Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-70

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Çin çelik sektörünün dekarbonizasyonu

  • Kapsam-3 emisyonların yönetiminde yeni dijital kolaylıklar

  • Dijital Ürün Pasaportu’nun önemi

  • Eko-tasarım Sürdürülebilir Ürünler Yönetmeliği’ne ilişkin eleştiriler

  • Yeşil Sözlük: İklim Adaleti

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Çin çelik sektörünün dekarbonizasyonu

Çelik üretiminden kaynaklanan emisyon bakımından dünya ortalamasına göre hayli geride olan Çin, sektörün dekarbonizasyonuna yönelik ilerici adımlar atıyor. Ülkedeki demir çelik sektörünün yaklaşık %80’ini kapsayan Çin Demir ve Çelik Birliği (CISA)’ne göre ülkenin çelik endüstrisi toplam emisyonların yaklaşık %15'ini oluşturmakta ve bu oran dünya ortalamasından (yaklaşık %7) oldukça yüksek.

Çin çelik endüstrisindeki karbon emisyonlarının yoğunluğunun yanı sıra toplam enerji tüketiminin de dünya ortalamasından çok daha yüksek olmasının birkaç nedeni var. Elektrik ark ocaklarının toplam çelik üretimindeki payının düşük olması, üretimde ağır bir kömür ve kok karışımının kullanılması, enerji sektöründeki daha yüksek CO2 emisyonları ve enerji tasarruflu teknolojilerin yeterince yaygınlaşmaması gibi nedenler bunların arasında sayılabilir.

Bu durumun önüne geçmek isteyen Çin, çelik sektörüne ilişkin olarak 2030 yılında karbon emisyonlarının yükselişini durdurma, 2040 yılına kadar emisyonları tepe değerinin %40’ı ve 2060 yılına kadar ise yaklaşık %95’i oranında azaltma hedefi koymuş durumda.

Bu hedefe ulaşmak için enerji verimliliğinin iyileştirilmesi, kaynakların geri dönüşümü, çelik süreçlerinin optimizasyonu, talep yönetimi, hurda mevcudiyeti ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı gibi konularda ilerleme kaydetmeyi hedefleyen ülke son olarak geçtiğimiz yıl, üretilen bir ürünün karbon ayak izi ve çevresel etki faktörlerini tanımlayan Çevresel Ürün Beyanı (EPD) uygulamasını yürürlüğe soktu.

Ancak bu ilerlemelere rağmen tüm sorunlar çözülmüş değil. AB’nin EPD’de karşılanan koşulları yeterli bulmaması ve SKDM kapsamında Çinli demir çelik üreticilerinin karşılaşacağı olası karbon ücretinin ton başına yaklaşık 135 avro seviyesinde olacağının öngörülmesi, bu sorunların en önemlisi olarak göze çarpıyor. Çin ise AB’nin bu tavrını ‘korumacı’ olarak görüyor ve AB’yi Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun davranmaya çağırıyor.

Kapsam-3 emisyonların yönetiminde yeni dijital kolaylıklar

Sektörlerin dekarbonizasyonunun her açıdan çok önem kazandığı günümüzde, organizasyonların emisyonlarını azaltma ile ilgili çabaları gittikçe artıyor.

Ancak emisyonları ölçmek, yönetmek ve azaltmak özellikle tedarik zincirlerinin iyice karmaşıklaştığı günümüz iş dünyasında hiç de kolay birşey değil. Özellikle, tedarikçilerinizden satın aldığınız ve ürünlerinizin bileşenlerini oluşturan malzemelerden kaynaklanan Kapsam-3 emisyonları hesaplamak birçok şirket için organizasyon kapasitesini aşan bir problem haline gelmekte. Bu kadar girift bir ilşkiler ağı içerisinde doğru emisyon bilgilerine ulaşıp bunları takip edebilmek gerçekten güç.

Ancak, dijitalleşmenin yeşil dönüşüme olan olumlu etkisinin en açık görüldüğü ve daha da fazlasını umabileceğimiz en güçlü noktalardan birisi de bu nokta. Hemen hergün yeni bir gelişmenin yaşandığı dijital dünyada Kapsam-3 emisyonların takibi ve yönetimi konusunda da çeşitli yenilikler yaşanıyor.

Dünyaca ünlü bir elektrik firmasının geliştirdiği bir yazılım sayesinde normalde birbirine rakip olan büyük ilaç firmalarının, tedarikçilerinin küçük çapta ve dağınık olan enerji taleplerini bir dijital platform vasıtasıyla birleştirmeleri ve böylece normalde ihtiyaç duyulandan daha az bir enerji kullanımıyla ihtiyaçlarını görüp ayrıca tüketimlerini de takip edebilmeleri bu duruma örnek verilebilir.

Yine benzer bir şekilde kurulan tedarik zinciri kohort uygulamaları sayesinde, şirketler birbirlerinin dekarbonizayon uygulamalarından haberdar olabilmekte ve kendi planlarının neresinde olduklarını kesin bir şekilde takip edebilmekteler. Dijitalleşmenin insan gücünün ötesine geçen hızı ve organizasyon oluşturmayı kolaylaştırması sayesinde bu tarz iyi uygulamalar hızla artacak ve gittikçe sıkılaşan düzenlemeler sayesinde yakın zamanda bir standart haline gelecektir.

HİZMETLERİMİZ

Yeşil Büyüme olarak, en sık muhatap olduğumuz soruların başında sunduğumuz hizmetleri ve referanslarımızı öğrenmek geliyor. Bu nedenle, sunduğumuz hizmetler hakkında sizlere zaman zaman bilgi vermek ve deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz.

Sürdürülebilirlik konusunda verilen eğitimlerin daha faydalı olabilmesi için sektörlerin ve şirketlerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde özelleştirilmesi gerekiyor. Özellikle farklı sektörlerde varlık gösteren holdinglerimizde, sürdürülebilirlik yöneticilerinin asgari müşterekte buluşabilmeleri ve aynı dili konuşabilmeleri kritik önemde.

Bu kapsamda, geçtiğimiz günlerde Kale Grubu’nun değerli personeline yönelik ‘Sürdürülebilirlik Yöneticiliğine Yönelik Hizalama Eğitimi‘ vermiş bulunmaktayız. Toplam iç güne yayılan ve şirket ihtiyaçlarına göre tasarladığımız bu eğitime katılan ve bize bu fırsatı veren tüm katılımcılara teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Siz de organizasyonunuza özel spesifik eğitim ihtiyacınızın olup olmadığını öğrenmek isterseniz lütfen bizimle iletişim sayfamızdan irtibata geçin.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Dijital Ürün Pasaportu’nun önemi

Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat ile çizmeye çalıştığı çerçevenin önemli unsurlarından birisi de döngüsel ekonomiyi günlük yaşama adapte eden uygulamalar tasarlamak. Döngüsel ekonomi girişimlerinin, temel malzemelerin başlangıcından kullanım ömrü sonundaki nihai bertaraf aşamasına kadar bir ürünün yaşam döngüsünün tamamını kapsaması gerektiği gerçeğinden hareket eden bu tasarı 2020 yılında gündeme gelen Döngüsel Ekonomi Eylem Planı (CEAP) vasıtasıyla plan safhasından uygulama safhasına geçirilmeye çalışılıyor.

Döngüsel ekonominin, bir ürünün uzun kullanım safhası boyunca çok farklı sektörlerin ilgi alanına girip çıktığı düşünüldüğünde, bu ürünün yolculuğunun takip edilmesinin çok önemli olduğu açık. AB yasa koyucularının bu takibi dijital ortamda yapabilmek için tasarladıkları ve ihracatının büyük bölümünü AB ülkelerine gerçekleştiren üreticilerimizi de yakından ilgilendiren Dijital Ürün Pasaportu, halihazırda müzakereleri devam eden Sürdürülebilir Ürünler için Ekotasarım Yönetmeliği (ESPR)’nin önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

Avrupa Komisyonu’nun resmi tanımıyla; tedarik zinciri kuruluşları, yetkililer ve tüketiciler arasında ürünle ilgili bilgilerin elektronik olarak kaydedilmesini, işlenmesini ve paylaşılmasını sağlayan ve elektronik olarak erişilebilen, ürüne özgü bir veri kümesi olan Dijital Ürün Pasaportu bir ürünün menşei, bileşimi, tamir edilebilirliği ve demontaj seçeneklerine ilişkin kapsamlı ayrıntılar sağlamak için kullanılacak. Ayrıca kullanıcılar, bir ürünün kullanım aşaması ve çeşitli bileşenler için geri dönüştürülebilirlik veya uygun kullanım ömrü sonu bertaraf yöntemlerini de DPP sayesinde öğrenebilecekler.

İşte Dijital Ürün Pasaportu'nun uygulamaya konulması, bir ürünün yaşam döngüsünün her aşamasını kapsayan bilgileri depolayabilen ve yayabilen kapsamlı bir sistemin ülkemizde de kurulması için bir fırsat sunmakta. Sektör paydaşlarının, işletmelerin, kamu yetkililerinin ve tüketicilerin, ürünlerinde kullanılan her bir malzemenin çevresel etkisinin tam olarak ne olduğunu bilmelerini sağlayacak olan bu sistem belki başta AB düzenlemeleri sayesinde hayatımıza kısman girecek ancak, bu ve benzeri uygulamaların sektör standardı olacağı günlerin artık çok yakın olduğunu tahmin etmek de zor değil.

Eko-tasarım Sürdürülebilir Ürünler Yönetmeliği’ne ilişkin eleştiriler

Avrupa’nın önde gelen STK’larından oluşan ve döngüsel ekonomi ile ilgili çalışmalar yürüten Avrupa Onarım Hakkı Koalisyonu, halihazırda yasama süreci devam eden Eko-tasarım Sürdürülebilir Ürünler Yönetmeliği (ESPR) ile ilgili görüşlerini içeren bir bildiri yayımladı.

Bahse konu düzenlemenin yasaması ile ilgili müzakere sürecinde düzenlemeye dair uygulama hükümlerinin ve olası yaptırımların zayıflatıldığını ancak bu durumun AB Yeşil Mutabakatı’nın genel etkisi açısından olumsuz bir etki doğuracağını savunan girişim bu durumun önüne geçmek için ise şunları tavsiye ediyor:

  • AB pazarına giren ve tüketicilerin bilmeden satın aldıkları uygunsuz ve tehlikeli ürünlerin sayısı giderek artmaktadır. Aynı zamanda, Avrupa'da mevcut ürün sayısına kıyasla çok az sayıda uygunluk kontrolü yapılmaktadır. Bu kontrollerin sayısı artırılmalı, Üye Devletler, ürün grubu başına asgari sayıda kontrol yapmak ve her iki yılda bir Piyasa Gözetimi Eylem Planı hazırlamakla yükümlü olmalıdır.

  • Düzenlemede, malların tüketicilere online satışı ile ilgili çeşitli boşluklar mevcuttur. Bu boşluğu doldurmak için öncelikle, satıcıların AB dışında yerleşik olduğu durumlarda bu satıcıların ürün ve faaliyetlerinden sorumlu tutulabilecek AB merkezli bir müteşebbisin varlığı zorunlu tutulmalıdır.

  • Çevrimiçi pazar yerlerinin, platformlarında satış yapan kullanıcıların ya ESPR gerekliliklerini karşılamalarını ya da AB sistemlerinde kayıtlı sorumlu bir müteşebbise sahip olduklarını gösterebilmelerini sağlamak için farklı yükümlülükleri olmalıdır. Bu gereklilikler bir izleme yükümlülüğü değil, bir kontrol yükümlülüğü anlamına gelmelidir.

Ticaretimizde AB’nin büyük önem taşıdığı göz önüne alındığında, ürünlerimizin Avrupa ülkelerinin raflarında yer alabilmesi için benzer çağrıların titizlikle izlenip tedbirlerin alınması büyük önem taşıyor.

📗YEŞİL SÖZLÜK

İklim Adaleti

Görsel: UNDP Climate Dictionary

İklim adaleti, iklim değişikliğine ilişkin karar alma ve eylem süreçlerinin merkezine eşitlik ve insan haklarının yerleştirilmesi anlamına gelmektedir. İklim adaletinin bir yönü, ülkelerin iklim kriziyle ilgili olarak taşıdıkları eşitsiz tarihsel sorumlulukla ilgilidir. Bu kavram, en fazla sera gazı emisyonu yayan faaliyetlerden zenginleşen ülkelerin, endüstrilerin ve işletmelerin, iklim değişikliğinin etkilenenler, özellikle de krize en az katkıda bulunanlar olan en savunmasız ülkeler ve topluluklar üzerindeki etkilerini azaltmaya yardımcı olma sorumluluğuna sahip olduğunu öne sürmektedir.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik: