Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-75

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Türkiye'nin iklim ve afet riskini azaltmasının 5 yolu

  • Tedarik Zincirlerinde Emisyon Ölçümü: İş Dünyasının Gerçekleri ve Zorlukları

  • Hollanda Finansal Piyasalar Otoritesi’nin sürdürülebilir finans konusundaki önerileri

  • Bilimsel Tabanlı Hedefler İnisiyatifi (SBTi), KOBİ Tanımını Güncelledi

  • Dev şirketlere 'greenwashing' suçlaması

  • AB ve Çin iklim temsilcileri Pekin'de buluşacak

  • Yeşil Sözlük: Yönetişim

TÜRKİYE’NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU

Türkiye'nin iklim ve afet riskini azaltmasının 5 yolu

Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin değişen iklime uyum sağlaması ve insanların, altyapının, doğal ve ekonomik sistemlerin bu değişiklikleri atlatma kabiliyetini güçlendirmesi gerekiyor.

Dünya Bankası, geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca hazırladığı Ülke İklim ve Kalkınma Raporları (CCDR'ler) vasıtasıyla ülkelerin iklim değişikliğine uyum zorluklarını karşılamaya ne kadar hazırlıklı olduklarına dair analizler sunuyor. Bu analizin bir sonucu olarak Dünya Bankası tarafından yayımlanan bir makalede, Türkiye örneğinden hareketle ülkelerin hedeflerine ulaşabilmesi için beş temel yol tanımlanmış:

Makroekonomik İstikrar ve Yönetişimin Güçlendirilmesi: Türkiye'nin ekonomik dalgalanmalar ve pandemi gibi zorluklarla mücadele ederken, makroekonomik istikrarı koruması ve güçlendirmesi gerekiyor. İklim değişikliği politikalarını mali yönetim araçlarına entegre etmek ve iklim risklerini mali planlamaya dahil etmek, bu sürecin olmazsa olmazları arasında.

Kapsayıcı Ekonomik Büyüme ve Kırılgan Kesimlerin Desteklenmesi: Cinsiyet eşitliği ve sosyal koruma alanlarında atılacak adımlar, en yoksul ve en kırılgan kesimlerin güçlendirilmesi için kritik önem taşıyor. Dijital teknolojilerin afet yönetiminde kullanılması, bu süreci daha da etkin kılabilir.

Altyapı Dayanıklılığı için Kapsamlı Bir Strateji: Türkiye'nin sismik riskler ve iklim değişikliğine karşı altyapısını güçlendirmek için ulusal bir dirençli altyapı stratejisi geliştirmesi gerekiyor. Bu, bina yönetmeliklerinin güncellenmesi ve afet riski finansman araçlarının genişletilmesini de içeriyor.

Tarım, Gıda ve Su Kaynaklarının Dayanıklılığının Artırılması: Su kıtlığı ve iklim değişikliği, Türkiye'nin tarım sektörünü tehdit ediyor. Bu bağlamda, su yönetimi ve tarım sektörü için iklim değişikliğine uyum stratejileri hayati önem taşıyor.

Ekosistemlerin Korunması ve Doğa Temelli Çözümler: Ekosistem sağlığını ve biyolojik çeşitliliği korumak, iklim ve kalkınma sorunlarına maliyet etkin çözümler sunabilir. Türkiye'nin ekosistem direncini artırması ve sürdürülebilir yönetim stratejileri geliştirmesi gerekiyor.

Bu beş yol, Türkiye'nin ve diğer ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlama ve afet risklerini azaltma hedeflerine ulaşmalarında kritik rol oynayabilir. Dünya Bankası'nın raporu, bu süreçte bir rehber olarak önemli bir kaynak sunuyor.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Tedarik Zincirlerinde Emisyon Ölçümü: İş Dünyasının Gerçekleri ve Zorlukları

Yasama organları ve iş dünyası, doğrudan emisyonların yaklaşık on bir katı büyüklüğünde olan tedarik zinciri emisyonlarına odaklanmaya başladı.

Karbon vergileri ve fiyatlandırmasındaki artış, şirketler için rekabetçi bir üstünlük sağlama yolunda önemli bir geçiş riski oluşturmakta ve bu durum, uzun vadede stratejik planlamalarını etkilemektedir. Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) gibi yeni düzenleyici çerçeveler, şirketlerin tedarik zinciri emisyonlarını yönetme şekillerini sıkılaştırıyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı “Tedarik Zincirlerinde Emisyon Ölçümü: İş Dünyasının Gerçekleri ve Zorlukları” isimli yeni rapor, çeşitli paydaşların göz önünde bulundurması gereken bazı kritik soruları ortaya koyuyor:

  • Doğruluk ve uygulanabilirlik arasında nasıl bir denge kurulmalıdır?

  • Hükümetler, ortak standartların oluşturulması konusunda nasıl destek olabilir?

  • Farklı hükümetler arasında iş birliğinin teşvik edilmesi için hangi adımlar atılabilir?

  • Ölçüm ve raporlama süreçleri nasıl doğrulanabilir ve standartlaştırılabilir?

  • Gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ'ler) için hangi destek mekanizmaları sağlanabilir?

  • Dijital araçlar ve teknolojiler bu süreçte nasıl bir rol oynayabilir ve yardımcı olabilir?

Bu soruların cevapları, gelecekteki sürdürülebilirlik politikalarının ve uygulamalarının şekillendirilmesinde kritik öneme sahip olacak. Tedarik zinciri emisyonlarının ölçümü ve yönetimi konusunda şeffaflık ve hesap verebilirlik, şirketlerin ve hükümetlerin karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri olarak öne çıkıyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için, tüm paydaşların ortak bir dil ve standartlar etrafında birleşmesi gerekmekte.

Hollanda Finansal Piyasalar Otoritesi’nin sürdürülebilir finans konusundaki önerileri

Hollanda Finansal Piyasalar Otoritesi (AFM), yatırımcıların doğru yönlendirilebilmesi adına çerçeve sunmayı amaçlayan Sürdürülebilir Finans Bildirim Yönetmeliği (SFDR)'nin gözden geçirilmesi ile ilgili yürütülen istişare sürecine katkıda bulunmak amacıyla bir tavsiye dökümanı yayımladı.

Çerçeveyi yatırımcılar için daha anlamlı hale getirmeyi ve sermayenin sürdürülebilir etkiye sahip yatırımlara doğru yeniden yönlendirilmesini kolaylaştırmayı amaçlayan öneri metni kısaca şu hususları tavsiye ediyor:

Tüketici dostu bildirimler: Şeffaflık, sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş için gerekli olan yatırımlara yönelik sermaye akışını kolaylaştırmak için çok önemlidir. SFDR bildirimleri, yatırımcıları bu yatırım kararlarını vermelerinde destekliyor. Ancak, yatırımcılar için bilgilerin anlaşılması ve karşılaştırılması her zaman kolay olmuyor. Bu nedenle bildirimlerin tüketicilerin anlayacağı şekilde daha iyi uyarlanması için çerçevede iyileştirmeler yapılması gerekmektedir.

Sürdürülebilir yatırımcılar etki yaratmak istiyor: Sürdürülebilir yatırımcıların çoğu, yatırımları aracılığıyla sürdürülebilir etki yaratmaya çalışmaktadır. Araştırmalar, tüketicilerin etki yaratan ürünler ile değer uyumlu ürünler arasında ayrım yapmakta zorlandığını göstermektedir.

Yeni etiketler: Yatırımcı beklentileri ve hedefleriyle uyumu sağlamak için, yatırımcıların anlayabileceği üç farklı sürdürülebilir ürün etiketi getirilmelidir: "geçiş", "sürdürülebilir" ve "sürdürülebilir etki". Bu etiketler, yatırımcıların farklı sürdürülebilir yatırım ürünleri türlerini ve nasıl etki yaratılabileceğini anlamalarını sağlayacaktır. Yeşil yıkama risklerini ele almak için bu etiketlerin her birine özel asgari kalite ve açıklama gereklilikleri de getirilmesi gerekir.

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bilimsel Tabanlı Hedefler İnisiyatifi (SBTi), KOBİ Tanımını Güncelledi

Firmalara sektörlere özel olarak bilime dayalı emisyon indirim hedefleri sunan Bilimsel Tabanlı Hedefler İnisiyatifi (SBTi), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ'ler) tanımını güncellediğini açıkladı.

Avrupa Birliği'nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi (CSRD) ile uyumlu olarak belirlenen ve 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan yeni KOBİ tanımına göre, bir şirketin KOBİ olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki kriterlerin tümünün sağlanması gerekiyor:

  • Yıllık kapsam 1 ve kapsam 2 emisyonlarının toplamının 10.000 ton karbondioksit eşdeğeri (tCO2e) altında olması,

  • Deniz taşımacılığı gemilerine sahip olmamak veya bu gemileri kontrol etmemek,

  • Elektrik üretim varlıklarına sahip olmamak veya bu varlıkları kontrol etmemek,

  • Finansal Kurumlar (FI) veya Petrol ve Gaz (O&G) sektörlerinde faaliyet göstermemek,

Ayrıca, şirketlerin KOBİ olarak sınıflandırılabilmesi için aşağıdaki kriterlerden en az ikisinin karşılanması gerekmekte:

  • 250'den az çalışan istihdam etmek,

  • 40 milyon Avro'nun altında yıllık ciro yapmak,

  • Toplam varlıklarının 20 milyon Avro'dan az olması,

  • Zorunlu bir Orman, Arazi ve Tarım (FLAG) sektöründe faaliyet göstermemek.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Dev şirketlere 'greenwashing' suçlaması

Dünyanın en büyük gıda şirketlerinden Coca-Cola, Nestle ve Danone, plastik su şişelerinin "%100 geri dönüştürülmüş" olduğu şeklindeki tanıtım ibarelerinin yanıltıcı olduğu gerekçesiyle soruşturmaya tabi tutulacak.

AB tarafından geliştirilen Yeşil İddialar Direktifi, firmaların ürünlerinde "karbon nötr", "geri dönüştürülmüş plastik" gibi belgelerle kanıtlanmamış iddiaların ürün etiketlerinde veya tanıtımlarında kullanılmasını yasaklıyor. Bu kapsamda, bir tüketici kuruluşu ve iki çevreci grup, yukarıda adı geçen şirketler hakkında yeşil yıkama iddiasıyla Avrupa Komisyonu'na yasal şikayette bulundu. Grup, şişelerin hiçbir zaman tamamen geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmadığını savunuyor.

Şirketler ise iddialara çeşitli şekillerde yanıt verdi. Coca-Cola ambalaj iddialarını kanıtlayabileceklerini, Nestlé plastik ambalaj kullanımını azalttığını söylerken, Danone ise geri dönüşüm altyapısına yatırım yapmaya devam ettiğini bildirdi.

Avrupa Birliği’nin yeşil iddialar ile ilgili politikası hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

İKLİM HABERLERİ

AB ve Çin iklim temsilcileri Pekin'de buluşacak

Yaklaşık 200 ülkenin katılacağı BM COP iklim zirvesi, 30 Kasım-12 Aralık tarihleri arasında Dubai'de düzenlenecek. Bu toplantıda, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli anlaşmalar yapılması bekleniyor.

İşte bu önemli zirve öncesi, Avrupa Birliği (AB) ve Çin'in üst düzey iklim değişikliği yetkililerinin önümüzdeki hafta Pekin'de bir araya geleceği açıklandı. Buna göre, AB İklim Komiseri Wopke Hoekstra Çin'in üst düzey iklim elçisi Xie Zhenhua ile görüşecek. Xie geçtiğimiz hafta da ABD'li mevkidaşı John Kerry ile Kaliforniya'da bir araya gelmişti.

AB ve ABD, COP28'de yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarmayı hedefleyen bir anlaşma için destek arayışında. Çin'in de bu hedefe sıcak baktığı belirtiliyor. Ancak, AB ve Çin arasında iklim finansmanı ve diğer konularda anlaşmazlıklar mevcut. AB, zengin ülkelerin yoksul ülkelere iklim finansmanı sağlamasını desteklerken, Çin bu konuda direnç gösteriyor. Ayrıca, Brüksel'in geçen ay Çin menşeli elektrikli araçlara gümrük vergisi uygulama ihtimali, iki taraf arasındaki gerilimi artırdı.

Bu önemli toplantının, her iki taraf için de COP28'deki anlaşmalar öncesinde pozisyonlarını belirleme ve önemli konuları ele alma fırsatı sunması bekleniyor.

📗YEŞİL SÖZLÜK

Yönetişim

Yönetişim, bir şirketin ya da kuruluşun nasıl yönetildiğini ve kararlarının nasıl alındığını belirleyen kurallar ve yöntemler bütünüdür. Bu, şirketin karar alma süreçlerinin adil ve şeffaf olmasını sağlamak, yani her şeyin açıkça yapılmasını ve herkesin ne olup bittiğini anlayabilmesini içerir. Ayrıca, şirketin hesap verebilir olmasını, yani alınan kararlar ve yapılan işler için sorumluluk taşımasını ve bunları açıklayabilmesini kapsar.

Yönetişim, şirketin yönetim kurulu, hissedarları, çalışanları ve diğer danışma kurulları gibi farklı grupların şirket içindeki rollerini ve sorumluluklarını da düzenler. Bu grupların her birinin hakları ve ne yapmaları gerektiği, şirketin tüzüğünde, yönetmeliklerinde ve politikalarında belirtilir.

Bir şirketin stratejisi, riskleri nasıl yöneteceği, çalışanlara ne gibi sosyal haklar tanıyacağı ve üst düzey yöneticilerin performansının nasıl değerlendirileceği gibi konular da yönetişimin bir parçasıdır. Uluslararası düzeyde, örneğin GRI (Global Reporting Initiative) gibi uluslararası çerçeveler aracılığıyla, şirketlerin yönetişim uygulamalarını iyileştirmeleri ve bunları raporlamaları teşvik edilmektedir.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik: