiş riskleri; politika, yasal, teknoloji, pazar ve itibar risklerini içerir. Bu riskler; artan işletme maliyetleri veya iklimle ilgili yeni veya değişen düzenlemeler nedeniyle varlık değer düşüklüğü gibi, işletme için finansal sonuçlar doğurabilir. İşletmenin finansal performansı, değişen tüketici talepleri ve yeni teknolojilerin geliştirilmesinden ve etkin şekilde kullanılmasından da etkilenebilir.

Hazır olduğunuzda Yeşil Büyüme'den aşağıdaki hizmetleri alabilirsiniz.

Login or Subscribe to participate in polls.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik:

  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşça kalın!