- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 48
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 48
Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!
NOT: Eğer bültenimiz e-posta sağlayıcınızın "tanıtım" kutusuna düşüyorsa, sorunu gidermek için bülteni "birincil" kutuya sürüklemeniz yeterli olacaktır.
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
Yeşil Dönüşüm kapsamında tüketici haklarının güçlendirilmesi
Enerji Verimliliği Direktifi müzakereler için hazır
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın olası etkileri (video)
Sn. Bahar Güçlü'nün güncel değerlendirmeleri
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Sürdürülebilirlik Eylem Planı'nı açıkladı
İklim Değişikliği Algısı anketi ve sonuçları
Prof.Dr.Mehmet Emin Birpınar'ın mavi ekonomiye dair makalesi
Haftanın yeşil kavramı: Paris İklim Anlaşması
🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
Yeşil Endüstriyel Plan'ın olası etkileri
Dünya genelinde hükümetler, ekolojik bozulmaları azaltmak için yeşil endüstriyel politikalara önem vermeye başladı. Ancak, Avrupa Birliği'nin borç sınırlamaları, üye ülkelerin yeşil projeleri destekleme kapasitelerini kısıtlıyor ve iklim değişikliğiyle mücadelede hızlı hareket etmelerini engelliyor.
Bu bağlamda, New Economics Foundation tarafından hazırlanan “Yeşil Endüstriyel Plan Ekonomik Değişimi ve İklim Eylemlerini Nasıl Hızlandırabilir?” raporu, AB üye ülkelerinin endüstriyel dönüşümü finanse etmeleri için mali kuralların değiştirilmesi, borçlanma maliyetlerinin düşürülmesi, vergi reformları ve enerji verimliliğine yönelik kamu desteklerinin artırılması gibi öneriler sunuyor. Ayrıca rapor, tüm toplum için değer yaratma ve şirketlerin üretecekleri gelirlerden geniş toplum kesimlerinin faydalanması adına kamu kurumlarının şirketlerde hissedar olmasını da öneriyor.
Raporun ayrıntıları için Avrupa Yeşil Mutabakatı Yeşil Endüstriyel Planı’nın Olası Etkileri
Yeşil Dönüşüm kapsamında tüketici haklarının güçlendirilmesi
AB Konseyi, yeşil dönüşüm için tüketicilerin güçlendirilmesine ilişkin direktif teklifine dair tutumunu netleştirdiğini ve konuyu AB Parlamentosu ile müzakere etmeye hazır olduğunu açıkladı. Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında yer alan teklif ilk defa Haziran 2022’de yasamaya sunulmuştu.
Direktif taslağı, tüketicileri yanıltıcı 'yeşil' iddialardan ve adil olmayan ticari uygulamalardan korumayı amaçlıyor. Taslak;
'Çevre dostu', 'yeşil' veya 'iklim nötr' gibi genel çevresel iddiaların yasaklanmasını,
Kamuya açık herhangi bir sertifikasyon ile kanıtlanmadan genel terimlerle reklam yapılmasını engellemeyi,
Sadece resmi sertifikasyonlara dayalı sürdürülebilirlik etiketlerine izin verilmesini,
Malların onarımlarına veya parça uyumluluğuna ilişkin bilgilerin yanıltıcı şekilde sunulmasının yasaklanmasını öngörüyor.
Ayrıca Taslak'a göre, üye devletlerin direktifteki hükümleri kendi iç hukuk mekanizmalarına dahil etmeleri için 24 ay süre tanınıyor.
AB'nin ambalaj atıklarında geri dönüşüm hedefleri
Avrupa Birliği, Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Direktifi'ni revize etmek amacıyla yeni bir yönetmelik üzerinde çalışıyor. Düzenlemeyle; ambalaj atıklarının miktarını azaltmak, 2030 yılına kadar AB pazarındaki tüm ambalajları geri dönüştürülebilir kılmak, ambalajın yeniden kullanımını ve geri dönüştürülebilirliğini teşvik etmek gibi hususlar hedefleniyor. Yeni yönetmelik bu hedeflere ulaşabilmek için, plastik şişeler ve alüminyum kutulara zorunlu depozito sisteminin getirilmesi, tüm ambalaj türlerine genişletilmiş üretici sorumluluğu uygulanması ve HORECA (Hotel-Restaurant-Cafe) sektöründe belirli ambalaj türlerinin yasaklanması ile gereksiz ambalajların azaltılması gibi tedbirlere başvurulmasını öngörmekte.
Düzenlemenin ayrıntıları için AB’nin Ambalaj Atıkları Geri Dönüşüm Hedefleri
Enerji Verimlilik Direktifi, Avrupa Parlamentosu'nun "Endüstri, Araştırma ve Enerji Komitesi"nden geçti
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında geliştirilen Enerji Verimliliği Direktifi, AB üyesi ülkelerin 2030 yılına kadar ortalama olarak enerji tüketiminden %11.7'lik bir tasarrufu zorunlu kılıyor. AB üyesi ülkeler, enerji verimliliği ile ilgili alacakları tedbirleri milli planlarına entegre etmek zorunda. Bununla birlikte bu planların nasıl uygulanacağı konusunda üye ülkelere esneklik tanınıyor. Kamu kurumlarına enerji verimliliği kapsamında ilave sorumluluklar yüklenirken, üye ülkelerde binaların yıllık olarak %3'ünün yenilenmesi hedefleniyor.
Direktif, özellikle büyük şirketlere yönelik olarak enerji yönetim sistemi kurulumu veya enerji denetimi zorunluluğu getiriyor. Kısıtlı imkanlara sahip küçük ve orta büyüklükte işletmeler ise enerji verimliliği ile ilgili adımlar atma konusunda teşvik ediliyor. Enerji yönetim sistemleri ve enerji denetimleri, şirketler için ilave idari maliyetler anlamında gelmekte. Ancak bununla birlikte, enerji verimliliği konusunda atılan adımlar şirketlerin enerji tüketimini azaltmasını sağlayarak orta ve uzun vadede maliyetleri düşürmesine imkan tanıyor. Üye ülkelerin hazırlayacakları planlar doğrultusunda şirketler, enerji verimliliği projeleri için finansal teşviklere ulaşabilecek.
Direktif'in Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun onayından sonra iki yıl içerisinde yürürlüğe girmesi bekleniyor.
SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
🏭 Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması'nın olası etkileri
AB ETS’de uygulanan karbon ücretlerinin 100 avro seviyelerine dayanması, AB’deki karbon yoğun sektörde faaliyet gösteren üreticilerin rekabet güçlerini olumsuz etkilemekte. Bu durumun önüne geçmek için AB ETS’de verilen ücretsiz tahsisatlar ise Avrupa Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile belirlenen çevresel hedeflerine erişimini güçleştiriyor.
AB'nin, ETS'nin rekabet gücüne olan olumsuz etkisini bertaraf etmek için yürürlüğe sokmayı planladığı Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM)’nın Avrupa Birliği’ne ihraç edilen demir & çelik, gübre, çimento, alüminyum, elektrik ve hidrojene yönelik olarak kademeli olarak yürürlüğe girmesi ile birlikte AB ETS’de verilen ücretsiz tahsisatların 2034 yılına kadar kaldırılması planlanıyor.
Ancak bu durumun, üçüncü ülkelere birtakım olumsuz etkilerinin olabileceği öngörülmekte. Örneğin, SKDM’nin hayata geçmesi ile birlikte özellikle Kuzey Afrika’daki ülkelerin emisyonlarının büyük bir bölümü AB’ye yapılan ihracat çerçevesinde karbon ücretine tabi olacak. Türkiye’nin ise SKDM’nin getireceği maliyetlerden sakınma adına hızlı bir şekilde kendi emisyon ticaret sistemini kurması, çeşitli teşvik mekanizmaları ile düşük emisyonlu teknolojilere geçiş sürecinin hızlandırılması ve insan kaynaklarına gerekli olan yeni yetenekleri kazandırması ülkemize uluslararası ticarette önemli oranda bir rekabet gücü kazandıracaktır.
Daha fazlası için SKDM'nin Ticaret Partnerleri Üzerindeki Muhtemel EtkileriAnaliz videosunu izlemek için (video)
🇹🇷 TÜRKİYE'NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU
💹 Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Sn. Bahar Güçlü'nün Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili güncel değerlendirmeleri
TÜSİAD tarafından 28 Nisan 2023 tarihinde online olarak gerçekleştirilen "Sanayi Perspektifinden Yeşil Mutabakat" konulu webinara katılan Bahar Güçlü şu değerlendirmelerde bulundu:
Ukrayna Savaşı sonrasında tedarik zincirlerinin güvenliğini sağlamak için ortak değerlere sahip ülkelerin bir araya gelmesi ile özellikle Çin ve Asya ülkelerine olan bağımlılıkları azaltmayı ifade eden "friendship shoring" kavramı öne çıktı.
Yeşil ve dijital dönüşümü gerçekleştirmek için gerekli olan kritik teknolojiler ve bu teknolojiler için ihtiyaç duyulan kritik hammaddelerin tedarik güvenliğinin sağlanması kritik önem taşıyor.
Türkiye'nin Gümrük Birliği ile ürünlere yönelik mevzuatlarını Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirmesi bir takım fırsatları ortaya çıkarıyor.
Net-sıfır ekonomilere geçiş süreci dünya genelinde temiz teknolojiler konusunda büyük bir rekabete de kapı araladı. Türkiye'nin bu yarışta fırsatları değerlendirebilmesi için Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yasalaşma süreci tamamlanmak üzere olan "Sınırda Karbon Düzenlemesi", "Emisyon Ticaret Sistemi'nin Gözden Geçirilmesi" ve "Sosyal İklim Fonu" gibi yasal düzenlemelere uyumlu bir mevzuat ekosistemi oluşturması gerekiyor. Özellikle Türkiye'de milli bir emisyon ticaret sisteminin kurulması, yeşil dönüşüm istikametinde yatırımlar yapmak isteyen şirketlerin kirli üretime devam eden şirketler karşısında dezavantajlı duruma düşmemesi açısından kritik öneme sahip.
Yeşil dönüşüm aynı zamanda iş dünyası açısından bir ekosistem dönüşümü anlamına geliyor. Bu kapsamda yeşil dönüşümün paydaşları arasında koordinasyonu ve ortak hedefler doğrultusunda birlikte çalışma kapasitesini artıracak dikey ve yatay iş birliklerinin geliştirilmesi ilerisi için son derece mühim.
Türkiye Otomotiv Sektörü için "Sürdürülebilirlik Eylem Planı" açıklandı.
Otomobil Endüstrisi İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan eylem planı kapsamında belirlenen ve 5 yıl içerisinde tamamlanması planlanan ana başlıklar şöyle:
Farkındalık
Mevcut durum tespiti
Yeşil dönüşüm için finansmana erişim ve işbirlikleri
Çevresel etkilerin azaltılması ve döngüsel ekonomiye geçiş
Çevreci araçlar için yeni teknolojilere geçiş
Sosyal sürdürülebilirlik
Halihazırda Türkiye'de elektrikli araçların pazar payı sadece %1 civarında bulunuyor. Norveç'te ise bu oran %70'lerin üzerinde seyretmekte. 2035 yılından sonra üretilen tüm araçların sıfır emisyonlu olması hedefini belirleyen Avrupa Birliği ile otomotiv sektörü özelinde ticari ilişkilerin korunması, Türk otomotiv sektörünün yeşil ve dijital dönüşümünü gerçekleştirmesine bağlı. Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan OİB Başkanı Baran Çelik şunları ifade etti:
Halihazırda AB pazarında 2022’de benzinli araçların pazar payı %36’ya gerilerken, alternatif enerjili araçların toplam pazar payı ise %45’i aşmış durumda. Elektrikli araçların (EV’ler) payı bu oranın içinde %12’ye ulaştı. AB, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile birlikte ‘sürdürülebilirlik’ konusundaki sınırlarını belirlemiş oldu. Türkiye otomotiv sektörünün ise rekabette ayakta kalabilmek için bu dönüşümün güçlü bir parçası olması gerekiyor. En büyük pazarımız olan Avrupa’yı kaybetmemek ve rekabet gücümüzü korumak için yeni teknolojilere ve elektrikli araçlara yatırım yapmalıyız. Sektörümüzün temel öncelikleri AB araç emisyon azaltım hedeflerine uyum sağlamak, batarya yatırımlarını artırmak ve şarj istasyonu altyapısını geliştirmek. Türkiye’de halen elektrikli araçların pazar payı henüz %1 civarında seyrediyor. AYM ile getirilen zorunluluk hali göz korkutsa da aslında ülkemiz için büyük fırsatlar barındırıyor. Ülkemizin yenilenebilir enerji potansiyelinin yüksek olması, Avrupa pazarına yakın konumu, sanayicisinin dönüşüme istekli olması hususları doğru değerlendirilirse yeşil bir kalkınma hedefiyle geleceğe ilerleyebiliriz.
Türkiye'de İklim Değişikliği Algısı ve Enerji Tercihleri Anketi
İklim Haber ve Konda'nın işbirliği ile hazırlanan anket (indirme linki) çalışmasında ortaya çıkan sonuçlar;
Türkiye'de iklim değişikliğinden dolayı endişeli olan kesimlerin oranı %83 ile dünya ortalamasının çok üzerinde. 2021 yılında %7 civarında olan iklim inkarcılarının oranı ise %2'ye düşmüş durumda.
İklim değişikliğinin insan kaynaklı faaliyetler neticesinde ortaya çıktığına inananların oranı %78 olarak ölçüldü.
Her üç kişiden ikisi iklim değişikliğinin sebebini orman kaybı olarak görüyor.
"Türkiye iklim değişikliği ile mücadele etme adına ne yapmalı?" sorusuna en yüksek oranda "yeşil alanların korunması" cevabı veriliyor.
En çok tercih edilen enerji kaynakları rüzgar ve güneş iken, nükleer ve kömürlü termik santral karşıtlığının oldukça yüksek olduğu görülüyor.
Akdeniz hızlı bir şekilde ısınıyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar'ın kaleme aldığı makaleye yöre Akdeniz, dünyanın diğer denizlerine göre %20 daha fazla ısındı. Akdeniz'de sıcaklık artışı küresel ortalamanın 0.4 derece üzerinde. Bilinen deniz canlıları türlerinin %18'ine ev sahipliği yapan Akdeniz'deki ısınma, denizdeki biyoçeşitlilik açısından ciddi riskler oluşturuyor.
📗YEŞİL SÖZLÜK
Paris İklim Anlaşması
2015'te kabul edilen ve 2016'da yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne dayalı olarak, 2020 sonrası iklim değişikliği rejimini düzenlemeyi amaçlar. Küresel sıcaklık artışını endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla 2°C'nin altında, tercihen 1.5°C seviyesinde tutmayı hedefler. Anlaşma, ülkelerin bağlayıcı olmayan gönüllü hedeflerle katılımını sağlayan Ulusal Katkı Beyanları (NDC) ve "vaat ve izleme" (pledge-and-review) işbirliği çerçevesi sunar. Türkiye, 2021'de anlaşmayı onaylayarak taraf olmuş ve 2053 yılında net sıfır emisyon hedefini açıklamıştır.
Daha fazla bilgi için Paris İklim Anlaşması
📰 BAŞKA NELER VAR?
Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:
Mergers: Commission clears Hydro's acquisition of Alumetal (europa.eu)
Smart Freight Centre and the Science Based Targets initiative join forces to further drive transport sector decarbonization (SBT Initiative)
How US Green Deal Has Opened Floodgates for Subsidies (The Washington Post)
Germany’s Lindner Rejects Another Element of EU Green Deal (Bloomberg)
🔎GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA
Gündemin yoğunluyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için için derledik:
Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.
Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın.