Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-73

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Milli Emisyon Ticaret Sistemi ve İklim Kanunu

  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’nin üç anahtarı

  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi yatırımcılar için ne anlama geliyor?

  • Uluslararası Enerji Ajansı’nın “Enerji Görünümü - 2023 Raporu“

  • Avrupa Komisyonu tarafından temiz teknolojiler konusunda yayımlanan rapor

  • Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın tedarik zincirlerine etkileri

  • Avrupa Birliği’nde karbon giderme sertifikalandırması

  • Yeşil Sözlük: ESG kriterleri

TÜRKİYE’NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU

Milli Emisyon Ticaret Sistemi ve İklim Kanunu

Türkiye Sermaye Piyasası Kongresi kapsamında düzenlenen “Düşük Karbon Ekonomisine Geçişte Sermaye Piyasaları Yoluyla İklim Finansmanı“ konulu panelde konuşan İklim Değişikliği Başkanlığı, Karbon Fiyatlama Daire Başkanı E. Kaan Moralı şunları ifade etti:

  • Kamuoyu, Taslak İklim Kanunu ile ilgili olarak bölünmüş durumda. Bir taraftan bazı kesimler kanun taslağını yetersiz bulurken, bir kesim de küresel ısınmanın olmadığı ve böyle bir kanuna ihtiyaç duyulmadığını ifade ediyor.

  • Taslak kanun, emisyon azaltım ve uyum politikalarının genel çerçevesini ortaya koyuyor.

  • Ulusal Katkı Beyanımız ile emisyon artışından %21 azaltım hedefini %41’e yükselttik.

  • İklim Kanunu ile tüm kamu kurum ve kuruluşlara emisyon azaltımı ile ilgili bazı sorumluluklar yüklenecek.

  • Milli Emisyon Ticaret Sistemi ile birlikte Karbon Piyasası Kurulu tanımlanacak. Emisyon azaltımı ile ilgili tüm stratejik kararlar bu kurul vasıtası ile verilecek.

  • Yüksek emisyona sahip tesislere, sera gazı emisyonu gerçekleştirmelerine yönelik izin mekanizması geliyor.

  • 1 ton karbondioksit eş değerinde salım izni şeklinde tahsisat tanımı yapılıyor. Tahsisatlar sermaye piyasası aracı niteliğinde kabul edilecek. Pilot dönemi sonrasında finansal kuruluşlar ve yatırımcılar şirketlerin azaltım hedeflerine ortak olabilecekler.

  • Milli ETS’nin dizaynında AB ETS örnek alındı.

  • Milli İklim Kanunu’nda Taksonomi’nin genel çerçevesine yer verilecek ve sonrasında ikincil düzenlemeler ile Milli Taksonomi oluşturulacak. Ayrıca gönüllü karbon piyasalarına da kanunda yer verilmesi planlanıyor.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD)’nin üç anahtarı

Yakın zamanda üçlü görüşmelerinin başlaması beklenen CSDDD direktifi ile ilgili AB kurumlarının anlaşmakta güçlük çekeceği pek çok nokta bulunuyor. Yakın zamanda OECD tarafından kabul edilen “Sorumlu İş Davranışına ilişkin Çok Uluslu Şirketler için OECD Kılavuzları” bu alanda geçerli olan en kapsamlı düzenlemelerden birisi olarak öne çıkıyor ve CSDDD’nin mümkün mertebe bu kılavuzlara uyumlu olmasının özen yükümlülüğü ile ilgili sorumlulukların yerine getirilmesi açısından önemine vurgu yapılıyor. OECD tarafından yayımlanan yeni bir makaleye göre CSDDD’nin beklentileri karşılmaka adına OECD kılavuzlarında yer alan şu üç konuyu dikkate alması gerekiyor:

  • Şirketler aşağı yönlü (downstream) özen yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

  • Şirketler satın alma pratiklerindeki aksaklıklar nedeni ile oluşan ihlallerden kaçınmalıdır.

  • Endüstriyel denetim/sertifikalandırma süreçlerinin, şirketlerin risk ve etkilere karşı eyleme geçmesini engelleyecek şekilde kullanılmasına izin verilmemelidir.

Gerçekçi olmayan teslimat tarihleri ve adil olmayan fiyatlamalar gibi sorumlu satın alma uygulamalarına ters düşen pratikler, tedarikçileri insan hakları ihlallerine zorlama ihtimalini içlerinde barındırmasından dolayı özen yükümlülüğü çerçevesinde ele alınmalı. Özellikle moda endüstrisinde bu tarz uygulamalarla daha yaygın karşılaşılıyor.

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) yatırımcılar için ne anlama geliyor?

Avrupa Komisyonu 31 Temmuz 2023’te CSRD kapsamında kullanılacak Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları (European Sustainability Reporting Standards (ESRS))’i yayımladı. Bu standartlar sayesinde yatırımcıların sürdürülebilirlik risk ve fırsatları hakkında daha fazla bilgi sahibi olması hedefleniyor. CSRD’nin yürürlüğe girmesi ile birlikte direktife tabi şirketlerin çifte önemlilik prensibine uygun olarak “sınırlı güvence (limited assurance)“ çerçevesinde raporlama yapması zorunlu hale geliyor.

CSRD çerçevesinde raporlamalar organizasyonların yapacakları etki değerlendirmesi ile başlayacak. Değer zinciri üzerinde belirlenecek negatif ve pozitif etkiler şiddetlerine göre sınıflandırılacak. Şirketlerin raporlayacakları konular ise önemlilik değerlendirmesine dayandırılacak. İklim değişikliğini önemli olarak değerlendirmeyen organizasyonlar bunun sebebini açıklamak durumunda.

ESRS’e göre yapılacak raporlamalarda, çalışan sayısı 750’den az olan şirketler ilk yıl Kapsam 3 emisyonlarını raporlamayabilir. İlk iki yıl ise çalışan sayısı 750’den az olan şirketler raporlarında biyoçeşitlilik, değer zincirinde çalışanlar, tüketiciler ve etkilenen toplumlara yer vermeyebilir.

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

IEA’nın Enerji Görünümü-2023 raporu

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) “Enerji Görünümü-2023 Raporu“nu geçtiğimiz günlerde yayımladı. Net-sıfır hedefinin yakalanmasında çok önemli bir yere sahip olan raporda özetle şu hususların altı çizildi:

  • Enerji krizi ile ilgili geçen sene yaşanan kriz bir miktar sönümlense de, jeopolitik riskler ve enerji piyasalarında yaşanan dalgalanmalar tedarik zincirlerinde kırılma ihtimallerini hala güçlü tutuyor.

  • Yüksek enflasyon, yüksek borçlanma maliyetleri ve artan borçlar makro ekonomik ortamda bozulmalara yol açıyor.

  • Halihazırda küresel ısınma 1.2 dereceye ulaştı. Artan sıcak hava dalgaları ve fosil yakıtların meydana getirdiği kirlilik insan yaşamını olumsuz etkiliyor. Bazı ülkelerde temiz enerji yatırımları kesintiye uğrayarak yeniden fosil yakıtlara dönüş gözlemleniyor.

  • Özellikle güneş enerjisi ve elektrikli araçların batarya teknolojilerinde yaşanan gelişmeler bu alanda ümitlerin taze tutulmasını sağlıyor. 2020 yılından itibaren temiz enerji yatırımları %40 arttı. 2020 yılında satılan her 25 araçtan birisi elektrikli iken, 2023 yılında bu sayı her 5 araçtan biri olarak gerçekleşti. Her gün yaklaşık 1 milyar $, güneş enerji sistemleri yatırımlarına harcanıyor.

  • 2050 yılına kadar küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlı tutulabilmesi için yenilenebilir enerji konusunda daha fazla çabaya ihtiyaç var. Çin’in ekonomisinde yaşanan yavaşlama, güneş enerji sistemlerinin hızlı bir şekilde konuşlandırılmasını olumsuz etkileyebilir.

  • Uzun süredir %80 seviyelerinde seyreden fosil yakıtların küresel ekonomideki yeri ilk defa %73 seviyelerine geriledi. Bununla beraber yüksek enflasyon ve jeopolitik riskler nedeni ile fosil yakıtlara artan talep, fosil yakıt tüketiminin sınırlandırılmasını güçleştiriyor.

  • ABD’de getirilen Enflasyonla Mücadele Yasası sayesinde 2030 yılında kayıtlı elektrikli araç sayısının %50 daha fazla gerçekleşmesi bekleniyor. Temiz teknolojilere yapılan yatırımlar sayesinde ortaya çıkacak düşük emisyonlu ürünler, fosil yakıtlara yönelik talebi ciddi bir şekilde azaltabilir.

  • Nispeten düşük GDP’ye sahip olan Çin’de altyapı yatırımlarının doyuma ulaşması ekonomik yavaşlamayı beraberinde getiriyor. Bu durum, küresel piyasada petrol ve doğal gaza yönelik talebin azalmasını sağlayabilir.

  • 2030 yılında güneş paneli üretimi yıllık 1200 GW’a ulaşabilir. Fakat, güneş enerji sistemlerinin istenen ölçüde yaygınlaşabilmesi enerji şebekelerinin modernizasyonu ve depolama sistemlerinde yaşanacak teknolojik gelişmelere bağlı.

Avrupa Komisyonu temiz teknolojiler konusunda kapsamlı bir rapor yayımladı

İklim değişikliği ile mücadele ve biyoçeşitliliğin korunmasında önemli bir yere sahip olan temiz teknolojilerle ilgili pazarın 2030 yılı itibariyle yıllık 600 milyar avroya ulaşması bekleniyor. Temiz teknolojilerin geliştirilmesi için kritik hammadde, mikroçipler, kalifiye işgücü, ARGE çalışmaları, kamu yatırımları ve özel sektörün teşvik edilmesi gibi birçok alanda koordineli adıma ihtiyaç duyuluyor. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve temiz teknolojiler konusunda güncel durumun resmedildiği raporda öne çıkan hususlar:

  • Dünya genelinde hükümetler temiz teknolojilere yatırımlar ve bu teknolojilerin geliştirilmesi için ihtiyaç duyulan tedarik zincirlerinin korunması ile ilgili önemli çalışmalar yapıyor.

  • İklimle mücadelede küresel anlamda öncülük eden Avrupa Birliği, diğer ülkelerin temiz teknoloji geliştirme konusundaki çabalarını takdirle karşılamakla birlikte, uluslararası ticarette rekabet gücünü etkileyebilecek uygulamaların olumsuz etkilerinden de sakınmak istiyor.

  • Bu çerçevede özellikle ABD tarafından çıkarılan Enflasyonla Mücadele Yasası’nın etkilerinin izlenmesine ve Çin’in temiz teknolojiler konusunda elde ettiği üstünlüğün takip edilmesine öncelik veriyor. Yakın dönemde AB’de, Çin’den ithal edilen elektrikli araçlar için sübvansiyon karşıtı soruşturma başlattı.

  • Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında belirlenen hedeflere ulaşılmasını sağlayacak teknolojilerin sadece yarısında kayda değer mesafe kat edildi.

  • Avrupa Birliği temiz teknolojilere yapılacak yatırımlara yönelik bürokratik işlemleri %25 oranında azaltmayı hedefliyor. 2021-2027 arasında Avrupa Birliği’nin temiz teknolojilere yapacağı harcamaların 578 milyar €’ya ulaşması bekleniyor.

  • Avrupa Birliği Kasım 2023’te “Yenilikçilik Fonu“ndan sağlayacağı 800 milyon € ile ilk yenilenebilir hidrojen üretim ihalesine çıkmaya hazırlanıyor.

  • Avrupa Platformu için Stratejik Teknolojiler (Strategic Technologies for European Platform (STEP))” tasarısı kabul edildiğinde özellikle temiz teknolojilerin hızlı bir şekilde kurulmasına imkan verecek şekilde finansman desteği sağlanacak.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması çerçevesinde tedarik zincirleri

Dünya genelinde yaklaşık 40 ülke ile 20 şehir, eyalet ve bölge çeşitli şekillerde karbon ücretlendirmesi sistemi (ETS vb.) kullanıyor. 2050 yılında net-sıfır olmayı hedefleyen Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar emisyonlarını %55 oranında azaltmayı hedeflerken, aynı zamanda SKDM ile kendi endüstrilerinin rekabet gücünü korumayı hedefliyor. Bu bağlamda AB ETS’de verilen ve endüstrilerin dekarbonizasyon iştahlarını azaltan ücretsiz tahsisatların kademeli olarak 2034 yılına kadar sonlandırılması hedefleniyor.

SKDM’nin yürürlüğe girmesi ile birlikte AB’deki ithalatçı firmaların kurumsal kaynak planlama (enterprise resource planning (ERP)) araçlarını yeni parametreler ışında gözden geçirmesi gerekecek. Bu kapsamda en önemli güçlüklerden birisi SKDM’nin tedarik zincirleri, satın alma vergileri ve ESG verilerini içeren çok disiplinli yapısı. Bu nedenle farklı birimler arasında veri paylaşımını sağlayacak iş birliğine dayalı sistemlerin uygulanmasına ihtiyaç duyuluyor. İthal edilen ürünlerin gerçek zamanlı izlenmesi, emisyon verilerinin toplanması ve üretim proseslerinin takip edilmesi gerekiyor. Geçiş döneminde uygulanması planlanan cezalardan sakınmanın yanı sıra, 2026 sonrasında uygulama girecek olan asıl dönemde uygulanacak karbon ücretleri nedeni ile ithalatçı firmaların tedarik pratiklerini gözden geçirmesine ihtiyaç duyuluyor.

Avrupa Merkez Bankası’na göre karbon ücretlerinin 2030 yılına kadar 140 € seviyesine ulaşması bekleniyor. Ücretsiz tahsisatların kademeli olarak kaldırılması ile artacak olan karbon ücretleri, ithalatçı firmaları düşük emisyonlu üretim yapan tedarikçilere yönlendireceğinden, tedarik zincirlerinde dekarbonizasyon faaliyetlerinin hızlanması bekleniyor.

Avrupa Birliği’nde dekarbonizasyon projelerinin sayısında bir patlama yaşanıyor. Örneğin H2 Green Steel, temiz çelik üretimi için 1.5 milyar € finansal kaynak topladı.

Avrupa Birliği’nde karbon giderme sertifikalandırması

Avrupa Parlamentosu, doğal ve teknolojik çözümleri içeren gönüllü karbon sertifikalandırma çerçevesi ile ilgili pozisyonunu netleştirdi. Yeşil yıkama faaliyetlerinden kaçınacak şekilde emisyon azaltımını destekleyecek bir gönüllü karbon piyasasının oluşturulması zorunluluk olarak görülüyor. Karbon giderme ile ilgili düzenleme çerçevesinde Avrupa Komisyonu’nun farklı aktivitelere yönelik sertifikalandırma metodoloji geliştirmesi bekleniyor. Çifte hesaplamanın engellenmesi, hesaplamaların bilimsel yöntemlere dayanması ve şeffaflık, karbon giderme sertifikalandırması sisteminin ana prensipleri olarak görülüyor. Karbon yakalama ve depolama sistemleri ile yapılacak jeolojik depolamalar daimi karbon gidericiler olarak değerlendiriliyor.

📗YEŞİL SÖZLÜK

ESG Kriterleri

ESG: E (Environment (Çevre)) + S (Social (Sosyal)) + G (Governance (Yönetim))

ESG kriterleri, yatırımcıların sahip oldukları finansal kaynakları sürdürülebilir doğru yatırımlarda kullanabilmesi için geliştirilen bir çerçevedir. ESG izleme kriterleri sayesinde şirketlerin; çevresel, sosyal ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları belirlenebilir ve karşılaştırılabilir.

E (ENVIRONMENT (ÇEVRE)): Şirketlerin çevre ile ilgili oluşabilecek risklerdeki payını ölçmek ve bu riskleri yönetmedeki becerisini anlamak için kriterlerdir. Karbon ayak izi, enerji verimliliği, atık yönetimi, suyun korunması ve doğal kaynakların verimli kullanılması genellikle çevre başlığı altında değerlendirilir.

S (SOCIAL (SOSYAL)): Şirketlerin içinde bulundukları toplum ile çalışan ilişkileri, yerel sorumluluklar, cinsiyet eşitliği gibi başlıklarda çeşitli etkileşimlerini değerlendirmek için kullanılan kriterlerdir.

G (GOVERNANCE (YÖNETİM)): Kurumsal yönetim olarak ta ifade edilen bu başlık altında şirketlerin iç işleyişindeki performansını değerlendirmek için kullanılan kriterlerdir. Yönetici tazminatı, iş etiği, muhasebe, yönetim kurulu ile hissedarlar arasındaki ilişkiler vb. yönetim kriterleri başlığı altında değerlendirilir.

  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın!