- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-86
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-86
iş birliğiyle
Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
Fransa, AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi'ne (CSRD) Uymayan Şirket Yöneticilerine Ağır Cezalar Getiriyor
Tedarik Zincirlerinde Emisyon Ölçümü: Ticari Gerçekler ve Zorluklar
İstanbul’da Düzenlenen Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Toplantısı Sona Erdi
WWF’den Yeni Sürdürülebilirlik Raporlaması Kılavuzu
Son Dönemde Yürürlüğe Giren Bazı Yeşil Mutabakat Düzenlemelerine Toplu Bir Bakış
HAFTANIN SPONSORU
Dünyada, yeşil yıkama ile mücadele için kararlı adımlar atılmaya devam ediyor. Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik konusunda çok hassas yaklaşımlar belirlediği bilinen bir gerçek. Doğal olarak ve beklenebileceği üzere, bu konuda en ciddi adım da yine kendilerinden geldi.
Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz hafta, ürün etiketlerinde var olan sürdürülebilirlik iddialarını düzenleyen bir direktifi kabul etti. Kanun, perakendecilerin kanıt olmadan genel çevresel ve sürdürülebilirlik iddialarında bulunmalarını, bu bağlamda da “eko”, “biyolojik olarak parçalanabilir”, “çevre dostu”, “doğal” ve “iklime zarar vermeyen” gibi terimlerin kanıt olmaksızın kullanılmasını yasaklıyor.
Benzeri düzenlemeler, en önemli ticaret ortağı Avrupa olan ülkemizi de yakından ilgilendiriyor ve uyum gereğini ortaya koyuyor.
Trasta ESG; ESG skorlaması, danışmanlık, eğitim ve sürdürülebilirlik raporlarının yazımı gibi çok geniş bir yelpazede hizmet sunuyor ve bu alanlarda gelişme ihtiyacı hisseden şirketleri destekliyor. Sürdürülebilirlik yolculuklarının her aşamasında şirketlerimize yol arkadaşlığı yapmayı ilke olarak benimseyen Trasta ESG’nin hizmetlerine buradan erişebilirsiniz.
KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Fransa, AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi'ne (CSRD) Uymayan Şirket Yöneticilerine Ağır Cezalar Getiriyor
Görsel: Unsplash-Matthew Ansley
Fransa, Avrupa Birliği'nin (AB) Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi'ne (CSRD) uymayan şirket yöneticilerine yönelik ciddi yaptırımlar uygulama yolunda önemli bir adım attı. Bu hamle ile Fransa, CSRD'yi ulusal hukuka entegre eden ilk AB ülkesi oldu ve uyumsuzluk durumunda uygulanacak cezalar konusunda getirdiği hükümler diğer ülkelere emsal teşkil edebilir.
Fransa'nın getirdiği yasal düzenlemeler, CSRD raporlarının dış denetçiler tarafından güvence altına alınmasını zorunlu kılarak, bu süreci engelleyen şirket yöneticilerine 75.000 avroya kadar para cezası ve beş yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Ayrıca, raporların sertifikalı bir kuruluş tarafından denetlenmesini sağlamayan yöneticiler için de iki yıl hapis ve 30.000 avroya kadar para cezası gibi ciddi yaptırımlar bulunuyor.
AB üye ülkelerinin, CSRD'yi ulusal hukuklarına entegre etmek için 6 Temmuz 2024'e kadar süreleri var. Fransa'nın bu adımı, diğer ülkelerin de benzer yaptırımlar getirip getirmeyeceği konusunda öncü bir rol oynayacaktır.
Kısaca CSRD
Geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren ve resmi olarak Ocak 2024’ten itibaren geçerli olan CSRD kapsamında ilk raporlamalar 2025 yılı itibarıyla yapılacak. Direktif, AB ve AB dışındaki yaklaşık 50.000 şirketi kapsayarak, sürdürülebilirlik performanslarını raporlama zorunluluğu getiriyor.
CSRD, AB'de halka açık tüm şirketlerin yanı sıra, 250'den fazla çalışanı olan, 40 milyon avrodan fazla cirosu veya 20 milyon avrodan fazla toplam varlığı olan şirketleri kapsıyor. Konuya ilişkin ayrıntılı analizimizi buradan okuyabilirsiniz.
Eğer siz de sürdürülebilirlik raporlama çerçeveleri ile ilgili hizmet veya eğitim almaya ihtiyaç duyuyorsanız lütfen bizimle [email protected] adresinden irtibata geçiniz.
Ayrıca, Yeşil Büyüme olarak 07 Şubat’ta çevrimiçi olarak vereceğimiz TSRS Eğitimi’ne katılarak bu alanda öncü bir rol üstlenebilir ve organizasyonunuz adına erken tedbir alabilirsiniz.
Not: Eğitime erken kayıt avantajını kullanmak istiyorsanız ilk otuz katılımcı için geçerli olan ve sadece 5 adet kalan “TSRS30” indirim koduyla eğitimi 5700 TL yerine 3400 TL’ye satın alabilirsiniz.
Eğitim ücretini IBAN yoluyla ödemek istiyorsanız, gerekli bilgileri almak üzere bizimle [email protected] e-posta adresi üzerinden irtibat kurabilirsiniz.
Tedarik Zincirlerinde Emisyon Ölçümü: Ticari Gerçekler ve Zorluklar
Dünya Ekonomik Forumu geçtiğimiz günlerde "Tedarik Zincirlerinde Emisyon Ölçümü: Ticari Gerçekler ve Zorluklar" başlıklı bir rapor yayımladı. Tedarik zincirlerindeki emisyon ölçümü ve raporlamasının küresel karbonsuzlaştırma çabalarındaki kritik rolünü ele alan raporda tespit ettiğimiz ana bulgular şöyle:
Tedarik zinciri emisyonlarının artan görünürlüğü, küresel ekonominin karbonsuzlaştırılmasına önemli katkı sağlayabilir.
Şirketler, doğrudan emisyonlarını (Kapsam 1) ve satın alınan enerjiden kaynaklanan dolaylı emisyonlarını (Kapsam 2) ölçüp raporlamakla yükümlü. Ayrıca şirketlerin, değer zincirlerindeki yukarı ve aşağı yönlü faaliyetlerden kaynaklanan emisyonları (Kapsam 3) da izlemeleri bekleniyor.
Kapsam 3 raporlaması şu anda büyük ölçüde gönüllü olmakla birlikte, düzenleyici girişimlerle zorunlu hale getirilme sürecinde.
Mevcut raporlama standartları, şirketlerin farklı emisyon sınırları belirlemesi ve farklı hesaplama yöntemleri kullanması gibi zorluklarla karşı karşıya.
Tarım ve gıda, madencilik ve çelik sektörlerinde ölçüm ve raporlama konusunda sektörlere özgü zorluklar mevcut. Bu zorluklar arasında çiftlik üretiminin parçalı yapısı, doğrulanmış veri eksikliği ve ortak standartların eksikliği yer alıyor.
İyi işleyen, birlikte çalışabilir emisyon ölçüm sistemleri, özellikle KOBİ'ler ve gelişmekte olan ülkelerdeki firmalar için doğruluk ve fizibilite arasında denge kurarak küresel ekonominin karbonsuzlaştırılmasını destekleyebilir.
Küresel iklim eylemleri büyük oranda sektörlerin dekarbonizasyonuna bağlı. Bu durumu teşvik etmek için bahse konu raporda yer alan ölçüm ve raporlama süreçlerinin nasıl iyileştirilebileceğine dair tavsiyeler teşvik edici olabilir.
WWF’den Yeni Sürdürülebilirlik Raporlaması Kılavuzu
İklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve dünyanın giderek kötüleşen su krizinin etkileri giderek daha belirgin hale gelirken, şirketlerin ve yatırımcıların doğa konusunda kararlı adımlar atması gerektiği konusunda giderek artan bir fikir birliği var. Bunu sağlamanın en etkili yollarından olan sürdürülebilirlik raporlamalarında konunun farklı yönlerini ele alan çeşitli çerçeveler bulunmakta. Bunlardan ileride önem kazanacağını düşündüğümüz Doğayla İlgili Finansal Açıklama Görev Gücü (TNFD), organizasyonların doğayla ilgili finansal risklerini ve fırsatlarını değerlendirmeleri ve açıklamaları için bir çerçeve sunarak, doğayı yatırım kararlarına ve iş stratejilerine entegre eden daha bilinçli kararlar alınmasını sağlamak amacıyla tasarlanmış bir girişim.
TNFD’nin, şirketlerin ve finans kuruluşlarının tavsiyelerini uygulamalarına yardımcı olmak için, LEAP yaklaşımı olarak adlandırılan ve kuruluşların açıklamaları hazırlarken izleyebilecekleri bir 'nasıl yapılır' kılavuzu bulunuyor. LEAP yaklaşımı, bir kuruluşun doğrudan faaliyetleri, değer zinciri ve portföyleri genelinde doğa ile ilgili etkilerin, bağımlılıkların, risklerin ve fırsatların nasıl belirleneceği, değerlendirileceği ve raporlanacağına dört aşamalı bir süreç sunmakta. Bu yaklaşım, her büyüklükteki ve tüm sektör ve coğrafyalardaki kuruluşlar tarafından yinelemeli bir süreç olarak kullanılmak üzere tasarlanmış.
TNFD’nin LEAP Yaklaşımı (Kaynak: tnfd.global)
Bununla birlikte, TNFD'nin tavsiyelerini uygulanabilir içgörülere dönüştürmek sağlam uygulama araçları ve başvuru kaynakları gerekiyor. Bu nedenle Dünya Doğayı koruma Vakfı (WWF), kuruluşların kendi risk ve fırsatlarını TNFD ile uyumlu olarak belirleyebilmelerine yardımcı olmak için, WWF bünyesindeki Risk Filtresi Paketi hizmetinin TNFD raporlamalarında nasıl kullanılacağına ilişkin bir kılavuz yayımladı. Kılavuzda, bir organizasyonun LEAP (locate-evaluate-asess-prepare) yaklaşımına göre risklerini nasıl konumlandıracağı, değerlendireceği ve bu risklere karşı nasıl hazırlanacağına dair bilgiler yer alıyor.
WWF’nin Örnek Su Kıtlığı Risk Haritası (Kaynak: https://riskfilter.org)
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İstanbul’da Düzenlenen Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Toplantısı Sona Erdi
Görsel: Anastasia Rodopoulou
İklim değişikliği konusunda dünyanın en saygın bilimsel kuruluşlarından biri olan İklim Değişikliği Hükümetlerarası Paneli (IPCC), geçtiğimiz hafta İstanbul'da dört gün süren bir toplantı düzenledi. Belirli sürelerle sınırlanmış ‘değerlendirme döngüleri’ içerisinde, iklim değişikliği ile alakalı bilimsel raporlar hazırlamakla görevli olan kuruluşun bu toplantısının ana gündem maddesi, IPCC'nin yedinci değerlendirme döngüsü için çalışma programıydı.
Toplantıda, IPCC'nin geleneksel üç "çalışma grubu" raporu ve bir "özel" rapor yapısını koruma kararı alındı. Böylece, son dönemde gündeme gelen ve IPCC'nin büyük değerlendirme raporunu, belirli konulara odaklanan daha kısa özel raporlar serisi ile değiştirmeyi öneren seçenek kabul edilmemiş oldu.
Toplantılar esnasında delegeler, üç çalışma grubu raporunun 2028 sonuna kadar teslim edilmesi olasılığı üzerinde yoğunlaştı. Bahse konu raporlar, Paris Anlaşması hedeflerine doğru ilerleme konusunda BM'nin ikinci küresel durum değerlendirmesi için bilgi sağlayacak.
IPCC Başkanı Prof. Jim Skea, 120 hükümetten 375'ten fazla delegenin katıldığı toplantıyı "şimdiye kadar katıldığı en yoğun toplantılardan biri" olarak nitelendirdi.
Yedinci değerlendirme döngüsü, ayrıca iklim değişikliği ve şehirler üzerine bir özel rapor ile kısa ömürlü iklim değiştiriciler üzerine bir metodoloji raporu da dahil olmak üzere, daha önce hükümetler tarafından kabul edilen kararları içerecek.
İstanbul toplantılarında alınan kararlar, IPCC'nin gelecekteki çalışmalarının yönünü belirleyecek ve küresel iklim politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak.
🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
Son Dönemde Yürürlüğe Giren Bazı Yeşil Mutabakat Düzenlemelerine Toplu Bir Bakış
Avrupa Yeşil Mutabakatı, konulara ilişkin taşıdığı bütüncül bakış açısı sayesinde, sadece AB ülkeleri için değil, diğer ülkeler için de takip edilmesi gereken bir ajanda niteliği taşımakta. Özellikle farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerimizin, organizasyonlarına yönelik sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarını belirlerken AB yasama evrenindeki güncel gelişmeleri takip etmeleri, trendleri yakalamaları adına faydalı olacaktır.
İşte son dönemde yürürlüğe giren bazı AB düzenlemeleri ve sektörler için anlamları:
🌳AB Ormansızlaştırma Düzenlemesi
AB Ormansızlaştırma Düzenlemesi, üretimleri esnasında ormansızlaşmaya neden olan yedi ürünü (sığır, kakao, kahve, palmiye yağı, kauçuk, soya ve ahşap) ve tüzüğün ekinde listelenen birçok türev ürünü (örneğin et ürünleri, deri, çikolata, kahve, palmiye fıstığı, palmiye yağı türevleri, gliserol, doğal kauçuk ürünleri, soya fasulyesi, soya fasulyesi unu ve yağı, yakıt odunu, ahşap ürünler, kağıt hamuru ve kağıt, basılı kitaplar) kapsıyor.
Düzenlemeye göre, 30 Aralık 2024'ten itibaren, bu ürünlerin AB pazarına sunulması veya AB'den ihracatı, sadece belirli sürdürülebilirlik kriterlerine uygun olarak gerçekleştirilebilecek. Kriterler, ürünlerin ormansızlaşmaya neden olmayan yöntemlerle ve üretim yapılan ülkenin yasalarına uygun şekilde üretilmesini gerektiriyor.
♻️ Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Direktifi’nin Gözden Geçirilmesi
Günün gereklerine göre gözden geçirilen düzenleme, ambalajların tasarımından atık yönetimine kadar tüm yaşam döngüsünü kapsayacak şekilde genişletiliyor. Ambalaj atıklarının azaltılması ve döngüselliğin artırılması düzenlemenin ana hedefler arasında. Buna göre, üreticilerin ambalaj atıklarını toplama ve geri dönüştürme yükümlülükleri artırılıyor. Ayrıca, ambalajlarda geri dönüşümü zorlaştıran maddelerin kullanımının asgari seviyeye indirilmesi de hedeflenmiş. Özellikle kurşun, kadmiyum, cıva ve altı değerlikli krom gibi zararlı maddelerin toplam konsantrasyon seviyeleri 100 mg/kg'ı geçemeyecek. 1 Ocak 2030 itibarıyla, tüm ambalajların geri dönüştürülebilir olması zorunlu hale gelecek. Avrupa Komisyonu, bu süreçte geri dönüşüm kriterleri ve üretici sorumluluklarını belirleme yetkisine sahip olacak.
⛏️ Kritik Hammadde Yasası
AB politika yapıcıları, nadir toprak elementlerine olan talebin önümüzdeki yıllarda katlanarak artmasını beklediği için AB yasa koyucu kurumları Kasım 2023'te, Kritik Hammaddeler Yasası üzerinde geçici bir anlaşmaya varmıştı.
Kritik hammaddeler, Avrupa Birliği için ekonomik ve stratejik olarak büyük önem taşıyor. Bu hammaddelerin kaynaklarının yoğunlaşması ve uygun fiyatlı ve etkili alternatiflerin olmaması nedeniyle, tedarikte kesinti riski oldukça yüksek.
AB'nin fosil yakıtlardan uzaklaşıp, temiz enerji sistemlerine geçişiyle birlikte, baz metaller, pil malzemeleri ve nadir toprak elementleri gibi kaynaklara olan talebin artması bekleniyor. AB'nin yeşil dönüşümü, piller, güneş panelleri, sabit mıknatıslar ve diğer temiz teknolojiler için yerel üretimin artırılmasını gerektiriyor. Dolayısıyla bu yeni düzenlemelerin, Avrupa'nın stratejik bağımsızlığını pekiştirmeyi hedeflediği açık.
Yasa kapsamında belirlenen hedefler ise şöyle sıralanabilir:
AB'nin yıllık tüketiminin en az %10'unun AB içinden sağlanması.
AB'nin yıllık tüketiminin en az %40'ının AB içinde işlenmesi.
AB'nin yıllık tüketiminin en az %25'inin yerel geri dönüşüm yoluyla karşılanması.
Hiçbir stratejik hammaddenin yıllık tüketiminin %65'inden fazlasının tek bir üçüncü ülkeden temin edilmemesi.
Temiz enerji sektörünün yeni bir jeopolitik güç unsuru haline geleceğini tahmin etmek güç değil, dolayısıyla üçüncü ülkelere bağımlı kalmamak adına ülke olarak bizim de benzer tedbirler almamız gerekiyor.
📰 BAŞKA NELER VAR?
Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:
🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA
Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik:
Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.
Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşça kalın!