Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-76

Sevgili Yeşil Büyüme Okuyucuları,

Her hafta sizlere ulaştırdığımız ve sürdürülebilirlik dünyasının nabzını tutan bültenimizin 76. sayısına hoş geldiniz. Bugüne kadar çevre, ESG haberleri ve Türkiye'nin yeşil gündemi gibi hayati konularda bilgi ve analizler sunarak yaklaşık 7000 bilinçli okuyucumuzun hayatına dokunduk. Açılma oranımızın %40 civarında seyrettiği bu yolculukta, siz değerli okuyucularımızın ilgisi ve desteği bizim için en büyük motivasyon kaynağı oldu.

Sürdürülebilirliğin sadece bir konu değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğuna inanıyoruz. Bu inançla, bültenimizi daha da geniş bir kitleye ulaştırabilmek ve uzun vadede sürdürülebilir bir yapıya kavuşturabilmek adına önemli bir adım atıyoruz. Yeşil Büyüme ailesi olarak, bültenimize sponsorlar dahil etme kararı aldık.

Sponsorlarımız, sürdürülebilirlik alanında bilinçli ve hassasiyeti yüksek bir kitleye doğrudan ulaşma fırsatı bulacaklar. Profesyonellerden oluşan okuyucu kitlesine markalarını ve ürünlerini tanıtma, sektörel sürdürülebilirlik mevzularında lider düşüncelerini paylaşma ve yeşil gündemde öne çıkma şansı yakalayacaklar. Bültenimiz, reklam verenler için sadece bir reklam alanı değil, aynı zamanda değerlerini ve sürdürülebilirlik hedeflerini benzer düşünen bir toplulukla paylaşabilecekleri bir platform olacak.

Siz de Yeşil Büyüme bülteninin bir parçası olmak ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak istiyorsanız, bizimle [email protected] adresinden iletişime geçebilirsiniz. Birlikte yeşil bir dünya için çalışabilir, sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapabiliriz.

Sürdürülebilir bir dünya için attığımız her adımda yanımızda olduğunuz için teşekkür ederiz.

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Karbon Piyasalarının İşletilmesine Yönelik Taslak Yönetmelik Yayımlandı

  • Türkiye İhracatçılar Meclisi Online “Dijital Mentörlük Programı” Başlatıyor

  • Ulusal Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Sisteminin Faydaları ve Aşamaları

  • Bain & Company'nin Yeni Sürdürülebilirlik Araştırması

  • Büyük Petrol Şirketlerinin Temiz Enerji Alanına Yönelik İlgisi Artıyor

  • Avrupa Parlamentosu Çevre Komisyonu Karbon Giderme ile İlgili Düzenlemeyi Kabul Etti

  • İklim Krizinin Uluslararası İlişkilere Etkisi

  • Yeşil Sözlük: Doğa Temelli Çözümler

TÜRKİYE’NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU

Karbon Piyasalarının İşletilmesine Yönelik Taslak Yönetmelik Yayımlandı

EPDK, Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında tahsisatların dağıtımı ve alış/verişine yönelik usul ve esasları içeren taslak yönetmeliği yayımladı. Yönetmelik çerçevesinde EPİAŞ tarafından işletilen birincil ve ikincil karbon piyasalarının kurulması öngörülüyor. İkincil karbon piyasalarında katılımcılar arasında tahsisatların alış/verişi mümkün olacak. Lot miktarları birinci karbon piyasaları için 500 tahsisat ve ikincil karbon piyasaları için 1000 tahsisat olacak şekilde planlanıyor.

Yönetmelikte karbon tahsisatı “Devredilebilen, kaydi olarak ihraç edilen ve belirli bir süre boyunca bir ton karbondioksit eşdeğerinde misli nitelikte sera gazı emisyon izni” olarak tanımlanıyor. Yapılacak işlemler Emisyon Ticaret Piyasa Yönetim Sistemi (ETPYS) üzerinden gerçekleştirilecek.

Vadeli karbon piyasası sayesinde fiyat dalgalanmalarından korunma ve fiyat oluşumunun tahmin edilebilirliğinin sağlanması hedefleniyor. Birincil karbon piyasasında tahsisatların ihale usulüyle asgari 1 lot teklif edilecek şekilde yıllık olarak dağıtılması planlanıyor. İhalelerden elde edilecek gelirlerin başta stratejik öncelikli sektörler olmak üzere karbon yoğun sektörlerin yeşil dönüşümü ve bu dönüşümün adil bir şekilde gerçekleştirilmesi için kullanılması amaçlanıyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Online “Dijital Mentörlük Programı” Başlatıyor

Türkiye ihracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe yaptığı açıklamada 27 ihracatçı sektörün yeşil ve dijital dönüşümünü desteklemek için “Sürdürülebilirlik İzleme Platformu“ kuracaklarını açıkladı. SKDM’nin yürürlüğe girmesi ile birlikte ihracatçı firmaların gömülü emisyonlarını raporlama zorunluluğunun başlaması nedeni ile ayrıca aylık olarak karbon emisyonlarını hesaplayabilecekleri ve takip edebilecekleri “Dijital Mentörlük Programı“nın hayata geçirileceğini açıkladı.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Ulusal Kurumsal Sürdürülebilirlik raporlama sisteminin faydaları ve aşamaları

Kurumsal sürdürülebilirlik raporlamalarının gönüllülük esasından zorunluluk esasına kaydığı bir dönemden geçiyoruz. Kamusal ve özel finansal kaynakların gerçekten sürdürülebilir proje ve şirketlere aktarılabilmesi için evrensel kurumsal sürdürülebilirlik standartlarına ihtiyaç duyuluyor.

Uluslararası kurumsal sürdürülebilirlik raporlama çerçevelerinin güçlendiği ve iklim değişikliğine bağlı olarak sorumlu tedarik zinciri uygulamalarının önem kazandığı günümüzde iyi işleyen ulusal bir kurumsal raporlama sisteminin oluşturulması ülkelerin net-sıfır hedefine ulaşmasını kolaylaştıracaktır.

Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartlar Kurulu (International Sustainability Standards Board (ISSB))'nin çalışmaları mevcut kurumsal sürdürülebilirlik raporlama çerçevelerinin birleşmesi sürecini hızlandırdı. AB tarafından Ocak 2023’te yürürlüğe konan “Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive (CSRD))'nin değer zincirlerini de kapsaması nedeni ile geniş bir coğrafyada etki oluşturması bekleniyor. Aynı şekilde ABD'de sürdürülen yasa çalışmalarına göre halka açık şirketler için gelecek yıllarda iklimle bağlantılı yönetim, risk yönetimi ve iş stratejisi ile ilgili bildirimde bulunmak zorunlu hale gelecek.

Kurumsal sürdürülebilirlik raporlamasının enerji tasarrufu ve marka değerini yükseltme gibi pek çok faydaları da dikkate alındığında, uluslararası kurumsal sürdürülebilirlik raporlama standartlarına uyumlu bir milli raporlama altyapısının oluşturulması Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirlik performansına büyük katkı sunacaktır.

Ayrıntılı analiz için Ulusal Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Sistemi Kurulumunun Faydaları ve Aşamaları

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bain & Company'nin Yeni Sürdürülebilirlik Araştırması

Küresel yönetim danışmanlığı şirketi Bain & Company'nin yeni araştırması, dünya genelinde tüketicilerin iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik konularına artan endişelerini ve bu konudaki tüketim tercihlerini detaylı bir şekilde inceliyor. Araştırma, tüketicilerin çevresel etkisi daha düşük olan ürünler için daha fazla ödeme yapmaya istekli olduğunu, ancak sürdürülebilir tüketimin maliyetini hala yüksek bulduklarını ve sürdürülebilirlik kavramına farklı açılardan yaklaştıklarını ortaya koyuyor.

Dünya genelinde 23.000'den fazla tüketicinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, tüketicilerin %64'ünün çevresel sürdürülebilirlik konusunda "çok” veya “aşırı" endişeli olduğunu ve %60'ının iklim değişikliği endişelerinin son iki yılda arttığını gösteriyor.

Rapor, tüketicilerin %50'sinin sürdürülebilirliği en önemli dört satın alma kriterinden biri olarak gördüğünü ve çevresel etkiyi en aza indirmek için ortalama %12 daha yüksek ücret ödemeye hazır olduklarını ortaya koyuyor. Ancak, şirketlerin talep ettiği %28'lik fark, tüketicilerin ödemeye istekli olduğu seviyenin çok üzerinde, bu da sürdürülebilir ürünlerin maliyetinin hala yüksek olduğunu gösteriyor.

Ayrıca çalışma, tüketicilerin ve işletmelerin sürdürülebilirlik tanımları ve kriterleri arasında bir kopukluk olduğunu da gözler önüne seriyor. Çoğu şirket, sürdürülebilirlik kavramında ürünlerin içeriği ve üretim yöntemleri ile ilgili yönlere odaklanırken, tüketicilerin büyük çoğunluğu ise sürdürülebilirliği ürünlerin kullanım şekli, yeniden kullanılabilirliği, dayanıklılığı ve atık azaltımı olarak algılıyor.

Büyük Petrol Şirketlerinin Temiz Enerji Alanına Yönelik İlgisi Artıyor

Çevre dostu enerji kaynaklarına geçişin gittikçe hızlandığı günümüz ortamında, temiz teknolojilerin üretiminde kullanılan hammaddelerin tedariğine ilişkin hususlar öne çıkmış durumda. Bu durum, orta ve uzun vadede iş planlarını değiştirme zorunluluğu hisseden fosil yakıt sektörünü de harekete geçirdi. Petrol devleri, bu yeni döneme ayak uydurmak için elektrifikasyon sektörüne önemli yatırımlar yapmaya başladı.

Dünyanın en büyük fosil yakıt şirketlerinden ExxonMobil, elektrikli araç bataryalarında ve gelişmiş elektronik cihazlarda kullanılan kritik bir metal olan lityumun tedarikini sağlamak amacıyla, 2027 yılına kadar lityum üretimine başlamayı planladığını duyurdu.

Exxon, Arkansas eyaletindeki önemli lityum yataklarını kullanarak, yerli kaynakların geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. Şirketin planları, yılda 1 milyondan fazla elektrikli araç için lityum tedarik etmek ve 2030 yılına kadar bu alanda lider tedarikçi olmak yönünde. Şirket, lityum üretimi için geleneksel petrol ve gaz sondaj yöntemlerini ve doğrudan lityum çıkarma teknolojisini kullanmayı planlıyor.

Bu gelişmeler, Exxon'un yanı sıra Avrupalı petrol şirketleri BP ve Shell'in de enerji dönüşüm stratejileri kapsamında elektrikli araç şarj istasyonlarına yatırım yapmalarıyla paralellik gösteriyor. Yatırımcılar ve piyasa analistleri, bu tür teknolojilere yapılan harcamaların artmasını olumlu karşılıyor.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Avrupa Parlamentosu Çevre Komisyonu Karbon Giderme ile İlgili Düzenlemeyi Kabul Etti

Avrupa Birliği’nin 2050 net-sıfır hedefine ulaşabilmesi için bilimsel ve şeffaf hesaplamalara dayalı gönüllü karbon giderme inisiyatiflerini desteklemesi gerekiyor. Kabul edilen düzenleme ile, yeşil yıkama/aklama faaliyetlerinde sakınacak şekilde teknolojik ve doğal karbon giderme projelerinin hesaplanması, izlenmesi ve doğrulanması hedefleniyor. Düzenlemenin Avrupa Parlamentosu ve Konseyi tarafından kabul edilmesi sonrasında Avrupa Komisyonu tarafından karbon giderme projelerine yönelik sertifikalandırma metodolojilerinin belirlenmesi bekleniyor.

Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ayrıca düzenleme kapsamında akademisyenler, STK temsilcileri ve diğer paydaşların katılımı ile oluşturulan bir “Ürün Aktivitelerinde Karbon Giderme, Karbon Çiftçiliği ve Karbon Depolama Platformu“nun kurulmasını teklif etti. Sistemin etkili bir şekilde işlemesi için atmosferde biriken karbondioksitin birkaç yüzyıl süresince depolanması gerekiyor. Gelecek yıllarda Türkiye’de de benzer bir gönüllü karbon piyasasının kurulması bekleniyor.

İKLİM HABERLERİ

İklim Krizinin Uluslararası İlişkilere Etkisi

Küresel sıcaklıkların artmasıyla birlikte ülkelerin güvenlik algısı da günden güne değişim gösteriyor. Ülkeler artık birbirleriyle olan ilişkilerinde rüzgar enerjisi potansiyeli, barındırdıkları kritik metaller gibi hususları da göz önünde bulundururlarken, iklim değişikliğine bağlı kaygılar ikili ilişkileri de etkiliyor.

Son olarak, Pasifik Okyanusu’nda bulunan yaklaşık 11000 nüfuslu ada ülkesi Tuvalu ile Avustralya arasında, Tuvaluluları iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden korumayı hedefleyen bir güvenlik anlaşması imzalandığı duyuruldu. Buna göre Avustralya, en yüksek noktası 4,5 metre olan ve deniz seviyesi değişimlerine karşı oldukça hassas bir durumda bulunan Tuvalu nüfusunun her sene %3’lük bir kısmını ülkeye kabul edecek. Ayrıca anlaşmaya göre Avustralya Tuvalu’nun kıyı adaptasyon projesine de destek verecek.

Analistler Avustralya’nın bahse konu hamleyi, emisyonların artmasındaki tarihsel sorumluluğunun Pasifik’teki ada ülkelerini olumsuz etkilediği yönündeki eleştirilerin önüne geçmek maksadıyla yaptığı değerlendiriliyor.

📗YEŞİL SÖZLÜK

Doğa Temelli Çözümler

Doğa temelli çözümler (Nature-based solutions), doğanın kendisinden öğrenerek sosyo-çevresel sorunlarımıza yenilikçi yanıtlar almamızı sağlar. Bu çözümler, iklim değişikliğinden su güvenliğine, gıda sürdürülebilirliğinden afet risk yönetimine kadar geniş bir yelpazede yer alıyor.

Avrupa Komisyonu, doğa temelli çözümleri "doğadan ilham alan, çevresel, sosyal ve ekonomik faydalar sağlayan ve dayanıklılık oluşturan uygun maliyetli çözümler" olarak tanımlıyor. Bu tanım, 2020'de, doğa temelli çözümlerin biyolojik çeşitliliği desteklemesi ve ekosistem hizmetlerini sağlaması gerektiği de vurgulanarak güncellendi.

Kıyı şeridimizde mangrovların korunması ve restorasyonu, bu çözümlerin önemli bir örneği olarak görülmekte. Mangrovlar, dalgaların ve rüzgarın etkisini azaltır, karbon tutar ve deniz yaşamı için hayati alanlar sağlar. Şehirlerde ise yeşil çatılar ve duvarlar, sıcaklıkları düşürmek, yağmur suyunu yönetmek ve biyolojik çeşitliliği artırmak için kullanılıyor.

Doğa temelli çözümler, yalnızca çevremizi korumakla kalmaz, aynı zamanda insan refahını da artırır. Bu çözümler, dünya genelinde çeşitli örneklerle ve giderek artan bir politika ve program entegrasyonu ile kendini gösteriyor. Avrupa Komisyonu'nun politikalarında önemli bir yer tutan doğa temelli çözümler, BM'nin de su ve iklim eylemlerinde öne çıkan bir tema haline geldi.

Karbon yönetimi, Dünya'nın iklimi üzerindeki etkilerini sınırlandırmak için karbon emisyonlarının azaltılmasını, dengelenmesini veya hafifletilmesini içerir. Bu, enerji verimliliği önlemlerinin uygulanmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi ve karbon emisyonlarına katkıda bulunan ormansızlaşma ve diğer arazi kullanım değişikliklerinin azaltılmasını içerebilir.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik:

  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın!