- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten
- Posts
- Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 38
Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 38
Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Özellikle sizin girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!
NOT: Eğer bültenimiz eposta sağlayıcınızın "tanıtım" kutusuna düşüyorsa, sorunu gidermek için bülteni "birincil" kutuya sürüklemeniz yeterli olacaktır.
Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)'nın Avrupa karbon piyasasına etkileri
ABD Kongresi tarafından yayınlanan "Sınırda Karbon Düzenlemesi" raporu
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında getirilen FuelEU Maritime teklifi görüşmeleri
Almanya'nın rüzgar ve güneş enerjisi üretim sistemlerinin kendi topraklarında üretilmesine ağırlık verme kararı alması
ABD'nin Enflasyonla Mücadele Yasası ile Avrupa Birliği'nin Avrupa Yeşil Mutabakatı arasındaki farklılıklar
Üst düzey yönetici tazminatlarının hesaplanmasında göz önüne alınacak sürdürülebilirlik performans kıstasları
AB'nin yeni endüstri planı kapsamında grafit tedarik zincirinin güvenliğine yönelik alınması planlanan tedbirler
Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan "Sağlık ve İklim Değişikliği Türkiye Raporu-2022"
Hazırsanız başlıyoruz:
🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
🏭 Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) Avrupa karbon piyasasını nasıl etkileyecek?
Avrupa Birliği'nin, belirli ürünlerin ithalatına yüksek bir fiyat etiketi koyarak karbon kullanımını düşürmek maksadıyla yürürlüğe sokmayı planladığı SKDM ile AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) arasında oldukça yakın bir ilişki bulunuyor. Şirketlerin SKDM kapsamında ödeyecekleri karbon ücretlerinin belirlenmesinde AB ETS'deki haftalık ortalama karbon ücretleri referans alınacak. Analistler Joe Nyangon ve Brecht Seifi tarafından hazırlanan "SKDM, Avrupa Karbon Piyasası ve Endüstiyel Dönüşümü Nasıl Etkileyecek?" isimli rapor, bu iki sistem arasındaki ilişkiyi anlamamız açısından oldukça faydalı bilgiler sunuyor. Raporda dikkat çeken bazı hususlar şu şekilde;
EFTA ülkeleri (İrlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre), AB ETS ile halihazırda zaten irtibatlı oldukları için SKDM'nin kapsamında alınmadı.
Her ne kadar şu an için sadece Kapsam 1 emisyonlarının fiyatlandırılması öngörülse de; 2026 yılına kadar sürecek olan geçiş döneminde yapılacak değerlendirmeye istinaden, satın alınan elektrikten kaynaklanan Kapsam 3 emisyonlarının da gelecekte hesaplamalara kademeli bir şekilde dâhil edilmesi planlanıyor.
Üçüncü taraf ülkelere ait ticaret paternlerinin, SKDM uygulamasına yönelik suistimalleri engellemek maksadıyla Avrupa Komisyonu tarafından hassas bir şekilde izlenmesi kararlaştırıldı.
Çimento üretiminde açığa çıkan emisyonların yaklaşık % 60'ı, uçuculuğu gidermek için uygulanan bir işlem olan kalsinasyon sürecinde gerçekleşiyor. Çimento sektöründen kaynaklanan emisyonların azaltılması için hidrojen ve karbon yakalama & depolama gibi yeni teknolojilerin üretim süreçlerine dahil edilmesi büyük önem taşıyor.
Çimento ihracatının yaklaşık üçte birini ve çeliğinin ise %12'sini Avrupa Birliği'ne ihraç eden Türkiye'nin SKDM'den en fazla etkilenecek ülkeler arasında olması bekleniyor.
Çelik üretiminde ton başına gerçekleşen karbondioksit emisyonu Avrupa Birliği bölgesinde 1.9 ton iken dünya genelinde bu rakam 2.3 tona yükseliyor.
🏭 ABD Kongresi'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi raporu yayımlandı.
ABD Kongre Araştırma Merkezi Avrupa Birliği'nde Sınırda Karbon Düzenlemesi ile ilgili geçmiş süreç ve son gelişmeleri analiz ettiği raporunu 21 Şubat'ta yayımladı. Oldukça kapsamlı analizler içeren raporda yer alan bazı önemli hususlar şöyle;
Sınırda karbon düzenlemesi ile ilgili ülkelerin uygulamaya koyacağı farklı rejimler, rekabet açısından olumsuz durumlara yol açarak karbon kaçağı riskini artırabilir.
ABD'de, henüz ortaya konmuş bir iklim politikası olmayan ülkeler ile ticari ilişkilerin sınırlandırılmasına yönelik getirilen yasa tekliflerinde bir artış gözlemleniyor.
Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)'na göre, bir ülkenin ithal mallara uygulayabileceği ilave vergi ve ek ücretler, ancak o ülkede üretilen mallara uygulanan vergilendirme ölçüsünde olabilir. Bu anlamda, sınırda karbon düzenleme uygulamaları ile ilgili bazı soru işaretleri mevcut. Ülkelerin bu tip zorlukları; GATT'ta bulunan istisnai maddelere (gezegenin ve doğanını korunması vb.) dayanarak, ithal edilen ürünlere yönelik karbon vergisi veya ücreti getirmek suretiyle aşmaları bekleniyor.
Bazı ülkelerin, karmaşık hesaplama yöntemleri kullanarak sınırda karbon kullanımı uygulamalarında kendi endüstrilerine avantaj sağlayabileceklerinden endişe duyuluyor.
🛳 Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında getirilen FuelEU Maritime teklifi üzerinde uzlaşmaya varılamadı.
Denizcilik sektöründen kaynaklı emisyonları azaltmayı hedefleyen FuelEU Maritime teklifi ile ilgili Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi arasında yapılan üçlü görüşmelerin üçüncüsünde de taraflar arasında uzlaşmaya varılamadı. Limanda sıfır emisyon ve yakıt sertifikası konusunda uzlaşmaya varılsa da, sera gazı yoğunluk limitleri ve biyolojik olmayan yenilebilir yakıtlar ile ilgili alt kota belirlenmesi konularında görüşmeler devam ediyor.
💹 Almanya rüzgar ve güneş enerjisi üretim sistemlerinin kendi topraklarında üretimine ağırlık verme kararı aldı.
Rusya'ya olan fosil yakıt bağımlılığından en fazla etkilenen ülkelerin başında gelen Almanya, kendi topraklarında güneş ve rüzgar sistemlerinin üretimini hızlandırmak için kapsamlı bir plan hazırladı. Alman Hükümeti'nin planına göre, yenilenebilir enerji sistemleri üreten endüstrilere uygun ücretle elektrik sağlanması, bu endüstrilerin bazı operasyonel masraflarının desteklenmesi ve oluşturulacak yeni "dönüşüm fonu" ile bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin hisselerinin alınması hedefleniyor.
📌Enflasyonla Mücadele Yasası ve Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın karşılaştırılması
ABD tarafından 2022 yılında onaylanan Enflasyon ile Mücadele Yasası ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında müzakereleri devam eden Avrupa Yeşil Mutabakatı büyük oranda aynı amaca hizmet etmesine rağmen, iki yasanın birbirinden oldukça farklı bir yaklaşımla tasarlandığı gözlemleniyor. Her iki düzenlemenin de finansal çapı gerçekten büyük. Enflasyon ile Mücadele Yasası çerçevesinde 370 milyar $ bütçe ayrılmışken, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile endüstrileri desteklemek için ayrılan bütçenin yaklaşık 500 milyar € dolaylarında olması kararlaştırıldı. Deloitte analisti Helen Geijtenbeek yaptığı değerlendirmede iki düzenlemede görülen yaklaşım farklılıklarını şu şekilde özetliyor;
Enflasyon ile Mücadele Yasası sadece sektörlere yönelik teşvikler sunarken (örneğin elektrikli araç üretimi yatırımlarının desteklenmesi vb.), Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda teşviklerin yanı sıra Emisyon Ticaret Sistemi ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi politika enstrümanları da bulunuyor.
Enflasyon ile Mücadele kapsamında sunulan teşviklere ulaşmak daha az bürokrasi gerektirirken Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde sunulan teşviklerden yararlanmak için ayrı ayrı ülkelerdeki farklı ajanslara müracaat etmek gerekiyor.
Enflasyon ile Mücadele Yasası'na göre bir projenin finansal destek alabilmesi için, belirlenen kriterleri yerine getirmesi yeterli oluyorken; Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda ise destek almak isteyen projenin muadillerinden daha iyi olması bekleniyor. Bu durumda, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda fonlara erişim konusunda bu fonlara başvurmak isteyenler açısından bir belirsizlik ortaya çıkıyor.
💼KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
📢Yöneticilerin alacağı tazminatı sürdürülebilirlik performansı belirleyecek
Avrupa Birliği'nde görüşmeleri devam eden "Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü" Direktifi kapsamında, şirketlerin üst yöneticilerine ödenecek prim ve tazminatın hesaplanmasında, ortaya konulan sürdürülebilirlik performansının da hesaba katılması ilkesi getiriliyor. Aşağıda belirtilen alanlar dâhil olmak üzere şirket yöneticilerinin göstereceği sürdürülebilirlik performansı, primlerin ve görev süreleri sonunda hak edilecek tazminatın miktarının belirlenmesinde rol oynayacak;
Sera gazı emisyon azaltımı
Kirlilik ve su kullanımı ile ilgili biyoçeşitlilik hedefleri
Çalışanlara yeni yeteneklerin kazandırılması
Kadınların yönetim kadrolarında yer alma oranı
🏗SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
🔷AB'nin yeni endüstri planı ve grafit tedariği
Batarya, rüzgar türbini, güneş enerji sistemleri ve elektrolizör üretiminin yanı sıra çelik geri dönüşümünde de kullanılan grafitin tedarik zincirinde yaşanması muhtemel herhangi bir aksaklığa karşın sentetik grafit üretiminin artırılması planlanıyor. Özellikle lityum-iyon batarya talebine yönelik hızla artan talebin karşılanabilmesi için grafit tedarikinde sürekliliğin sağlanması gerekmekte. "Yeşil Mutabakat Endüstri Planı" çerçevesinde üretim izin süreçlerinin kolaylaştırılması sayesinde 2030 yılına kadar doğal grafit ihtiyacının %5-7'sinin bu yöntem ile sağlanacağı tahmin ediliyor.
🏗KENTSEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Şehirlerde yaşayan nüfusun, 2040 yılında günümüze göre %29 artarak 5.8 milyara ulaşması bekleniyor. Hızlı şehirleşme, nüfus dengesizliğine bağlı sosyal problemlerin yanı sıra hava kirliliği gibi birçok çevresel sorunu da beraberinde getiriyor. Dünya Bankası verilerine göre 2022 yılı itibariyle küresel sera gazı emisyonlarının %70'ine şehirler yol açıyor. Şehirlerin ürettiği sera gazı emisyonlarının temel kaynağı ise büyük oranda enerji ve ulaşım sektörleri.
Diğer yandan, emisyonların azaltılması kapsamındaki çalışmalar da sürüyor. Bu kapsamda, 2022 yılının son çeyreğinde üretilen enerjinin dörtte biri yenilenebilir kaynaklardan elde edildi. Ayrıca, dünya genelinde yenilenebilir enerji kaynaklarının şehirlerde kullanılması ile ilgili ciddi çalışmalar da yapılıyor. Örneğin Avustralya'nın Adelaide şehri yürürlüğe koyduğu uygulamalar sayesinde 2020 yılından beri enerji ihtiyacının tamamını rüzgar ve güneş enerjisinden karşılıyor.
Artan enerji fiyatları karşısında tüketiminin azaltılması gün geçtikçe daha önemli hale geliyor. Bu kapsamda; iklimlendirme kontrolü, aydınlatma ve dağıtım gibi fonksiyonları kontrol eden yönetim sistemler,i enerji tüketiminde ciddi oranda tasarruf yapılmasını sağlayabilir.
Sürdürülebilir şehirler için bir diğer kritik alan ise ulaşımdan kaynaklanan emisyonların azaltılması. 2019 yılından beri İngiltere'de yollara çıkan çift katlı otobüslerin tamamı hibrit, elektrikli veya hidrojenle çalışıyor. Avrupa'da 2022 yılında işletmelerin %22'si elektrikli araçlara yatırım yaptı veya bu yatırımları planladı.
🇹🇷 TÜRKİYE'NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU
🎯Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi tarafından Türkiye'ye yönelik "Sağlık ve İklim Değişikliği Ülke Raporu-2022" yayımlandı.
Raporda Türkiye ile ilgili oldukça önemli değerlendirmelere yer veriliyor. Dikkat çeken bazı hususlar ise şu şekilde;
İklim değişikliğine bağlı artan sıcaklıklar ve değişen yağmur paternleri Türkiye'de de gözlemlenmeye başlandı. Türkiye'nin ormanlarının, iklim değişikliğine bağlı aşırı ısınma ve benzeri meteorolojik olaylardan büyük oranda etkilenmesi bekleniyor.
İklim değişikliğine karşı eyleme geçilmemesi halinde yüzyılın sonunda Türkiye'deki sıcaklık artışı 4.9 dereceye ulaşabilir ve "sıcak" günlerin sayısı yılın %65'ine varabilir.
Yüzyılın sonunda yağış miktarı, kuraklığı artmasına sebep olacak şekilde ve %15 oranında azalabilir.
Türkiye'deki 10 ile ait hava kirliliği ile ilgili veriler, Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği kabul edilebilir değerin (5 µg/m3) üzerinde bir kirliliğe işaret ediyor.
Bültende yer almasını istediğiniz konuları iletiş[email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.
Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın.