Yeşil Büyüme Haftalık Bülten - 62

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz. Girdileriniz ve ekosistemin ihtiyaçlarıyla şekillenecek bu bültende hangi konuları görmek istersiniz? Bize yazın. Keyifli okumalar!

Bu bültende ele aldığımız başlıca konular şu şekilde;

  • AB enerji dönüşümünün 5 kilit eylemi

  • Temel Karbon İlkeleri Değerlendirme Çerçevesi

  • Gönüllü karbon piyasaları için yeni platform yatırımı

  • Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın ikiz dönüşüm değerlendirmeleri

  • Kurumsal sürdürülebilirlikte bilgi yönetiminin önemi

  • Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın olası etkileri

  • IMSAD, “İnşaat Malzemeleri Sanayisinin Yeşil Mutabakata Uyumu“ raporunu yayımladı

  • Yeşil Sözlük: Su Ayak İzi

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

AB enerji dönüşümünün 5 kilit eylemi

Danışmanlık şirketi McKinsey, Avrupa Birliği’nde enerji alanında dönüşümün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için odaklanılması gereken alanlarla ilgili oldukça kapsamlı bir makale yayımladı. Makalede Avrupa Birliği’nin enerji dönüşümünde odaklanması gereken 5 alan olarak şunlar belirlenmiş;

  • Dekarbonizasyon teknolojileri için dayanıklı tedarik zincirlerinin oluşturulması

  • Yenilenebilir enerji sistemlerinin daha etkin kullanılabilmesi için enerji şebeke altyapısının güçlendirilmesi

  • Yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygınlaştırılması için toprak kullanımı, sosyal ve düzenleyici kısıtlamaların kaldırılması

  • Dekarbonizasyon ve bütçeye uygunluk çerçevesinde güç piyasasının yeniden dizaynı

  • Temiz teknolojilerin maliyet etkin olmasının sağlanması

McKinsey’e göre, AB’nin net-sıfır hedefi doğrultusunda gerçekleştireceği yatırım miktarı 2030 yılına kadar yaklaşık 1.7 trilyon avroyu bulabilir. Bu rakam II. Dünya Savaşı sonrasında ABD tarafından gerçekleştirilen Marshall Yardım Planı’nın bütçesinin yaklaşık 11 katına denk geliyor.

Temel Karbon İlkeleri Değerlendirme Çerçevesi

Gönüllü Karbon Piyasaları, sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamaların yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamakta. Ancak bu piyasaların daha tutarlı ve kaliteli bir şekilde işlemesi için referans bir çerçeve oluşturulmasına duyulan ihtiyaç da açık. Bu amacı taşıyan ve bağımsız bir yönetişim organı olan Gönüllü Karbon Piyasası için Bütünlük Konseyi (ICVCM) tarafından hazırlanan “Temel Karbon İlkeleri Değerlendirme Çerçevesi (CCPs)” bu ihtiyaca yanıt veriyor.

Bu çerçevenin ana kriterleri olarak ise şunları söyleyebiliriz:

  • Projelerin net-sıfır geçiş süreciyle uyumlu olması,

  • Azaltılan emisyonlarla ilgili olarak projelerin 40 yıl süreklilik taşıması,

  • Eğer karbon kredisi verilmezse projelerin emisyon azaltımı ve giderimi sağlamaması,

  • Emisyon azaltım hedeflerinin gerçekçi bir şekilde hesaplanması.

Bu kriterlere uygunluk, ICVCM uzmanları tarafından değerlendirilecek. Bu değerlendirmeyi başarıyla tamamlayan projeler, karbon piyasalarında CCPs markasını kullanma hakkına sahip olacaklar.

Bu bağlamda, CCPs'nin işlevi, emisyon azaltım planlarının uygunluğunu onaylama görevini üstlenen SBTi ile paralellik gösterdiği söylenebilir.

Gönüllü karbon piyasaları için yeni platform yatırımı

Gönüllü karbon piyasası, karbon emisyon azaltma taahhütlerini yerine getirmek isteyen şirketler tarafından giderek daha fazla tercih ediliyor. Şu anda, karbon dengeleme projeleri ticaret borsalarında genellikle çift taraflı ya da proje bazında işlem görüyor. Gelen son haberlere göre, dokuz önde gelen global banka, gönüllü karbon piyasasının genişlemesini desteklemek amacıyla yeni bir platform oluşturmak için 45 milyon dolarlık yatırım yapma kararı aldı.

BBA, BNP Paribas, CIBC, Itau Unibanco, National Australia Bank, NatWest, Standard Chartered, SMBC ve UBS gibi önde gelen bankalar, satıcıları ve karbon kredi sağlayıcıları tek bir platformda buluşturmayı hedefleyen Carbonplace isimli platforma toplamda 5 milyon dolar yatırım yapmış durumdalar. Bu platform aracılığıyla, dünya çapında toplamda 9 trilyon dolarlık varlık yöneten kuruluşların, karbon piyasalarına şeffaf ve güvenilir bir erişim sağlamaları amaçlanıyor. Yıl sonuna kadar hizmete girmesi planlanan Carbonplace platformunda, Verra ve Gold Standard gibi önde gelen karbon dengeleme standartlarına sahip projelerin sergilenmesi bekleniyor.

💻 DİJİTAL DÖNÜŞÜM

✍️Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın ikiz dönüşüm değerlendirmeleri

Geçtiğimiz günlerde, Birleşmiş Milletler’e bağlı çalışan UNCTAD tarafından ikiz dönüşüm gündemine dair değerlendirmeler barındıran bir “politika notu” yayımlandı (indirme linki). Yeşil ve dijital dönüşümün, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ayrı ayrı ve birbirine paralel olarak geliştiğini belirten raporda, bu iki dönüşümün birbiri ile iç içe geçmiş bir şekilde ilerlemesinin yolları ve bunun küresel değer zincirleri açısından önemi araştırılmış.

Raporda, bazı yeni dijital teknolojilerin yeterince çevre dostu olmayabileceği kabul edilirken, bu teknolojilerin yeşil dönüşüme nasıl katkıda bulunabileceği üzerinde duruluyor. Öncelikli olarak, dijital ve yeşil dönüşümün birlikte gerçekleşmesini destekleyecek stratejik planlamaların önemine vurgu yapılıyor. Buna göre, yeni teknolojik çözümler, tasarım itibariyle daha enerji verimli olabileceği için "yeşil fırsat pencereleri" aralayabilir. Ayrıca raporda, teknolojinin ilerlemesi için özellikle gelişmekte olan ve dönüşüm konusunda geri kalan ülkeler için, bilgili profesyonellerin yetiştirilmesinin önemi de vurgulanmış. UNCTAD, devlet teşviklerinin bu konudaki önemine işaret ediyor ve uygun finansal düzenlemelerle bu alanın desteklenmesi gerektiğini savunuyor. Bunun da ancak, uluslararası işbirliği anlaşmaları sayesinde ve partnerlerin desteğiyle hayata geçirilebileceği belirtiliyor. Son olarak da, tüm bu süreci düzenleyecek yasal mevzuatın ve uluslararası standartların oluşturulmasının kritik öneme sahip olduğu dile getiriliyor.

İkiz dönüşümün getireceği fırsatlar, gelişmekte olan ülkelerin değer zincirlerini daha verimli ve sürdürülebilir kılmak adına büyük bir potansiyele sahip. Türkiye için de bu, kaçırılmaması gereken bir fırsat. Önerilen adımların hayata geçirilmesi belki zaman alacak, ama sonuçları hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük önem taşımakta.

🏢KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Kurumsal sürdürülebilirlikte bilgi yönetiminin önemi

Geçmişte büyük oranda gönüllülük esasına göre yürütülen kurumsal sürdürülebilirlik faaliyetleri, şirketler için artık bir zorunluluk haline dönüşüyor. Şirketlerin, kurumsal sürdürülebilirlik performanslarını artırabilmeleri için ise bu çerçevede kullanılacak bilgilerin daha sağlıklı bir şekilde yönetilmesini sağlayacak teknolojik çözümlere ihtiyaç var.

Yenilenebilir enerji sistemlerine geçiş, veri merkezlerinin optimizasyonu, akıllı bina uygulamaları ve uzaktan çalışma gibi kurumsal sürdürülebilirliğe katkı sağlayan yöntemlerin hayata geçirilmesi faaliyetlerinde şirketlerin doğru teknolojik altyapıyı kullanması gerekiyor. Forbes’te konuyla ilgili yayımlanan bir makalede, şirketlerin teknoloji sorumlularının kurumsal sürdürülebilirlik performansının iyileştirilmesinde oynayabilecekleri roller şu şekilde özetleniyor;

  • Veri yönetimi, sürdürülebilirlikle ilgili stratejilerin belirlenmesinde oldukça kritik bir hale geldi. Organizasyonların, verileri farklı kaynaklardan toplayıp anlamlandırması ve ESG süreçlerini, yapacakları bu analizlere dayalı olarak yönetmeleri gerekiyor. Şirketler enerji tüketimi, atıklar vb. konularda elde edilecek veriler sayesinde karar alma süreçlerini bilgiye dayalı olarak iyileştirebilir.

  • Verilerin toplanmasında bilgi sistemlerinden sorumlu kişiler koordinasyonun sağlanmasını kolaylaştırabilir. Bu sayede tüm departmanlarda kapsamlı verilerin ortak bir havuzda biriktirilmesi sağlanabilir.

🗺AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

ANALİZ: Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın olası etkileri

Ekim 2023’ten itibaren raporlama zorunluluğu ile yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), AB’deki ithalatçı firmaların tedarik zincirlerinde daha düşük emisyonlu üretim yapan üreticileri tercih etme ihtimalini güçlendiriyor. Öte yandan, SKDM raporlamalarındaki eksiklikler ve yanlış CN kodu kullanılması gibi nedenlerden ötürü Avrupa Birliği’ndeki şirketler tedarik zincirlerinde bazı kesintiler ile karşılaşabilir.

SKDM kapsamında her ne kadar AB’deki ithalatçı firmalara raporlama zorunluluğu getirilse de, asıl AB dışındaki üretici firmaların dekarbonizasyon yönünde adımlar atması gerekiyor. Gömülü emisyonlarını hesaplayamayan şirketler, Avrupa Komisyonu tarafından belirlenecek olan varsayılan değerler kapsamında daha yüksek karbon ücreti ödemek zorunda kalacak.

SKDM’nin bir diğer muhtemel etkisi ise bu kapsama giren ürün fiyatlarında meydana gelebilecek değişiklikler. AB dışındaki üreticiler, Avrupa Birliği’ne ihraç ettiği SKDM kapsamındaki ürünler için ödenecek karbon ücretleri nedeni ile daha yüksek fiyat talebinde bulunabilir.

🇹🇷 TÜRKİYE'NİN NET-SIFIR YOLCULUĞU

IMSAD, “İnşaat Malzemeleri Sanayisinin Yeşil Mutabakata Uyumu“ raporunu yayımladı

Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında getirilen düzenlemeler, inşaat sektöründe yoğun olarak kullanılacak olan çimento, demir/çelik, petrokimya ürünleri ve alüminyum gibi pek çok malzemenin üretiminde emisyonları azaltıcı tedbirlerin alınmasını zorunlu kılıyor. Bu çerçevede yapılacak ARGE çalışması ile dekarbonizasyon faaliyetlerinin hızlandırılması inşaat sektöründe rekabet gücünü koruma adına çok kritik bir role sahip. Bu alandaki en önemli kuruluşlardan biri olan İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği konuyla ilgili olarak hazırladığı raporda, çok disiplinli bir yaklaşımla yapılacak Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD/LCA) ve yenilikçi teknolojiler sayesinde ürünlerin çevresel etkilerinin azaltılabileceği ifade ediliyor.

OECD tarafından hazırlanan “Sürdürülebilir Üretim Alet Kiti“ dokümanında yer alan göstergelerin öneminin de vurgulandığı raporda, girdi malzemelerinde yenilenemeyen hammadde kullanım oranının azaltılması ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı oranının artırılması gerektiği ifade ediliyor. Özellikle SKDM ve milli ETS sistemi ile birlikte inşaat sektöründe yoğun olarak kullanılan malzemelere getirilecek olan karbon ücretleri, bu malzemelerin üretiminde açığa çıkan sera gazı emisyonlarının azaltılmasını zorunlu kılıyor.

📗YEŞİL SÖZLÜK

Su Ayak İzi

Bir ürünün üretim döngüsündeki tatlı su kullanımını gösteren su ayak izi, doğrudan ve dolaylı tüketimi içeren mavi, yeşil ve gri olmak üzere üç kategoride incelenir. Mavi su, su yüzeyleriyle yeraltı su kaynaklarını temsil ederken, yeşil su üretimde kullanılan yağmur suyunu simgeler. Gri su ise ürün üretimi veya temini için gereken kirli suyun arıtılmasını ifade eder.

Kaynak: Su Portalı

📰 BAŞKA NELER VAR?

Geçtiğimiz hafta gündeme dair basında yer alan ilgi çekici başlıklar:

🔎GÖZÜNÜZDEN KAÇTIYSA

Gündemin yoğunluğuyla birlikte kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik:

  • Bültende yer almasını istediğiniz konuları [email protected] üzerinden paylaşabilirsiniz.

  • Haftaya yine dolu dolu bir bültende buluşmak üzere. Hoşçakalın!