Yeşil Büyüme Haftalık Bülten-112

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Sürdürülebilirlik alanında çabalar somutlaşır ve yoğunlaşırken siz de olan biteni yakından takip edin. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Bilimsel Tabanlı Hedefler inisiyatifi (SBTi)

  • AB Şirketleri Taksonomi'yi Giderek Daha Fazla Benimsiyor

  • AB ve AEA Ülkeleri CSRD'nin Uyarlanmasında Gecikmeler Yaşıyor

  • Uluslararası Enerji Ajansı Elektrik Tahminlerini Güncelledi

  • Petrolün Zirvesi (Peak Oil) Teorisi Gelecek Yıl Gerçek mi Oluyor?

  • ANALİZ: Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA)’nin Sürdürülebilir Finansa Dair Görüşleri Bize Neler Anlatıyor?

ÖNE ÇIKAN KONU

Bilimsel Tabanlı Hedefler inisiyatifi (SBTi)

İklim değişikliğinin iş dünyasına olan en büyük etkilerinden biri de şirketlerin artık çözümün bir parçası olmak zorunda olduklarını anlamaları oldu. Bu kapsamda yapılan çalışmalar halihazırda bir çok alanda devam ediyor.

Şirketlerin kendilerine emisyon azaltma hedefi belirlemeleri de bu anlayış değişikliğinin en büyük göstergelerinden biri. Ancak her küresel çaba gibi bu çabaların da belirli bir disiplin altında ve kurallar dahilinde olması gerekiyor. Bu noktada, Science Based Targets initiative (SBTi), şirketlerin emisyon azaltma hedeflerinin iklim bilimi ışığında yapılmasını sağlamak amacıyla faaliyet gösteren önemli bir aktör olarak öne çıkmakta.

Bu haftaki bültende SBTi'dan bahsedeceğiz ve kurumun hedef belirleme sürecine ilişkin bazı hususlara değineceğiz.

SBTi Nedir?

Bilimsel Tabanlı Hedefler inisiyatifi (SBTi), net-sıfır hedef belirleme ve bu hedefin gözden geçirilmesi konularında şirketlere yardımcı olan bir kuruluş. SBTi bu rehberliği, geliştirdiği kapsamlı hedef ve taahhüt belirleme süreçleri ve bu süreçlere yön veren standartlar ve kılavuzları vasıtasıyla gerçekleştiriyor.

Merkezi İngiltere’de bulunan SBTi, Carbon Dislosure Project (CDP), Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact), We Mean Business Koalisyonu, Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından kuruldu ve halihazırda bir hayır kurumu olarak faaliyet gösteriyor.

SBTi vasıtasıyla bilimsel tabanlı hedef belirlemek isteyen şirketler gerekli prosedürü takip ederek belirledikleri azaltım hedeflerini SBTi uzmanlarına onaylatıyorlar ve bu hedefler sayesinde içinde bulundukları sektör ve şartların gerektirdiği şekilde bir hedef belirlemiş oluyorlar. Şirketleri bekleyen başvuru prosedürü ise şu şekilde:

  • Sisteme çevrimiçi kayıt olarak taahhüt mektubunun SBTi’ya gönderilmesi

  • Hedefin belirlenmesi

  • Belirlenen hedefin SBTi’ya sunulması

  • Hedefin duyurulması

  • İlerlemenin raporlanması

Ancak yukarıda belirtilen yol haritası sadece "şirketler" için geçerli. SBTi finans kuruluşları ve KOBİ'ler için farklı bir yol haritası sunuyor. Kurum, KOBİ'lere özel olarak belirlediği "Kolaylaştırılmış Yol Haritası" sayesinde, bu işletmelerin sürece yukarıda gösterilen 3. adımdan itibaren dahil olmalarını sağlıyor.

💡 Peki şirketimizin SBTi tarafından KOBİ olarak tanınıp tanınmayacağını nasıl anlayacağız?

Bu soruya cevap arayanlar için hızlı bir kontrol listesi oluşturduk:

1️⃣ Şirketinizin Kapsam 1 ve Kapsam 2 kapsamındaki emisyonları 10.000 tCO2e'den az mı? Evet = KOBİ

2️⃣ SBTi'ın zorunlu sektörel gereksinimler getirdiği bir sektörde misiniz? Hayır = KOBİ

3️⃣ Şirketinizin Kapsam 1 ve 2 emisyonlarının %5 veya daha fazlasına, özellikle sattığı elektrikle ilgili olan ve tamamen yenilenebilir kaynaklardan elde edilmeyen elektrik üretim faaliyetleri mi sebep oluyor? Hayır = KOBİ

4️⃣ Gelirinizin veya varlıklarınızın %5'inden fazlası finansal işlemlerden mi geliyor? Hayır = KOBİ

5️⃣ Şirketiniz, fosil yakıt şirketlerine ekipman veya hizmet sağlıyor ve yıllık gelirinin %50'den fazlasını bu faaliyetlerden mi elde ediyor? Hayır = KOBİ

6️⃣ Şirketiniz, ticari amaçlarla fosil yakıt varlıklarından (kömür madeni, linyit madeni vb.) %5'ten fazla gelir mi elde ediyor? Hayır = KOBİ

7️⃣ Şirketiniz, daha büyük bir ana şirket yapısının bir yan kuruluşu mu? Hayır = KOBİ

8️⃣ Şirketinizin (yan kuruluşlar ve bağlı kuruluşlar dahil) 250'den az çalışanı mı var? Evet = KOBİ

9️⃣ Şirketinizin (ana şirket dahil) yıllık birleşik cirosu 50 milyon avronun altında mı? Evet = KOBİ

🔟 Şirketinizin, ana şirket yapısındaki birikmiş varlıklar dahil, toplam varlık değeri 25 milyon avronun altında mı? Evet = KOBİ

1️⃣1️⃣ Şirketiniz zorunlu bir FLAG sektöründe (Ormancılık Ahşap, Kağıt ve Kağıt Hamuru; Tarımsal Üretim; Hayvansal Kaynaklı Gıda Üretimi; Gıda ve İçecek İşleme; Gıda ve Temel İşleme veya Tütün) mi faaliyet gösteriyor? Hayır = KOBİ

Eğer şirketiniz yukarıdaki KOBİ kriterlerini karşılıyorsa, bilim temelli hedefler belirlemek için Kolaylaştırılmış Yol Haritası'ndan yararlanabilir, sürdürülebilirlik yolculuğunuzu daha yönetilebilir ve kolay hale getirebilirsiniz.

SBTi vasıtasıyla bilim temelli hedefler belirlemenin tüm aşamalarını ele aldığımız bir yayın hazırladık. Çalışma, karmaşık bir yapısı olan SBTİ sürecini kolay anlaşılır hale getiriyor.

Sadece ücretli aboneler için hazırladığımız "SBTi Süreçleri El Kitabı"na ve şimdiye kadar yayınladığımız tüm raporlara erişmek için şuradan abone olabilirsiniz ➡️ https://superpeer.com/yesilbuyume

Not: Kurumsal abonelikler için lütfen irtibata geçiniz.

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

AB Şirketleri Taksonomi'yi Giderek Daha Fazla Benimsiyor

Yeşil dönüşümün en önemli unsurlarından biri de, finansmanın sürdürülebilir ekonomik faaliyetlere yönlendirilmesi hususu. Ekonomik faaliyetlerin sınıflandırılmasına yarayan taksonomiler bu açıdan yatırımcılar için önemli birer rehber görevi görmekteler.

Dünya genelindeki çeşitli taksonomiler arasında bizleri en fazla ilgilendireni ise şüphesiz ki Avrupa Birliği Taksonomisi. Hazırlık çalışmaları devam eden milli Taksonomimize de kaynaklık eden AB Taksonomisi, halihazırda Finansal Olmayan Raporlama Direktifi (NFRD) kapsamında 500'den fazla kişiyi istihdam eden borsaya kote şirketler, bankalar ve sigortacılar gibi kamu yararına çalışan büyük kuruluşlar için geçerli ve 2025 yılından itibaren de CSRD kapsamında yer alan tüm şirketlerin Taksonomi beyanında bulunması gerekecek.

Danışmanlık şirketi PwC hazırladığı "AB Taksonomi Raporlaması-2024" isimli raporda (indirme linki) AB şirketlerinin Taksonomi kullanımını analiz etmiş. Yaklaşık 600 şirket ve finansal kuruluşun Taksonomi kapsamındaki raporlarının incelendiği analiz Türk şirketleri için de kıymetli çıkarımlar barındırıyor:

  • AB Taksonomi Tüzüğünün uygulanmasında geçtiğimiz yıllara göre ilerleme kaydedildi ancak taksonomi verileri henüz stratejik amaçlar için kullanılmıyor.

  • Taksonomiye uygun ve Taksonomi ile uyumlu ekonomik faaliyetler arasında hala büyük bir fark bulunuyor.

  • Sanayi şirketlerinin %93'ü, çoğunluğu (%76) yıllık raporlarında olmak üzere, AB Taksonomisi hakkında CSRD'nin gerektirdiği şekilde raporlama yaptı.

  • Zorunlu AB şablonlarını kullanan şirket sayısı geçtiğimiz yıllara göre önemli bir artış göstererek şirketlerin yaklaşık %87'si tarafından kullanıldı.

  • AB Taksonomisi halen gelişmekte olduğundan bazı sektörlerin Taksonomi uyumluluğuna ilişkin sağlıklı ve homojen veriler elde edilemiyor ancak bu durum aşıldıkça finans şirketlerinin Taksonomi'den daha stratejik kararlar amacıyla faydalanması bekleniyor.

Y🌍RUM: 2021 yılından itibaren kullanılan Taksonomi'nin kullanımına ilişkin henüz yol alınması gerektiği açık. Bazı alışkanlıkları oturtmanın vakit aldığı düşünüldüğünde Türkiye'nin de vakit geçirmeden kendi Taksonomisini hazırlayarak bir an önce şirketlerin kullanımına açmasında fayda var.

AB ve AEA Ülkeleri CSRD'nin Uyarlanmasında Gecikmeler Yaşıyor

CSRD’nin bir Avrupa Birliği Direktifi olarak doğrudan uygulanabilmesi için üye ülkeler tarafından iç hukuklarına 6 Temmuz 2024'e kadar uyarlanması gerekiyordu. İç hukuka uyarlama konusunda ülkeler çeşitli serbestliklere sahipler. Yani CSRD düzenlemeleriyle uyumlu yeni bir kanun çıkarabilir veya CSRD'nin gerekliliklerini mevcut kanunlarında değişikliklerle sağlayabilirler. Ayrıca örneğin Danimarka ve Finlandiya örneklerinde olduğu gibi üye ülkeler CSRD'de öngörülen kapsamı genişletebilir veya Fransa uygulamasında olduğu gibi ihlal durumunda verilecek cezalar oldukça caydırıcı şekilde belirlenebilir.

Temmuz sonu itibariyle üye ülkelerin durumuna rakamlar ışığında baktığımızda, toplamda 11 AB üyesi ve Avrupa Ekonomik Alanı ülkesinin CSRD'yi tümüyle veya kısmen iç hukuklarına uyarlamış olduğunu görüyoruz. Avrupa Parlamentosu seçimlerinin geçtiğimiz aylarda politik gündemi meşgul etmesi, İspanya'da ve Belçika'da parlamentoların yenilenmesi gibi nedenlerle üye ülkelerde süreçler oldukça uzadı ve bu durum da şirketler için bir belirsizlik yaratıyor. Çok sayıda ülkede müzakereler halen yürütülürken Almanya'da taslak metin gecikmeli olarak dün Federal Kabine tarafından onaylandı. Hollanda gibi bazı ülkelerde sürecin ağırdan alındığı, bir takım geçiş kolaylıkları ve istisnaların taslak düzenlemelerde yer aldığı görülüyor. Tüm bu belirsizliklerin içinde şirketlerin yasama süreçlerini, kapsama ilişkin değerlendirmeleri ve raporlama gerekliliklerini yakından takip etmesi oldukça önem arz ediyor. Örneğin Danimarka ve Finlandiya'da olduğu gibi diğer ülkelerde de yaşanabilecek olası bir kapsamı genişletme durumunda tedarik zincirindeki ilişkisi nedeniyle Türkiye'de de daha fazla şirket CSRD'den doğacak bilgi talepleriyle karşılaşabilir.

Diğer yandan, AB ülkelerinden yaşanan bu gelişmelere şirketlerden de tepkiler geliyor. Alman sigorta devi Allianz'ın sözcüsünün yaptığı açıklamada CSRD'de yaşanan gecikmelerin kendilerine ulaşan veri kalitesini ve veri genişliğini olumsuz etkilediği vurgulanıyor. Allianz gibi sigorta şirketleri, bankalar ve her türlü finans kuruluşları açısından kendi veri noktalarının yanı sıra, finansal ürünlerini sunduğu şirketlerin verilerine de sahip olmak CSRD raporlama yükümlülükleri bakımından önem taşıyor. Bu nedenlerle de kapsama giren şirketlere, raporlanacak veri noktalarına ve istisnalara yönelik belirsizliklerin giderilmesi önemli bir ihtiyaç.

📌 Son olarak ifade etmekte yarar var ki, bu çalışmamızı ve analizimizi hazırlarken karşımıza çıkan prestijli danışmanlık firmaları, hukuk büroları ve çok uluslu şirketlerin kaynaklarında ve çokça paylaşılan "tracker (takip)" dokümanlarında ülkelerin CSRD uyarlama süreçlerine ilişkin ciddi yanlış bilgilerle karşılaştık. Bu nedenle de bu çalışmayı hazırlama ve sizleri bilgilendirme ihtiyacı duyduk. Şirketlerin uyum süreçlerini şekillendirirken en doğru kaynaktan bilgi almanın önemini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Yeşil Büyüme olarak size en doğru bilgiyi ve en güvenilir hizmeti ulaştırmaya çalışmak için elimizden gelen tüm özeni gösteriyoruz.

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Uluslararası Enerji Ajansı Elektrik Tahminlerini Güncelledi

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), dünya genelinde 2024 ve 2025 yıllarına dair elektrik tüketimi eğilimlerini incelediği güncellenmiş raporunu (indirme linki) yayımladı. Rapor özellikle yenilenebilir enerji konusunda olumlu tahminler içeriyor. İşte rapordan bazı önemli çıkarımlar:

Küresel Elektrik Tüketimi Artışı: Güçlü ekonomik büyüme, yoğun sıcak hava dalgaları ve artan elektrifikasyon sayesinde elektrik tüketimi son yılların en hızlı artışını gösterecek. 2024 için beklenen %4'lük büyüme, 2007'den bu yana en yüksek büyüme oranlarından biri olacak.

Elektrik Kullanımı ve GSYH Artışı: 2024 ve 2025'te dünya elektrik kullanımındaki artış, %3,2'lik küresel GSYH artışını geride bırakacak. Elektrik talebi, 2022 ve 2023 yıllarında GSYH büyüme hızından daha yavaş artmıştı.

Yenilenebilir Enerji Üretimi: Güneş enerjisi üretimindeki %33, rüzgar enerjisindeki %10'luk yıllık büyümenin ardından, bu yollarla elde edilen küresel elektrik üretimi 2024 yılında hidroelektrik üretimini geçecek. 2025 yılında toplam yenilenebilir enerji üretimi, kömür yakıtlı elektrik üretimini aşabilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel elektrik arzındaki payı 2023 yılında %30'a çıkmıştı ve bu oranın 2025 yılında %35'e ulaşması bekleniyor.

Nükleer Enerji Üretimi: Küresel nükleer üretim, 2021'deki rekorunu tekrar kırma yolunda. Nükleer üretimin 2024 yılında %1,6, 2025 yılında ise %3,5 oranında artacağı öngörülüyor.

Y🌍RUM: Endüstrinin hızla kimlik değiştirdiği bu dönemde elektriğe olan talebin hızla artış göstermesi şaşırtıcı değil ancak bu talebin mümkün olduğunca yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması, 1.5 C hedefleri açısından oldukça önemli. Bu açıdan, güneş ve rüzgar enerjilerine olan yoğun talep bu açıdan umut verici olarak görülebilir.

Petrolün Zirvesi (Peak Oil) Teorisi Gelecek Yıl Gerçek mi Oluyor?

Petrol üretiminin ve talebinin bir zirveye ulaşacağı ve talebe olan artışın duracağı bir nokta olduğu teorisi çok uzun bir maziye dayanıyor. Bu yüzden de "gerçekleşmeyen zirve" olarak da görülüyor. Dünya'nın en büyük petrol üreticilerinden BP'nin bu ay yayınladığı analizine göre ise gelecek yıl dünyada petrole olan talebin zirveye ulaşacağı öngörülüyor. Bu da eğer bu analiz gerçekleşirse başka bir ifadeyle petrolün düşüşü çağına girdiğimizi ifade ediyor. Yayınlanan raporda nedenler arasında ilk başta rüzgar ve güneş enerjisine artan talebi ve bu teknolojilerin gelişmesi gösterilmiş.

BP'nin analizine göre 2050 yılı için yapılan projeksiyonlarda net-sıfır hedefine ulaşılması senaryosunda enerji talebinin yarıdan fazlasının yenilenebilir enerji kaynaklarından onu takiben yaklaşık 6'da 1'inin doğal gazdan ve daha az oranlarda nükleer enerji ve petrolden karşılanması öngörülüyor. Net-sıfır senaryosu değil de mevcut durum korunursa öngörülen senaryoda yenilenebilir enerji kaynakları toplam talebin 4'te 1'ini karşılayacağı öngörülürken, doğal gazın da enerji talebinden aynı oranda pay alması, kömür ve petrolün ise birlikte toplam 3'te 1'in üzerinde enerji talebini karşılaması öngörülüyor.

Kaynak: bp.com

AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

ANALİZ: Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA)’nin Sürdürülebilir Finansa Dair Görüşleri Bize Neler Anlatıyor?

Avrupa Komisyonu'na sunulan sürdürülebilir finans çerçevesini geliştirme önerileri, geleceğin yeşil ekonomisine geçişte önemli bir rol oynuyor. Net-sıfır ekonomiye geçişte bu dönüşümün finanse edilmesi veya başka bir ifadeyle sürdürülebilir ekonomik aktivitelerin finansmanı kritik öneme sahip. Bu nedenle de ilk adım sürdürülebilirlik kriterlerinin belirlenmesi ve uygulanmasında netlik ve tutarlılık sağlamak olmalı. ESMA’nın vizyon dokümanındaki (indirme linki) ana öneriler ve detayları şu şekilde:

1️⃣ AB Taksonomisi Ana Referans Noktası Olmalı: AB Taksonomi metninde ve rehberlerinde yer aldığı gibi ESMA'nın önerilerinde de Taksonominin merkezi önemi vurgulanmış. Taksonomi yürürlüğe girdikten sonra mevcut ve yeni çıkarılacak tüm sürdürülebilir finans düzenlemelerinin ve pratiklerinin kalbinde Taksonomi olmalı. Yani hangi aktivite sürdürülebilirdir sorusu için sözlüğü veya başka düzenlemeyi açıp bakmaya gerek kalmayacak. Sürdürülebilirlik değerlendirmeleri için AB Taksonomisi, tüm sürdürülebilir finans mevzuatında ortak referans noktası olarak belirlenmeli. Böylece sürdürülebilirlik standartlarının uyumlu ve tutarlı bir şekilde uygulanmasını sağlanmış olacaktır.

2️⃣ AB Taksonomisi Genişletilmeli ve Sosyal Taksonomi Geliştirilmeli: AB Taksonomisi, diğer adıyla Yeşil Taksonomi şu anki haliyle yalnızca çevresel sürdürülebilirliğe önemli katkıda bulunabilecek tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde tasarlanmış. Bu yönüyle sosyal açıdan ekonomik aktiviteleri sürdürülebilir olarak sınıflandıran bir Taksonomi, AB mevzuatında bulunmuyor. Dünya genelinde ise çok az sayıda Taksonomi ekonomik aktiviteleri sosyal açıdan sürdürülebilirliklerine göre sınıflandırıyor. Bu yönüyle Taksonominin gelişmesi gerektiği ve kısaca, sosyal sürdürülebilirlik kriterlerini belirlemek için bir sosyal taksonomi geliştirilmesi gerekliliği vurgulanmış.

3️⃣ Geçiş Yatırımları Tanımlanmalı: Taksonominin mevcut sistematiğinde iklim değişikliğini hafifletme amacına özgü geçiş aktiviteleri mevcut. ESMA'nın önerileri ise geçiş aktiviteleri ve yatırımları için yasal bir tanım oluşturulması yönünde. Ve bu tanım, geçişle ilgili finansal ürünlerin yaratılmasını desteklemeli. Bu da, yatırımcılara ve finansal kurumlara netlik sağlayacak. Ayrıca ESMA'ya göre Komisyon geçiş aktiviteleri için iklim ölçütleri konusunda çıtayı daha da yukarı çıkartmalı.

4️⃣ Tüm Finansal Ürünler Sürdürülebilirlik Bilgilerini Açıklamalı: Finansal ürünlerin çevresel ve sosyal özelliklerini kapsayan minimum temel sürdürülebilirlik bilgilerini açıklamaları zorunlu olmalı. Benzer açıklamalar SFDR ve Taksonomi çatısı altında yapılıyor olsa da örneğin SFDR kapsamına girmeyen yatırımlar için de tüm yatırımları kapsayacak en azından basit performans göstergeleri ile sürdürülebilirlik bilgilerinin açıklanması zorunlu olmalı.

5️⃣ Ürün Sınıflandırma Sistemi Getirilmeli: Sürdürülebilirlik ve geçişle uyumlu bir ürün sınıflandırma sistemi oluşturulmalı. Ayrıca bu sistem sürdürülebilirlik konusunun çok boyutlu yapısını da göz ardı etmemeli. Sistemim net uygunluk kriterlerine ve bağlayıcı şeffaflık yükümlülüklerine dayanıyor olması da gerekir.

6️⃣ ESG Veri Ürünleri Düzenleyici Çerçeveye Dahil Edilmeli: ESG veri ürünleri düzenleyici çerçeveye dahil edilmeli. ESRS'lerin uygulanması ve etkinliği gözlenmeli. Ayrıca sürdürülebilirlik açıklamalarının tutarlılığı takip edilmeli. Sürdürülebilirlik açıklamalarının dijital okunabilirliği sağlanmalı. ESG metriklerinin tutarlılığı artırılmalı ve tahminlerin güvenilirliği sağlanmalıdır. Tüm bunlar, ESG verileri daha güvenilir, şeffaf ve erişilebilir kılar.

7️⃣ Tüketici ve Sektör Testleri Yapılmalı: Politika çözümleri uygulanmadan önce, bu çözümlerin bireysel yatırımcılar için uygunluğunu ve uygulanabilirliğini sağlamak amacıyla tüketici ve sektör testleri yapılmalıdır.

B🌍NUS: Ayrıca sürdürülebilir yatırım ve değer zincirleri ilişkisi bütünüyle ele alınmalı. Tüm piyasa aktörleri kendi özen yükümlülüklerini yerine getirmeli ve önemlilik değerlendirmelerini yapmalı. Finansal ve finansal olmayan piyasa katılımcıları için özen yükümlülüklerinin tanımı belirgin olmalı. CSDDD her ne kadar yeni bir özen yükümlülüğü getiriyor olsa da finansal piyasa katılımcıları için bunun kapsamı farklı ele alınmış durumda. Uzun vadede iyileştirmeler yapılmalı.

Sürdürülebilir finansın geliştirilmesi, hem çevresel hem de sosyal açıdan daha adil ve yeşil bir dünya inşa etmemize yardımcı olacaktır. Bu süreçte, AB Taksonomisi ve CSRD gibi araçlar büyük önem taşıyorr. Ayrıca bu düzenlemelerin hem ülkemiz şirketlerine doğrudan etkisi, hem de ülkemizdeki yasa yapım süreçlerindeki rolü düşünüldüğünde bu süreçleri ve gelişmeleri yakından takip etmek oldukça önemli.

ESMA'nın değerlendirmelerini özetleyerek kendi analizlerimizle sizinle paylaşmaya çalıştık. Yeşil Büyüme olarak ekibimiz, Taksonomi ve CSRD eğitimleri ve danışmanlık hizmetleri sunarak şirketlerin bu süreçlere uyum sağlamasına yardımcı oluyor. Bültende yer alan konularda danışmanlık veya hizmet almak isterseniz hizmetlerimiz sayfasındaki formu doldurarak bize ulaşabilirsiniz.

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected]üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşça kalın!