Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-114

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Sürdürülebilirlik alanında çabalar somutlaşır ve yoğunlaşırken siz de olan biteni yakından takip edin. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • ÖNE ÇIKAN KONU: CDP Bildiriminin Önemi ve İşleyişi

  • IPCC'nin 61. Oturumu Sofya'da Gerçekleştirildi

  • TNFD ve GRI Arasında Ortak Çalışabilirlik Anlaşması

  • Sürdürülebilirlik Profesyonelleri Yapay Zekayı Ne Kadar Benimsiyor?

  • İklim Değişikliği ve Sigorta Sektörü: Artan Riskler ve Fırsatlar

  • Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği (SFDR) ve Yatırımcıların Yeni Eğilimleri

ÖNE ÇIKAN KONU

CDP Bildiriminin Önemi ve İşleyişi

Şirketlerin iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlikle ilgili neler yaptıklarını paydaşlarına anlatmaları, modern iş dünyasının 'hot topic'leri arasında yer alıyor. Şirketlerin çevresel performanslarını şeffaf bir şekilde raporlamaları artık neredeyse bir zorunluluk. Bu noktada devreye giren CDP (Climate Disclosure Project), iş dünyasında çevresel şeffaflık ve sürdürülebilirlik için kritik bir rol oynuyor. Gelin, CDP'nin ne olduğuna, nasıl çalıştığına, sunduğu faydalara ve 2023’te CDP A listesine giren Türk şirketlerine bir göz atalım.

CDP Nedir ve Nasıl Çalışır? 

CDP, kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olarak şirketlerin, şehirlerin ve finansal kurumların çevresel performanslarını raporlamalarına olanak tanır. İklim değişikliği, ormanlar ve su güvenliği gibi konularda veri toplar ve analiz eder. Şirketler, CDP’nin sunduğu kurumsal soru formunu doldurarak çevresel risklerini ve fırsatlarını belirleyebilir ve bu bilgileri paydaşlarına sunabilirler.

CDP'nin sunduğu anketler, organizasyonların çevresel etkilerini detaylı bir şekilde değerlendirmelerini sağlar. Bu anketler, risk ve fırsatların tespiti, yönetim mekanizmaları ve çevresel performans gibi konuları kapsar. CDP her yıl şirketlerin çevresel performanslarını bu anketlere göre değerlendirir ve puanlar verir. Yatırımcılar ve diğer paydaşlar, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma konusundaki ilerlemelerini bu puanlar raporlamalar vasıtasıyla izleyebilirler.

CDP Anket Bölümü ve Detayları 

CDP'nin anketleri, organizasyonların çeşitli çevresel konular hakkında detaylı bilgi vermelerini sağlar ve şu temel modüllerden oluşur:

  • Giriş: Raporlama yılı, raporlama sınırları ve kullanılan para birimi gibi temel bilgileri içerir. Ayrıca, organizasyonun tanımı, faaliyetleri ve değer zinciri haritalaması gibi bilgiler de bu bölümde detaylandırılır.

  • Risk ve Fırsatların Belirlenmesi ve Yönetimi: Organizasyonların çevresel risklerini ve fırsatlarını nasıl belirlediklerini, değerlendirdiklerini ve yönettiklerini açıklar. Bu modül, zaman ufuklarının tanımlanması, öncelikli lokasyonlar ve kirletici yönetim prosedürleri gibi bilgileri ihtiva eder.

  • Risk ve Fırsatların Açıklanması: Organizasyonların çevresel risk ve fırsatlarını detaylı bir şekilde raporladıkları bölümdür. Risklerin ve fırsatların açıklanması, uyum ve cezalar, karbon fiyatlandırması ve emisyonlar gibi konular açıklığa kavuşturulur.

  • Yönetim: Çevresel konularda yönetim ve denetim mekanizmalarını inceler. Yönetim kurulu ve üst yönetimin çevresel sorumlulukları, teşvikler, çevresel politikalar ve kamu politikalarına katılım gibi konuları kapsar.

  • İş Stratejisi: Çevresel faktörlerin iş stratejisine nasıl entegre edildiğini ve sermaye harcamaları ile operasyonel harcamaların nasıl uyumlu hale getirildiğini ele alır. Ayrıca, değer zinciri boyunca paydaşlarla olan etkileşimleri de içerir.

  • Çevresel Performans: İklim değişikliği, ormanlar, su güvenliği, plastik kullanımı ve biyolojik çeşitlilik gibi konularda performans verilerini içerir. Emisyon envanterleri, hedefler ve emisyon azaltım girişimleri gibi bilgiler bu bölümde doldurulur.

CDP Raporlamasına başvuru sürecini detaylarıyla anlattığımız yazımıza buradan erişebilirsiniz.

CDP Anketi'nden Türkçeye çevirdiğimiz bir sayfanın örneği

CDP Puanlaması 

CDP, raporlayan organizasyonlara çeşitli kategorilerde puanlar verir. Puanlar, F (başarısız) ile A (liderlik) arasında değişir. CDP her sene bu puanları internet sitesinden duyurmaktadır.


2023 CDP A Listesine Giren Türk Şirketleri

Türk şirketleri geçtiğimiz sene CDP bildirimleri açısından başarılı bir yıl geçirdi. 2023 yılında Türkiye'den 22 şirket, CDP Global A listesine girmeyi başardı ve bu, Türkiye'nin şimdiye kadar ulaştığı en yüksek rakam. Bu şirketler arasında Aydem Yenilenebilir Enerji, Brisa, Mavi, Migros ve Yapı Kredi gibi isimler öne çıkıyor. Diğer şirketleri merak ediyorsanız ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.

2023 Yılında Ödül Alan Türk şirketleri İçin Düzenlenen Ödül Töreninden/CDP Turkey

CDP raporlama süreçlerinde desteğe ihtiyaç duyuyorsanız Yeşil Büyüme olarak sizlere yardımcı olabiliriz. Bize ulaşmak için bu formu doldurmanız yeterli.

İKLİM

IPCC'nin 61. Oturumu Sofya'da Gerçekleştirildi

Görsel: ipcc.ch

Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), şüphesiz ki iklim değişikliği konusunda sağladığı bilimsel veriler ve analizleri ile sürdürülebilirlik gündemine yön veren en önemli kuruluşlardan biri. Faaliyetlerini Birleşmiş Milletler çatısı altında sürdüren ve Doç Dr. Şiir Kılkış gibi değerli bilim insanlarımızın da görev yaptığı kuruluş, iklim değişikliği konusunda en güncel bilimsel verileri sunarak, küresel ölçekte politika yapıcılar için hayati öneme sahiptir.

Halihazırda 7. Değerlendirme Raporu'nun hazırlıklarına devam eden IPCC, rutin toplantılarının 61. Oturumunu, 27 Temmuz - 2 Ağustos 2024 tarihleri arasında Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da düzenlendi. Oturumda, IPCC'nin Şehirler ve Özel İklim Değişikliği Raporu ile Kısa Ömürlü İklim Zorlayıcıları Hakkında Metodoloji Raporu'nun taslakları ve 7. Değerlendirme Döngüsü’nün stratejik planı onaylandı. Toplantıya 114 üye ülkeden 230'dan fazla delege katıldı.

Organizasyona Türkiye'yi temsilen İklim Değişikliğine Uyum ve Yerel Politikalar Dairesi’nden Sn. Erdoğan Karaca ve Sn. Merve Güreş katıldı. Delegelerimiz, ulusal çıkarlarımızı savunarak gündeme ilişkin konulara aktif katılım sağladı.

IPCC Başkanı Jim Skea, oturumun ardından yaptığı açıklamada, kararların, bu iki önemli raporun yazarlarının atanması ve seçilmesi için kritik bir aşama olduğunu belirtti. Raporlar, şehirlerin iklim değişikliğiyle mücadelede karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar ile kısa ömürlü iklim zorlayıcılarının emisyonlarının envanterinin hazırlanması ve raporlanması konularını kapsayacak. Şehirler ve Özel İklim Değişikliği Raporu Mart 2027'de, Kısa Ömürlü İklim Zorlayıcıları Hakkında Metodoloji Raporu ise Temmuz 2027'de yayımlanacak.

Bu raporlar, IPCC'nin yedinci değerlendirme döngüsü (AR7) kapsamında hazırlanan değerlendirme raporlarına da temel teşkil edecek. Bu sayede, şehirlerin iklim değişikliğiyle mücadele stratejileri ve kısa ömürlü iklim zorlayıcılarının yönetimi konularında kapsamlı bilimsel veriler sağlanacak.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

TNFD ve GRI Arasında Ortak Çalışabilirlik Anlaşması

Doğa ile İlgili Finansal Açıklamalar Görev Gücü (TNFD) ve GRI, iki kurum arasındaki çerçevelerin uyum seviyesini gösteren bir harita dokümanı yayımladı.

Bu ortak noktalar dokümanı, dünya genelindeki şirketlerden doğa ve biyoçeşitlilikle ilgili bilgileri açıklamalarının beklendiği günümüz koşullarında, TNFD tarafından önerilen ve GRI raporlaması kapsamında gerekli olan açıklamaların temel ölçütlerini ve ortak noktalarını şirketlere anlatmayı amaçlıyor.

Belgeye göre, GRI ile TNFD tavsiyeleri ve temel ölçütler arasındaki uyum şu ana başlıklar altında toplanabilir:

  • GRI'nin önemlilik yaklaşımının, TNFD Tavsiyeleri'nde yer alması

  • GRI 101: Biyoçeşitlilik 2024 açıklamalarının tamamının TNFD Tavsiyelerinde yer alması ve çoğu TNFD Tavsiyesinin GRI Standartlarına dahil edilmesi

  • TNFD'nin temel küresel açıklama ölçütleri ile GRI Standartları arasındaki tutarlılık ve sektör bazlı ölçütlerde de güçlü uyum

  • GRI 101'de önemli biyoçeşitlilik etkilerini belirlemek için TNFD’nin LEAP yaklaşımının referans alınması

İki kurum arasındaki bu ortak çalışabilirlik anlaşması, aslında daha büyük bir ortak çalışabilme çabalarının bir parçası okunmalı. Dikkatli okurlarımızın hatırlayacağı üzere  TNFD, benzer bir haritayı, ESRS çerçevesini kaleme alan kurum olan EFRAG ile de oluşturmuştu. Bu çalışmalar, birçok şirketin raporlamalarda materyalize etmekte zorlandığı biyoçeşitlilikle ilgili etkilerin daha iyi değerlendirilmesini sağlayacaktır.

Yeşil Büyüme, TSRS, ESRS ve GRI raporlama çerçevelerine uygun raporlamalar kaleme alarak ve ESG birimlerine eğitimler vererek şirketlerin raporlama süreçlerine yardımcı oluyor. Siz de bu olanaklardan faydalanmak isterseniz, bize buradan ulaşarak detaylara erişebilirsiniz.

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sürdürülebilirlik Profesyonelleri Yapay Zekayı Ne Kadar Benimsiyor?

Yapay zeka ve olası kullanım şekilleri, hayatımızın hemen her yönünde önemli bir gündem maddesi haline geldi. Sürdürülebilirlik gibi 'new normal' olma potansiyeline sahip bir kavramla yapay zekanın bağlantısının olmaması ise elbette düşünülemezdi. Bu bağlamda, küresel yazılım şirketi Salesforce’un yapay zekanın sürdürülebilirlik profesyonelleri tarafından nasıl algılandığını araştıran anketi dikkatimizi çekti.

Ankete Genel Bakış

Anket sonuçlarına göre, sürdürülebilirlik profesyonelleri, yapay zekanın veri merkezlerinin yüksek enerji kullanımı gibi konularında bazı endişeler taşısa da, teknolojinin sunduğu kolaylıklar ve faydalar daha ağır basıyor. Yaklaşık 500 sürdürülebilirlik profesyonelinin katıldığı anketin sonuçları şöyle:

  • %58: İklim krizini çözme konusunda yapay zekanın risklerinden daha fazla fayda sağlayacağına inanıyor.

  • %57: Yapay zekanın faydaları ile sürdürülebilirliğe etkisi arasındaki dengeyi sağlayabilecekleri konusunda iyimser.

  • %55: Yapay zekanın küresel sürdürülebilirlik ilerlemesine etkisinin net pozitif olacağını düşünüyor.

Yapay Zekanın Sürdürülebilirlik Programlarına Entegrasyonu

Yapay zekanın sürdürülebilirlik programlarına entegrasyonu hızla artıyor. Sürdürülebilirlik profesyonelleri bu teknolojiyi çeşitli şekillerde kullanmaya başlamış durumda:

  • %50: Sürdürülebilirlik programlarında yapay zekayı kullanmaya veya denemeye başlamış.

  • %20: Sürdürülebilirlik girişimlerine yapay zekayı tam olarak entegre etmiş durumda.

  • %29: Sürdürülebilirlik girişimlerinde hala yapay zekayı denemekte.

Yapay Zekanın Kullanım Alanları

Şirketlerin sürdürülebilirlik ekiplerinin yapay zekayı hangi alanlarda kullandığına ilişkin rakamlar ise şöyle:

  • Enerji Verimliliğini Artırma (%50): Enerji tüketimini izleme, enerji kullanımını tahmin etme ve enerji dağıtımını optimize etme.

  • Karbon Emisyonları Modellemesi (%48): Bir ürünün yaşam döngüsündeki en büyük çevresel etkilerin olduğu alanları belirleme.

  • Çevresel Standartlara ve Düzenlemelere Uyum Sağlama (%47): ISO standartları, emisyon azaltma düzenlemeleri vb.

Anketimize katılın! 

Yapay Zeka konusunda sizin şirketiniz hangi aşamada?

Login or Subscribe to participate in polls.

Not: Eğer B veya C'yi işaretlediyseniz Yeşil Büyüme sürdürülebilirlik strateji hizmetiyle dijital dönüşüm stratejinize iki şekilde destek olabilir.

  1.  Mevcut dijital çözümlerin sürdürülebilirlik çabalarınıza nasıl katkı sağlayacağını değerlendirebiliriz

  2. Yeşil Büyüme AI çözüm ortakları ile size özel çözümler oluşturabiliriz. 

Detaylar için hizmetler sayfamızdaki formu doldurarak bize ulaşabilirsiniz. 

🌍 İklim Değişikliği ve Sigorta Sektörü: Artan Riskler ve Fırsatlar

2024 yılının ilk yarısında doğal afetlerin neden olduğu zararın yaklaşık 120 milyar ABD doları olduğunu öğrenmek, bizleri iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bir kez de sigorta sektörü açısından düşünmeye itti. Küresel çapta faaliyet gösteren reasürans şirketi Munich Re'nin raporuna göre, bu zararların önemli bir kısmı sigortalanmamış durumda, bu da dünya genelinde ciddi ekonomik kayıplara yol açıyor.

Munich Re'nin verilerine göre, 2024'ün ilk altı ayında yaşanan en maliyetli doğal afet, Yeni Yıl Günü'nde Japonya'da meydana gelen ve 10 milyar dolar kayba neden olan deprem oldu. Orta Doğu, Brezilya, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Çin'de meydana gelen sel ve fırtınalar ise toplamda 31,2 milyar dolar zarara yol açtı.

📉 Artan Riskler:

  • Frekans ve Şiddet: İklim değişikliği, aşırı hava olaylarının sıklığını ve şiddetini artırıyor. Fırtınalar, sel, yangınlar ve kuraklık gibi olaylar, sigorta şirketlerinin karşı karşıya olduğu riskleri ciddi şekilde yükseltiyor. Örneğin, Çin'de Haziran ayında meydana gelen seller, 5 milyar dolar zarara neden olmuş ve bu zararın sadece %6'sı, yani 300 milyon dolarlık kısmı sigortalanmış durumda.

  • Bölgesel Etkiler: Gelişmekte olan ülkeler, sigortalanmamış zararların en fazla olduğu bölgeler. Bu ülkelerde yaşanan doğal afetler, ekonomik toparlanmayı zorlaştırıyor ve geniş çaplı yıkımlara neden oluyor. 2024'ün ilk yarısında Asya-Pasifik ve Afrika'da yaşanan doğal felaketlerin neden olduğu 40 milyar dolar zararın sadece 9 milyar ABD dolarlık kısmı sigortalanmıştı.

📈 Fırsatlar:

  • Yeni Ürün ve Hizmetler: Sigorta şirketleri, iklim değişikliğinin getirdiği yeni risklere yanıt olarak inovatif ürünler ve hizmetler geliştirme fırsatına sahip. Mikro sigortalar ve parametrik sigortalar, bu tür yeniliklerin örneklerinden. Bu ürünler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde sigorta penetrasyonunu artırabilir ve daha geniş kitlelere ulaşabilir.

  • Farkındalık Artışı: İklim değişikliği konusunda artan farkındalık, sigorta sektöründe sürdürülebilirlik odaklı stratejilerin benimsenmesini teşvik ediyor. Bu durum, uzun vadede hem çevresel hem de finansal sürdürülebilirliği destekliyor. 2024'te yaşanan felaketlerin ekonomik etkileri, toplumlarda sigortanın önemine dair farkındalığı artırmış durumda.

🔍 Geleceğe Bakış:

Sigorta sektörü, iklim değişikliğine karşı hem dirençli olmalı hem de proaktif stratejiler geliştirmeli. Risk modellemeleri ve veri analitiği, bu süreçte kilit rol oynuyor. Ayrıca, sigorta şirketlerinin sürdürülebilir yatırım ve operasyonel uygulamaları benimsemesi, sektörün gelecekteki başarısı için kritik öneme sahip.

Munich Re'nin verilerine göre, dünya genelinde sigortalanmış zararlar, toplam kayıpların yarısına ulaşarak 62 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Ancak, sigorta penetrasyonu dengesiz, Asya-Pasifik ve Afrika bölgeleri hala geride kalmakta. Bu dengesizlik, sigorta sektörünün daha fazla çaba göstermesi gereken bir alanı işaret ediyor.

İklim değişikliğinin sigorta sektörü üzerindeki etkilerini anlamak ve bu etkilerle başa çıkmak, yalnızca sektör için değil, tüm dünya için hayati önem taşıyor. Yeşil Büyüme olarak, sigorta sektörüne yönelik sunduğumuz hizmet ve danışmanlıklarla, firmaların sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına katkıda bulunmaktayız. İklim değişikliğinin getirdiği risklerle başa çıkabilmek için, sigorta sektöründeki tüm paydaşların işbirliği yapması ve yenilikçi çözümler geliştirmesi büyük önem taşıyor.

AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği (SFDR) ve Yatırımcıların Yeni Eğilimleri

Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği (SFDR), Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Büyüme Eylem Planı’nın bir parçası olarak, sürdürülebilir finansmana yönelik sermaye akışını yeniden yönlendirmek amacıyla oluşturulmuştu. Varlık yöneticileri ve diğer finansal piyasa katılımcıları için sürdürülebilirlik konusunda şeffaflık sağlamayı amaçlayan düzenleme, zorunlu ESG açıklama yükümlülükleri getiriyor. SFDR’nin diğer bir önemli amacı olarak yeşil yıkama (greenwashing) iddialarını önlemeyi sayabiliriz.

SFDR'nin 6, 8 ve 9. Maddeleri: Açıklama Gereklilikleri

SFDR, yatırım fonlarının sürdürülebilirlik özelliklerine göre sınıflandırılmasını zorunlu kılıyor. Bu sınıflandırmalar, fonların karakteristiklerine ve sürdürülebilirlik seviyelerine göre belirleniyor:

Madde 6 fonları, ESG olarak tanıtılmasa da, yatırım kararlarına entegre edilen sürdürülebilirlik risklerini ve bu risklerin getiri üzerindeki olası etkilerini açıklamak zorundadır.

Madde 8 fonları, çevresel veya sosyal özellikleri teşvik eden ve iyi yönetim uygulamalarını izleyen şirketlere yatırım yapan fonlardır. Bu tip fonlar, madde 6'nın gerekliliklerine ek olarak, bu özelliklerin nasıl karşılandığını ve belirli bir referans endeksin bu özelliklerle nasıl uyumlu olduğunu açıklamalıdır.

Madde 9 fonları ise, sürdürülebilir yatırım yapmayı amaçlayan ve topluma veya çevreye pozitif etki yapmayı hedefleyen fonlardır. Bu fonlar, madde 8 fonlarına kıyasla daha yüksek sürdürülebilirlik standartlarına sahip olup, belirli bir endeksin bu hedeflerle nasıl uyumlu olduğunu açıklamalıdır.

Güncel Yatırım Miktarları

Küresel finansal veri sağlayıcısı LSEG’e göre, 2024 yılının ilk yarısında, SFDR madde 8 kapsamındaki yatırım fonları, hem net girişler hem de yönetilen toplam varlıklar açısından en yüksek seviyelere ulaştı. Haziran 2024 itibarıyla Avrupa'da madde 8 fonları 7,4 trilyon avro varlığa sahipken, madde 6 fonları 5,3 trilyon avro ve madde 9 fonları 353,6 milyar avro varlığa sahip.

Özellikle madde 8 fonlarının artan popülaritesi, yatırımcıların çevresel ve sosyal sorumluluk taşıyan fonlara olan ilgisini gösteriyor ancak, bu ilginin yanı sıra, madde 9 fonlarının daha yüksek sürdürülebilirlik standartları nedeniyle daha az yatırım çektiği de görülüyor. Bu dinamikler bizlere, yatırımcıların tercihlerinin ve pazar trendlerinin nasıl şekillendiğini ve yatırımcıların sadece finansal getirileri değil, aynı zamanda yatırımlarının çevresel ve sosyal etkilerini de önemsediğini gösteriyor. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı, birçok düzenlemenin birbirini etkilediği kompleks bir yapı ve görüldüğü üzere finansla ilgili bir düzenlemede dahi sürdürülebililiğin esaslarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yeşil Büyüme olarak Yeşil Mutabakat’ın getirdiği regülasyonların takibini yapıyor ve bu alanda eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Hizmetlerimiz ilginizi çekiyorsa, sayfamızdaki formu doldurarak bize ulaşabilirsiniz.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎 GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik: