- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 43
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 43
Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!
NOT: Eğer bültenimiz e-posta sağlayıcınızın "tanıtım" kutusuna düşüyorsa, sorunu gidermek için bülteni "birincil" kutuya sürüklemeniz yeterli olacaktır.
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
Denizcilik kaynaklı emisyonları azaltılmasına dair yasa teklifi
Alternatif Yakıt Altyapısı Düzenlemesi
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na dair uygulama rehberi
ESG pratiklerinin Bilgi Teknolojisi uygulamaları ile desteklenmesi
Yenilenebilir Enerji Direktifi'nin Gözden Geçirilmesi teklifi
Harvard Üniversitesi'nin ESG trendlerine yönelik tahminleri
Jak Eskinazi'nin Türkiye'nin Avrupa Yeşil Mutabakatı'na uyumuna dair görüşleri
Türkiye'nin susuzluk nedeniyle göç verme olasılığı
Hazırsanız başlıyoruz:
🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
🛳 Denizcilikten kaynaklı emisyonların azaltılmasına yönelik teklif üzerinde uzlaşmaya varıldı.
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi, denizcilik sektöründe kullanılan yakıtların karbon yoğunluğunun 2025 yılına kadar %2, 2050 yılına kadar ise %80 oranında azaltılmasını öngören "FuelEU Maritime" yasa teklifi üzerinde uzlaşmaya vardı. Denizcilik sektörü Avrupa Birliği'nde emisyonların yaklaşık %4'üne yol açıyor. FuelEU Maritime ile denizcilik sektöründen kaynaklanan karbondioksit, metan ve nitrik asit ile ilgili yıllık emisyon sınırlandırmasının getirilmesi ve bu sınırlandırmanın yıllar içerisinde artırılması hedefleniyor.
Teklif kapsamında ayrıca, genellikle nüfusu fazla olan şehirlerdeki limanlardan kaynaklanan emisyonları azaltmak için sahil şebekesinin ve düşük emisyonlu teknolojilerin kullanılması gibi zorunluluklar getiriliyor. Gönüllülük esasına göre oluşturulacak havuzlar sayesinde emisyon sınırlamalarına uyan gemilerin kalan bakiyelerini başka gemilere aktarmasına izin verilmesi planlanıyor. Ayrıca denizcilik sektöründe sürdürülebilir yakıtların kullanım oranlarının artırılması için teşvik mekanizmalarının oluşturulması ve AR-GE çalışmalarının desteklenmesi gibi hususlar da FuelEU Maritime düzenlemesinin getirdiği yenilikler arasında yer almakta.
🌫 Alternatif Yakıt Altyapısı teklifi üzerinde uzlaşmaya varıldı.
Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın önemli düzenlemeleri arasında yer alan Alternatif Yakıt Altyapısı Düzenlemesi'nin başlıca hedeflerini şöyle sıralayabiliriz;
Araçlar ve gemiler için yeterli elektrikli şarj ve yakıt istasyonunun sağlanması
Limandaki gemilerin ve havaalanlarındaki uçakların makineleri/motorlarını çalıştırmamaları için alternatif çözümlerin sunulması
Avrupa Birliği içerisinde farklı tesislerin birbirleri ile uyum içerisinde çalışmasının sağlanması
Düzenleme ile gelecek yenilikler ise şu şekilde;
TEN-T projesi kapsamında hafif ticari araçların şarj ihtiyacının giderilmesine yönelik 2025 ve 2030 yıllarına yönelik hedeflerin belirlenmesi
TEN-T projesi kapsamında hidrojenle çalışan araçlar için 2025 ve 2030 yıllarına yönelik hedeflerin belirlenmesi
2030 yılından itibaren limanlarda gemilerin tüm elektrik ihtiyaçlarını karşılayacak altyapının oluşturulması
🏭 Avrupa Komisyonu Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın uygulamasına yönelik detaylı rehber yayınlandı.
Rehberde dikkatimizi çeken hususları şu şekilde özetleyebiliriz;
SKDM, ülkelere göre değil, ürünlerin karbon içeriklerine göre ve şirketleri sorumlu tutacak şekilde dizayn edildi.
Şirketler; ürünlerinin karbon içerikleri, AB ETS'de verilen ücretsiz tahsisatlar ve kendi ülkelerinde ödedikleri karbon ücretlerine odaklanmalı.
SKDM ile AB ETS'ye tabi şirketlerin ödemek zorunda kaldıkları karbon ücretleri ithal edilen ürünlere yansıtılıyor.
AB dışındaki üreticiler, kendi ülkelerinde ödedikleri karbon ücretlerini gösterdikleri takdirde bu miktar SKDM ücretinden düşürülecek.
İlk etapta kapsanacak çimento, demir & çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ürün grubu, AB ETS'deki emisyonların %45'ini kapsıyor.
Bazı kompleks ürünlerde Kapsam-3 emisyonların SKDM hesaplamalarına dâhil edilmesi planlanıyor.
Ekim 2023'ten itibaren başlayacak geçiş döneminde şirketlerin bütün doğrudan ve dolaylı emisyonlarını rapor etmeleri bekleniyor.
Ocak 2026'dan sonra ise doğrudan emisyonlar ile Avrupa Komisyonu tarafından belirlenecek dolaylı emisyonların raporlanması isteniyor. Bu raporlamaların AB tarafından akredite olan kuruluşlarca doğrulanması gerekiyor.
Avrupa Komisyonu tarafında 2025 yılında yayımlanacak raporlara istinaden SKDM'nin hangi ürünleri kapsayacak şekilde genişletileceği ve dolaylı emisyonların hesaplamalara dâhil edilip edilmeyeceğine karar verilecek.
Yenilenebilir Enerji Direktifi'nin Gözden Geçirilmesi teklifi üzerinde uzlaşmaya varıldı.
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi 30 Mart 2023'te Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında görüşmeleri devam eden "Yenilenebilir Enerji Direktifi'nin Gözden Geçirilmesi Direktifi" üzerinde uzlaşmaya vardı. Uzlaşma ile Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 14 Temmuz 2021'de belirlenen ve 2030 yılı için bağlayıcı olan yenilenebilir enerji hedefi, Ukrayna Savaşı sonrasında sunulan REPowerEU Paketi'ne uygun olarak %42.5'a çıkarıldı. Bununla birlikte 2030 yılı için yenilenebilir enerjinin payının %45'e yükseltilmesinin hedeflenmesi konusunda da mutabık kalındı. Direktif kapsamında gelen yenilikleri şöyle özetleyebiliriz;
Yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulumu ile ilgili idari izin süreleri kısaltılacak.
Bu sistemlerin konuşlandırılmasında "Kamu Yararının Üstünlüğü (overriding public interest)" prensibi benimsenecek.
Çevresel etkisi düşük alanlar belirlenerek, yenilenebilir enerji sistemlerinin bu alanlarda çok daha hızlı bir şekilde kurulmasına yönelik tedbirler alınacak.
Üye ülkeler arasında yenilenebilir enerji sistemlerin daha uyumlu ve entegre çalışması için önlemler alınacak.
Isınma, soğutma ve bölgesel ısıtma sistemlerinde yenilenebilir enerjinin payı yükseltilecek.
Binalarda kullanılan enerjide yenilenebilir enerjinin oranının 2030 yılına kadar %49'a çıkarılması hedeflenecek.
Endüstride kullanılan yenilenebilir enerji oranının her yıl %1.6 oranında artması sağlanacak.
Hidrojen tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının 2030 yılına kadar %42'ye çıkarılması sağlanacak.
Ulaşımda yenilenebilir enerjinin payının 2030 yılına kadar %29'a ulaşması ve biyolojik olmayan yakıt kullanımının ise %5.5'e yükseltilmesi sağlanacak.
💼KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
📢 ESG pratikleri Bilgi Teknolojileri uygulamaları ile desteklenmeli
Avrupa Birliği, AB borsasında işlem gören tüm şirketlere 2026'dan itibaren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) çerçevesinde ESG raporlaması zorunluluğu getiriyor. Bazı şirketler için bu raporlama zorunluluğu 2024'ten itibaren başlıyor. Bu düzenleme sayesinde sürdürülebilirlik ile ilgili hususlar, finansal konular ile eşit önemde değerlendirilecek. Ayrıca, CSRD kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olan şirketler, sürdürülebilirlik ile ilgili performanslarını belirli bir sistematik içerisinde yıllık olarak takip edecekler.
ESG raporlaması, yerine getirmesi sanıldığı kadar kolay bir yükümlülük değil. Farklı departmanlardan gelen sayısal verilerin sergilenerek belirli bir sistematik içerisinde düzenli olarak analiz edilmesi gerekiyor. Teknoloji şirketleri, işletmelerin ESG performanslarını iyileştirme adına önemli çözümler sunuyor. Forbes'tan Robert Strzelecki'ye göre, ofis alanlarında kullanılacak Nesnelerin İnterneti (Internet of Things-IoT) sensörleri sayesinde enerji tüketimi optimum hale getirilebilir. Buna ilave olarak teknoloji şirketleri karmaşık ESG verilerinin daha kolay izlenmesi ve analiz edilmesine yönelik etkili alternatifler de sunabilir.
Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne göre 2023 ESG trendleri
ESG ile ilgili konuların yönetilmesinde tek bir çözüm yok. Her şirketin kendi sürecini kendi özgün koşullarına uygun şekilde yönetmesi gerekiyor. AB'nin bu konuda aldığı tedbirlerin ardından bu kez de ABD Sermaye Piyasa Kurulu tarafından getirilen yeni düzenleme teklifi ile halihazırda gönüllülük esasına dayalı olan ESG raporlamaları zorunlu hale geliyor.
Deloitte tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2022 yılında en büyük beş yüz Amerikan şirketini kapsayan "Standart & Poor's 500" borsa endeksinde yer alan şirketlerin sadece %3'ü ESG raporlaması yapmadı. 2020 yılında bu oran %28 olarak gerçekleşmişti. ESG ile ilgili konuların yönetilmesi için başvurulan en yaygın uygulama şirket bünyesinde komitelerin oluşturulması usulü gibi görünüyor. 2022 yılında S&P 500'deki şirketlerin %63'ü ESG performanslarını çeşitli komiteler vasıtasıyla yönettiler ve raporladılar. ESG kapsamında atılması gereken dekarbonizasyon adımları, strateji, finans, yetenek, yönetim ve risk gibi şirketi ilgilendiren farklı alanlarla da temas ettiği için bu hususların bir komite bünyesinde bütüncül bir yaklaşım ile takip edilmesi daha faydalı olacaktır.
🇹🇷 TÜRKİYE'NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU
💹 Avrupa Yeşil Mutabakatı'na uyum kapsamında daha hızlı adımlar atılmalı
Avrupa Birliği tarafından geçen ay yayımlanan "Yeşil Mutabakat Endüstri Planı"nın korumacı uygulamaları artıracağı konusundan uyarılarda bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi şunları ifade etti;
“Günün sonunda hem ihracat yaptığımız pazarlarda hem de ithalat yaparken yarı mamul aldığımız pazarlarda tedariğimizi ya AB’den yapmak durumunda kalacağız ya da yarı mamul aldığımız ülkelerin de AB Yeşil Mutabakatı şartlarını yerine getirmesi gerekecek. Kısacası rekabetçiliğimizi zayıflatacak bir mekanizma ile karşı karşıyayız. İkili ticaretin önüne konulan engeller, ticaret savaşları kümelenmesi ve korumacılık önlemleriyle uzun zamandır güncelleme bekleyen Gümrük Birliği anlaşmamız ciddi anlamda zedelenmişken Yeşil Mutabakat Sanayi Planı'nın yeni bir ticaret savaşına dönüşmemesi için devlet nezdinde yeni stratejilerin geliştirilmesi, AB standartlarına göre uyumlandırması gerekiyor.”
Türkiye'den susuzluk nedeni ile göçler yaşanabilir
Türkiye'nin su fakiri bir ülke olma yolunda ilerlediğini ifade eden İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Ayşe Uyduranoğlu şu önemli tespitlerde bulundu;
Daha önce de belirttiğim gibi, Türkiye aşırı hava olayları açısından Avrupa’nın en kırılgan ülkesi. Bu soruna bir de su güvensizliği eklenirse, Türkiye de göç veren ülke haline gelebilir. Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil. Ülkeler kişi başına düşen yıllık su miktarına göre sınıflandırıldığında, kişi başına düşen ortalama kullanılabilir su miktarı 1.000 m³’ten az olan ülkeler su fakiri olan ülkeler arasında yer alır. Türkiye, hâlen kişi başına düşen 1.519 m³’lük su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken‘ bir ülke sınıflandırmasına dahil. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağını öngörüyor Bu durumda, kişi başına düşen su miktarı da 1.120 m³’e düşecek demektir. Diğer bir deyişle; artan nüfusu, gelişen ekonomisi ve büyüyen kentleriyle Türkiye, ‘su fakiri‘ bir ülke olma yolunda ilerliyor. Suyun günlük hayattaki rolünü, tarımsal ve sanayi ürünleri üretiminde ikame edilemez bir girdi olduğunu düşündüğümüzde Türkiye’nin göç verir hale gelmesini beklemek yanlış olmaz.
Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.
Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın.