Yeşil Büyüme Haftalık Bülten (Newsletter) - 37

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Özellikle sizin girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında şehir içi ve şehirler arası otobüsler ile ağır vasıtalar için getirilen yeni standartlar

  • ABD'nin yeni Sınırda Karbon Düzenleme teklifinin Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygunluğu

  • Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması'nın uygulanmasındaki güçlükler

  • Avrupa Komisyonu'nun, "yenilenebilir hidrojen" ile ilgili iki adet "devredilmiş yasa" yayımlaması

  • Sürdürülebilirlik yetenekler alanındaki açıklar

  • ESG kriterlerinin şirketler için artan önemi

  • Geleneksel binalar ile döngüsel binalar arasında sürdürülebilirlik performansı açısından farklar

  • Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın sürdürülebilirlik faaliyetleri

Hazırsanız başlıyoruz:

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

🚍Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında şehir içi ve şehirler arası otobüsler ile ağır vasıtalar için getirilen yeni standartlar

Avrupa Birliği organları karayolu ulaşımına yönelik emisyon azaltıcı tedbirler almaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu, 14 Şubat 2022 tarihinde ağır vasıtalar ve şehir içi ulaşımda kullanılan otobüslere yönelik getirilen kısıtlamaları içeren yeni bir teklif sundu. Otobüsler için net-sıfır standartları ve ağır vasıtalar için %90 emisyon azaltım hedefini içeren bu teklifle Avrupa Birliği'nde emisyonların yaklaşık %6'sından sorumlu olan ağır vasıtalar ve şehir içi otobüslerin sera gazı salınımlarının sınırlandırılması hedefleniyor. Teklifle getirilecek yeni kısıtlamalarla, şehir içinde kullanılacak otobüslerin 2030 yılına kadar sıfır emisyonlu hale getirilmesi planlanıyor. Ağır vasıtalar için belirlenen emisyon azaltım hedefleri ise şöyle;

  • 2030 yılına kadar %45

  • 2035 yılına kadar %65

  • 2040 yılına kadar %90 (2019 yılı emisyon verileri referans alınmıştır.)

🏭 ABD'nin yeni Sınırda Karbon Düzenleme teklifinin Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygunluğu

Senatör Sheldon Whitehouse tarafından Temmuz 2022'de ABD Kongre'sine sunulan "Temiz Rekabet Yasası"na göre, ithal edilen belirli ürünler için 2024 yılından başlamak üzere ton başına 55$ karbon vergisi uygulanması teklif ediliyordu. Ancak ithal edilen ürünlere konulacak karbon vergilerine misilleme olarak diğer ülkeler tarafından benzer uygulamaların hayata geçirilmesi ve Dünya Ticaret Örgütü nezdinde davaların açılması ihtimali, ABD'nin kendi sınırda karbon düzenleme uygulamalarının yasalaşmasını geciktirecek gibi görünüyor. ABD Kongresi'nde sınırda karbon vergisi ile ilgili verilen diğer teklifler de benzer şekilde, Dünya Ticaret Örgütü'nün kurallarına aykırılık ihtimali nedeni ile henüz yasalaşarak yürürlüğe girmedi.

Avrupa Birliği'nin 2005 yılından itibaren uygulamakta olduğu Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında AB'deki belirli üreticilerden karbon ücreti tahsil ediliyor. Bu nedenle, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile AB'ye ithal edilen belirli ürünler için getirilecek olan karbon ücretlerinin haksız rekabet gerekçesi ile Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygunsuzluğunu iddia etmek nispeten güç. Bununla birlikte, belirli sektörlerin rekabet gücünü korumak için ETS'ye göre dağıtılan ücretsiz tahsisatlar, SKDM'ye yönelik itirazların temel nedenleri arasında.

Y🌎RUM: Türkiye'nin kuracağı yeni Emisyon Ticaret Sistemi, ithal edilen ürünlere yönelik kurulacak sınırda karbon rejimi ile ilgili orta vadede elini güçlendirecektir.

🏙Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın uygulanmasındaki güçlükler

Haziran 2022'de düzenlenen G7 zirvesinde, ülkelerin karbon ücret ve vergilendirme uygulamalarındaki farklılıkların giderilmesi ve bu konuda genel uyumun sağlanması kapsamında dünya genelinde bir "karbon kulübü"nün kurulması taahhüdünde bulunulmuştu. Bazı uzmanlara göre, Paris İklim Anlaşması ile belirlenen hedeflere daha kolay ulaşılmasını sağlayacak böyle bir karbon kulübünün kurulması, üye olmayan ülkelerin üretim maliyetlerini artıracağı için emisyon azaltımı yönünde etkin bir yaptırım sağlayabilir.

Ancak dünya genelinde bir iklim kulübünün kurulmasının önünde birtakım engeller bulunuyor. Bunlardan bazıları;

  • Paris İklim Anlaşması'na göre; ülkelere, sera gazı konusundan farklılaşan tarihsel sorumlulukları nedeni ile emisyon azaltımı politikalarında değişen seviyelerde uygulama esnekliği hakkı verilmiş durumda. Günümüzde, gelişmekte olan ülkelerdeki üretim sürecinin daha karbon yoğun bir içerikte olduğunu ve bu ülkelerde daha gevşek çevresel standartlar uygulandığını görüyoruz. Ancak, iklim değişikliği geçmişinde ana sorumluluk, tarihsel olarak daha fazla emisyon gerçekleştirmiş olan gelişmiş ülkelerde. Gelişmiş ülkeler bu sorumluluklarından kaçınarak, uyguladıkları sınırda karbon mekanizmaları vasıtasıyla karbon azaltımın maliyetini gelişmekte olan ülkelere yüklüyor. Bu durum ise Paris İklim Anlaşması'nın ruhuna tam olarak uygun görünmüyor.

  • Karbon kaçağı riski her sektör için aynı seviyede değil. Sınırda karbon mekanizmasının daha geniş ürün yelpazesini içerecek şekilde uygulanması, finansal yükün daha fazla sektör üzerine dağılmasına; daha dar çerçevede uygulanması ise çevresel amaçlara ulaşılmasının riske girmesine yol açıyor.

  • Hangi emisyon türlerinin sınırda karbon mekanizmasının kapsamına alınacağı konusu da bir takım güçlükleri beraberinde getiriyor. Yerel olarak uygulanacak kıstasların (benchmark) gevşek tutulması, sınırda karbon mekanizmasının etkinliğini azaltacaktır.

📢 Avrupa Komisyonu, "yenilenebilir hidrojen" ile ilgili iki yeni "devredilmiş yasa" yayımladı.

Hidrojen tüketimi konusu, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve REPowerEU hedeflerine ulaşılmasında önemli bir yere sahip. Yenilenebilir hidrojen, amonyak ve diğer türevlerin kullanımının artırılması, AB ülkelerinin enerji sistemlerinin karbondan arındırılmasını ve dolayısıyla Rusya'ya olan fosil yakıt bağımlılığını azaltılmasını sağlayacaktır. Ancak, günümüze kadar yenilenebilir hidrojen kavramının tam olarak neleri tanımladığı husus netliğe kavuşmamıştı. Avrupa Komisyonu 13 Şubat 2023 tarihinde çıkardığı iki devredilmiş yasa ile yenilenebilir enerjinin tanımını netleştirmiş oldu.

İlk devredilmiş yasa ile, biyolojik olmayan yenilenebilir yakıt kapsamında değerlendirilecek hidrojenin tanımı yapılıyor. İkinci devredilmiş yasanın amacı ise, biyolojik olmayan yenilenebilir yakıtlar sayesinde engellenecek sera gazı miktarının belirlenmesi ile ilgili metodolojiyi ortaya koymak. Bahse konu yasalar önümüzdeki günlerde Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu'na sunulacak. Bu kurumların devredilmiş yasa teklifleri üzerinde değişiklik yapma yetkileri yok. Azami iki aylık bir değerlendirme süreci sonunda düzenlemeleri kabul etmek veya reddetmek zorundalar.

💼KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

📢Sürdürülebilirlik yetenekleri ile ilgili büyük bir açık var.

Yaklaşık 20 yıldır sürdürülebilirliğin dizaynı ve yenilikçilikle ilintisi üzerine çalışmalar yürüten Leyla Acaroğlu; iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi alanlarında bilgi ve teknik beceri gerektiren uzmanlıklar ile ilgili yetenek açığına dikkat çeken önemli bir makale kaleme aldı. Acaroğlu'nun yazısında dikkat çektiği hususlar kısaca şu şekilde:

  • Yöneticiler ile yapılan görüşmelerde hangi veri toplama metotlarının kullanıldığı veya yaşam döngüsü analizlerinin yapılıp yapılmadığı ile ilgili sorulara genellikle tatmin edici cevaplar alınamıyor.

  • Sürdürülebilirlik sadece iyi şeyler yapma çabası değildir. Şirketlerin çevresel etkilerinin anlaşılması ve azaltılması için sürdürülebilirlik faaliyetlerinin şeffaf ve bilime dayalı bir bakış açısı ile yürütülmesi gerekiyor.

  • PwC tarafından yapılan bir ankette; Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın etkileri, getireceği maliyetler ve yararlanılabilecek teşviklerin anlaşılması konusunda şirketlerin yaşadığı en büyük güçlük olarak organizasyonel yetenek eksiklikleri ve süreçlerdeki yetersizlikler gösteriliyor.

  • Sürdürülebilirlik ve döngüsellik adına doğru bir biçimde kullanılacak araçlar, konseptler ve eylemler şirketlere ve toplumlara büyük faydalar sağlayabilir. Bununla birlikte, bu süreçlerin yeterli teknik beceriye veya bilgi birikimine sahip olmayan kişilerce yürütülmesi yeşil yıkama (green washing) faaliyetlerinin artmasına yol açabilir.

  • LinkedIn tarafından yayımlanan "Yeşil Yetenekler Açıklık Raporu"na göre yeşil dönüşümün gerçekleşmesi insan sermayesi içerisinde yeşil yeteneklerin artırılmasına bağlı.

ESG kriterlerinin şirketler için artan önemi

Yenilenebilir enerji sektöründe faaliyet gösteren Array Technologies şirketinin ESG Direktörü Erica Brinker, Forbes'te yayımlanan makalesinde ESG ile ilgili önemli noktalara temas ediyor. Brinker'in makalesinde dikkatimizi çeken hususlar şöyle;

  • ESG ile ilgili faaliyetler sadece yıllık raporlama zorunluluğunu yerine getirme adına yapıldığı sürece, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarına ciddi bir katkı sunmayacaktır. Bunun yerine ESG faaliyetlerinin kurumlar tarafından kültür olarak benimsenmesi gerekir. Organizasyonların farklı seviyelerinde ESG faktörlerinin dikkatli bir şekilde ele alınması ve aksayan hususların tespit edilerek gerekli düzeltmelerin yapılması, potansiyel yatırımcıların gözünde şirketlerin değerini artıracaktır.

  • ESG ile ilgili raporlamaların bir reklam unsuru olarak kullanılması şirketlerin kurumsal performansı açısından uzun dönemde faydalı sonuçlar üretmeyecektir. Bilinçli yatırımcılar şirketlerin ESG raporlarının ne kadar şeffaf ve objektif hazırlandığına daha fazla önem veriyor. Raporlamalarda eksik bilgilere dikkat çekilmesi ve bir şirketin ESG performansı ile ilgili eksikliklerin dile getirilmesi kısa dönemde şirket imajını zedeliyor gibi algılansa da, usulüne uygun bir şekilde ve şirketin mevcut durumunu doğru biçimde yansıtan ESG raporları yatırımcıların dikkatini daha fazla çekecektir.

  • New York Stern Merkezi'nin 2015-2020 yılları arasında 1000 araştırma dokümanını inceleyerek yaptığı araştırma, şirketlerin ESG performansı ile finansal performansları arasında pozitif ilişkinin olduğunu gösteriyor.

🏗SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

🏗Geleneksel binalar ile döngüsel binalar arasındaki farklar

Raporlara göre, Avrupa Birliği ülkelerinde ortaya çıkan atıkların %37'si binaların inşa ve yıkılma faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Ayrıca, binaların inşa ve faaliyet süreçleri sera gazı emisyonu ve enerji tüketiminin yaklaşık üçte birine neden oluyor. Binalarda kullanılan beton ve çimento bileşenleri sera gazı emisyonlarının en önemli sebepleri arasında yer almakta. Binaları yıkıp yeni baştan inşa etmek yerine yenileme yoluna başvurmak sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltıyor. Bununla birlikte Avrupa Birliği'ndeki binaların çoğu döngüsel ekonomi mantığına göre inşa edilmediği için bu binaların yenilenmesinde ciddi güçlüklerle karşılaşılıyor. Yer değiştirilebilir iç duvarlar, kolay erişilebilir kablolar ve borular binaların yenilenmesini kolaylaştırıyor. Binalarda yapışkan kimyasallar yerine mümkün olduğunca vida ve cıvataların kullanılması da döngüsellik açısından önem arz ediyor.

Yapılan bir araştırmaya göre geleneksel usuller ile yapılan binalar ile döngüsellik prensiplerine uygun şekilde inşa edilen binalar ilk altmış yıllık yaşam döngüleri boyunca sera gazı salınımı açısından benzer performanslar sergiliyor. (Metrekare başına karbondioksit salınımı geleneksel binalarda 13 kg, esnek dizaynlı binalarda ise 14.5 kg civarında) Bununla birlikte, binaların yenilenmesine olanak tanıyacak şekilde dizayn edilmesi durumunda yüz yıllık süre zarfında döngüsel binaların inşasından kaynaklanan sera gazı emisyonları %40 azalıyor. Esnek binalar olarak nitelendirilen bu binalarda geri dönüştürülen malzeme kullanım oranının yüksek olması ve bu binalardan çıkan malzemelerin başka yerlerde doğrudan kullanılabilmesı kaynak israfını azaltan faktörler arasında.

🇹🇷 TÜRKİYE'NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU

🎯Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın sürdürülebilirlik faaliyetleri

TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç bankanın sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmalarını şu şekilde özetledi;

“Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) tarafından kurulan Net-Sıfır Bankacılık Birliği’nin imzacısı olduk. Bu imza ile kredi ve yatırım portföyümüzü 2050 yılına kadar sıfır emisyon maksatlarıyla uyumlu hale getirmeyi taahhüt ediyoruz. Gelecek devirde taahhüdümüz kapsamında belirleyeceğimiz yol haritamızı, gayelerimizi ve bu doğrultuda gösterdiğimiz performansı paydaşlarımızla şeffaflıkla paylaşacağız. Öte yandan Sustainalytics tarafından verilen Çevresel Sosyal ve Yönetişim risk derecelendirmesi notumuzu 2022 yılında da yükseltmeye devam ettik ve bu alanda 7,9 not alarak ‘ÇSY performansına bağlı olarak kıymetli bir finansal tesir yaşama riski, ihmal edilebilir seviyede’ bir kurum olarak değerlendirildik. Bu risk notumuzla Türkiye’de birinci sırada, küresel arenada ise en düzgün bankalar ortasında konumlandık. Tüm bunların yanı sıra iklim değişikliği alanında dünyanın en kıymetli inisiyatiflerinden Karbon Saydamlık Projesi kapsamında 2010 yılından bu yana yayınladığımız İklim Değişikliği Raporu’nun notunu liderlik düzeyine yükselterek Türk bankaları arasında ön sıralarda yer aldık.”

Murat Bilgiç
  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları iletiş[email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın.