- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-74
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-74
Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
Milli ETS Uygulama Takvimi açıklandı
Garanti BBVA’nın sürdürülebilirlik hedefleri
Ticaret Bakanlığı SKDM Eğitimi
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Oluşturmanın Yasal Olarak Önemi
AB Rüzgar Enerjisi Eylem Planı’nı devreye sokuyor
AB ETS’nin 2022 performansı açıklandı
Yeşil Sözlük: İkiz Dönüşüm
TÜRKİYE’NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU
Milli ETS Taslak Uygulama Takvimi açıklandı
İklim Değişikliği Başkanlığı 31 Ekim 2023 tarihinde “Emisyon Ticaret Sistemi, İklim Kanunu, Mevzuat Kapsamında Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi, Raporlanması ve Doğrulanması” isimli bir çevrimiçi seminer düzenledi. Seminerde konuşan İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Abdulkadir Bektaş verdiği önemli bilgilerin yanısıra, önümüzdeki dönemde yürürlüğe girmesi planlanan milli Emisyon Ticaret Sistemi’nin uygulama takvimine ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Sn.Bektaş’ın açıklamalarına göre;
Milli ETS’de başlangıçta en az iki yıl sürmesi planlanan bir geçiş dönemi uygulanacak. Ulusal Tahsisat Planı’nın Karbon Piyasası Kurulu tarafından açıklanmasıyla birlikte 15 Ekim 2024’te başlayacak olan bu geçiş döneminin ardından 15 Ekim 2026 yılında uygulama dönemi devreye girecek.
Uygulama döneminin ilk safhasının ise 30 Haziran 2035’te sona ermesi tasarlanmış.
Pilot döneme ilişkin olarak; geçiş sürecini kolaylaştırmak adına aktörlere ücretsiz tahsisatlar verilecek. Ayrıca olası ihlal durumlarında, normalden daha düşük cezai yaptırımlar uygulanacak.
Geçiş döneminde milli ETS’ye sadece Kategori C (yıllık emisyon miktarı 500.000 tonCO2e’den fazla olan) piyasa katılımcıları dahil edilecek.
Ayrıca özellikle geçiş döneminde ETS kurgusu ve işleyişine ilişkin katılımcılara bilgilendirme ve destek sağlanacağı da Sn. Bektaş tarafından vurgulandı.
Garanti BBVA’nın sürdürülebilirlik hedefleri
Türkiye’nin en büyük bankalarından Garanti BBVA’nın Genel Müdür Yardımcısı Murat Çağrı Süzer, Milliyet Gazetesi’nden Şükrü Andaç’a bankanın sürdürülebilirlik faaliyetleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. 2025 yılına kadar 150 milyar TL sürdürülebilir finansman sağlamayı hedeflediklerini belirten Süzer, bankanın diğer planlarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:
Hem doğrudan hem de dolaylı karbon emisyonlarımızda azaltım ve net-sıfır hedefi için uzun yıllardır çalışıyoruz. 2014’ten bu yana Proje Finansmanı kapsamındaki yeni elektrik üretimi projelerinde yüzde 100 yenilenebilir enerjiye finansman sağlıyoruz. 2021’de ise Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek kömür santralleri ve madenleriyle ilgili yeni yatırımları finanse etmeyeceğimiz duyurduk. Portföyümüzdeki kömür riskimizi en geç 2040’a kadar sıfırlayacağız. 2022’de kömür dışında enerji, otomotiv, demir-çelik ve çimento gibi diğer karbon yoğun sektörlerde 2030 yılı için karbonsuzlaşma hedeflerimizi açıkladık. İlk adımı 2021’de BM Net Sıfır Bankacılık Birliği’ne Türkiye’den üye ilk banka olarak attık. Hedeflere ulaşmak için sera gazı emisyonlarının yoğun olduğu sektörlere odaklanmış durumdayız. Banka olarak, en geç 2050’ye kadar karbon nötr olmayı hedefliyoruz.
Ticaret Bakanlığı SKDM Eğitimi
T.C.Ticaret Bakanlığı, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması uygulamasına yönelik olarak geçtiğimiz günlerde bir eğitim yayımladı. Uygulamayı genel hatlarıyla anlatan eğitim ilgili sanayi, ticaret odaları ve ihracatçı birlikleri nezdinde yardım/danışma masaları oluşturulmasına ilişkin başlatılan eğiticilerin eğitimi programının ilk eğitim olarak tasarlanmış. Bakanlığın açıklamasına göre SKDM kapsamına giren çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörlerine özgü eğitimler ise önümüzdeki günlerde yayımlanacak.
KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Oluşturmanın Yasal Olarak Önemi
Küresel tedarik zincirlerinde bağlayıcı insan hakları ve çevresel özen yükümlülüklerine yönelik yasal çerçevenin gittikçe netleştiği günümüzde, özellikle küresel şirketlerin değer zincirlerinde yer alan şirketlerimizin konunun yasal önemi hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmaları büyük önem taşıyor. Halihazırda uygulanan Fransız (LdV) ve Alman Tedarik Zinciri Yasaları (LkSG) ve Norveç Şeffaflık Yasası gibi ulusal çerçevelerin yanısıra AB tarafından hazırlanan CSRD de yakın bir gelecekte yürürlüğe girerek şirketlerimizin iş yapış biçimlerini önemli ölçüde etkileyecek.
Buna göre her şirket kendi değer zincirindeki olası ihlalleri önlemek adına çaba göstermekle yükümlü. Bu çabayı göstermediği düşünülen bir şirket ilk başta tedarik zincirinden çıkarılmakla başlayan ve gittikçe ağırlaşan bazı yaptırımlara maruz kalabilir. Özellikle Alman Tedarik Zinciri Yasası'nın 2024 yılından itibaren KOBİ ölçekli firmaları da kapsayacak olmasıyla birlikte şirketlerimize gelen baskının artması bekleniyor. Bu kapsamlı uyum gereklilikleri göz önünde bulundurulduğunda, şirketlerin etkin bir risk yönetim sistemi oluşturmaları, düzenleyici tedbirlerin uygulanmasında sinerjiden yararlanmaları ve faydalı BT araçları ile veri yönetim sistemlerine yatırım yapmaları gibi önlemler almaları onları rekabette öne çıkarabilir.
Yeni yasalar şirketleri sadece kendi olası ihlallerinden değil, tüm değer zincirinden sorumlu tutacağı için, organizasyonların merkezi bir risk yönetimi mekanizması oluşturmaları gerekiyor.
Etkin bir risk yönetimi, şirketlerin tedarik zincirlerindeki potansiyel riskleri ve ihlalleri tespit etmelerini, değerlendirmelerini ve uygun şekilde yönetmelerini sağlar. Ayrıca, risk yönetimi mekanizmaları aracılığıyla, ilgili tüm iş süreçlerine uygun önlemlerin entegre edilmesiyle, şirketlerin sorumluluk yükümlülüklerine uyumu da sağlanmış olur.
Bir risk yönetim sistemi (RMS) kurmanın etkinliği, yasal çerçevelerin somut olarak belirlemediği önlemleri tespit edip bu önlemleri şirketin spesifik ihtiyaçlarına uygun hale getirebilmekte yatar. Bu durum, Alman Tedarik Zinciri Yasası'nın da belirttiği gibi, etkili önlemler almayı; insan hakları ve çevresel riskleri belirlemeyi, minimize etmeyi ve işletmenin tedarik zinciri içinde bu risklere veya ihlallere sebep olması veya katkıda bulunması durumunda, bu ihlallerin önlenmesini, sona erdirilmesini veya kapsamının en aza indirilmesini mümkün kılar.
🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
AB ETS’nin 2022 performansı açıklandı
Avrupa Komisyonu, Emisyon Ticaret Sistemi’nin 2022 yılı performansına ilişkin raporunu geçtiğimiz salı günü açıkladı. Ekim ayında uygulamaya giren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın AB ETS ile paralel çalışıyor olması ve Türkiye’nin kendi milli ETS çalışmalarının artık iyice olgunlaşmasıyla birlikte AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin performansını yakından takip etmek son dönemde iyice önem kazandı. Komisyon’un sunduğu rapordan bazı çıkarımlar yapacak olursak:
Emisyonlar ve Enerji Krizi: Elektrik ve ısı üretiminden kaynaklanan emisyonlarda, özellikle kömüre olan bağımlılığın artması nedeniyle bir artış oldu. Rapora göre bu durum artan doğal gaz fiyatlarının bir sonucu olarak görülüyor. Buna karşılık imalat sanayiinde, yüksek yakıt ve enerji fiyatlarının da etkisiyle emisyonlarda azalma yaşandı.
Uyum ve Piyasa İstikrarı: AB ETS, operatörlerin %99'undan fazlasının yasal yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesiyle yüksek uyum seviyesini korudu. Sistem dalgalanmalara dayanıklılık gösterdi ve karbon piyasası etkin bir şekilde işlemeye devam etti.
Karbon Fiyatlandırması: Yıl boyunca güçlü kalan karbon fiyat sinyalinde, sadece Rusya'nın Ukrayna'yı geniş çaplı işgali sırasında kısa süreli bir düşüş gözlendi. Güçlü karbon fiyatlandırması, emisyon azaltımlarını teşvik etmede ve düşük karbon teknolojilerine yatırımları desteklemede önemli bir rol oynamıştır.
Açık Artırma ve Gelir: Tahsisatların açık artırmaya çıkarılması planlandığı gibi ilerledi ve önemli bir gelir elde edildi. Emisyon ticaretinden elde edilen gelir, iklim ve enerji projeleri için finansman da dahil olmak üzere çeşitli şekillerde kullanılmıştır.
Emisyon Azaltımları: AB ETS kapsamındaki tesislerden kaynaklanan emisyonlar, 2019'un pandemi öncesi seviyelerine kıyasla düşüş eğilimini sürdürdü. Rapora göre Sistem, AB'nin emisyon azaltım hedeflerine ulaşmasında hayati bir rol oynuyor.
Gelecekteki Gelişmeler: Avrupa Komisyonu, ülkelerin Ulusal Enerji ve İklim Planlarının (NECP'ler) AB çapında bir değerlendirmesini Aralık 2023’e kadar konsolide edecek ve ülkeye özgü tavsiyeler yayınlayacak. Üye Devletlerin bu tavsiyeleri Haziran 2024 sonuna kadar güncellenmiş nihai planlarında ele almaları gerekiyor.
Bazı önemli performans rakamları:
Sabit tesislerden kaynaklanan doğrulanmış emisyonlar: 1.312.575.855 ton CO2
AB 27 ülkelerinde genel tahsisatların açık artırmasından elde edilen toplam gelir: 37,775,362 milyon Avro
AB Rüzgar Enerjisi Eylem Planı’nı devreye sokuyor
Rüzgar enerjisi, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kullanım oranını %42,5’a çıkarmayı hedefleyen AB’nin enerji dönüşüm planlarında önemli bir yer kaplıyor. Bu kapsamda, halihazırda 16 GW olan yıllık kapasite artışının, net-sıfır hedeflerine ulaşmak için gerekli olan 37 GW/yıllık ihtiyacın oldukça gerisinde kalması sebebiyle AB karar vericileri, rüzgar enerjisi ile ilgili acil bir eylem planını devreye sokma kararı verdi.
Buna göre, geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu tarafından kamuoyuna duyurulan Rüzgar Enerjisi Eylem Planı (indirme linki), 2030 yılına kadar olan dönem için alınması gereken tedbirleri belirliyor. Plan, önerilen eylemlerin birçoğunun tüm yenilenebilir kaynaklarla ilgili olması nedeniyle, güneş enerjisi endüstrisi de dahil olmak üzere diğer temiz enerji sektörlerini de dolaylı olarak destekliyor.
Plana göre eylemler altı ana başlık halinde yapılandırılmış:
İzin süreçlerinin hızlandırılması ve piyasa öngörülebilirliğinin artırılması sayesinde dağıtımın hızlandırılması
İhale süreçlerinin geliştirilmesi
Finansmana erişimin kolaylaştırılması
Adil ve rekabetçi bir uluslararası ortam yaratılması
Sektörel çalışan beceri ve kapasitesinin artırılması
Endüstri katılımı ve üye devlet taahhütleri
Özellikle fosil yakıtlarda tek bir ülkeye bağımlı olmanın dezavantajlarını Rusya örneğinde anlayan AB’nin, benzer bir bağımlılığa temiz teknoloji alanında Çin’e karşı düşmemek için bu tarz eylem planlarını daha güçlü bir şekilde gündeme alacağı söylenebilir.
📗YEŞİL SÖZLÜK
İkiz Dönüşüm
"İkiz Dönüşüm" terimi genellikle Avrupa Birliği'nin politika gündemi bağlamında, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirliğe doğru geçişin eş zamanlı olarak sürdürülmesini ifade eder. Kavram iki ana geçişi kapsar:
Dijital Dönüşüm: Bu, ekonominin ve toplumun çeşitli sektörlerinde dijital teknolojilerin benimsenmesini içerir. Rekabeti artırmayı, yeniliği teşvik etmeyi ve hizmetleri iyileştirmeyi amaçlarken, dijital devrimin faydalarının tüm sosyal katmanlara yayılmasını sağlamayı hedefler.
Yeşil Dönüşüm: Daha sürdürülebilir, düşük karbonlu ve çevre dostu bir ekonomiye doğru yapılan geçiştir. İklim değişikliğiyle mücadele etmeyi, biyoçeşitliliği korumayı ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına ve üretim yöntemlerine geçişi içerir.
"İkiz dönüşüm", bu iki dönüşümün birbirine bağlılığını ve dijital teknolojilerin yeşil geçişi kolaylaştırma potansiyelini tanıyan stratejik bir yaklaşımdır. Örneğin, dijital araçlar enerji kullanımını optimize etmeye, atıkları azaltmaya ve çevreye daha az zararlı olan daha verimli üretim süreçleri yaratmaya yardımcı olabilir.
Avrupa Birliği, örneğin, bu kavramı politika çerçevesine dahil etmiş ve onu COVID-19 sonrası dönemde büyümenin ana sütunu olarak görmüştür.
📰 BAŞKA NELER VAR?
Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:
🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA
Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik:
Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.
Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın!